Yozgat’ın Boğazlıyan ilçesinde düzenlenen 1'inci Uluslararası Anadolu Şeker Pancarı Sempozyumu'na katılmak üzere Yozgat'a gelen Bekir Bozdağ, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yozgat Valisi Abdulkadir Yazıcı'yı makamında ziyaret eden Bozdağ, yeni eğitim sistemi konusunda yaptığı açıklamada, "Yapılan yasa değişikliği anayasamıza uygun bir değişiklikti. Biz esasında o dönemde bunu açık açık ifade ettik. CHP’nin bu değişikliğe karşı olmasının ana nedeni, bu değişikliğin anayasaya aykırı olmasından ziyade, Cumhuriyet Halk Partisi’nin ideolojisine aykırı olmasıyla ilgili bir konuydu. Ayrıca Cumhuriyet Halk Partisi Kur’an-ı Kerim’in ve peygamber efendimizin hayatının, seçmeli dersler arasında yer almasından rahatsızlık duydu. Bunu ifade ettiler zaman zaman ama bunu açıkça söyleyemedikleri için iptal davasına konu yaptılar. Anayasa Mahkemesi'ne, anayasaya aykırı olmadığını bildikleri bir hususu taşıdılar. Anayasa Mahkemesi de yaptığı inceleme sonucu verdiği kararla yapılan değişikliğin Anayasa'ya aykırı olmadığını onaylamış oldu. Kararın hayırlı olmasını diliyorum" diye konuştu.

MAHKEME SON SÖZÜ SÖZLEYECEK

Bozdağ, karara bağlanan Balyoz Davası'nın uzun zamandır Türkiye'nin gündeminde ve herkesin yakından takip ettiğini de belirtirken, "Bugün mahkeme son sözü söyleyecek. Hep beraber mahkemenin kararını göreceğiz. Hangi gerekçelerle hangi kararların verildiğinin açıklanmasından sonra birlikte öğreneceğiz. Bakalım ne karar verilecek. Hayırlısı olsun" dedi.

BATI'DA YÜKSELEN BİR İSLAM DÜŞMANLIĞI VAR

Almanya'daki 'Kayıp aranıyor' başlıklı afiş kampanyası, Amerika’daki film ve Fransa’da yayınlanan karikatürlere ilişkin de açıklamada bulunan Bozdağ, şunları söyledi:

"Amerika'da başlayan film, Fransa'da yayınlanan karikatür, Almanya İçişleri Bakanlığı'nın bizzat hazırlattığı afişlerin 21 Eylül itibariyle piyasaya çıkacak olması, İslam dünyasında fevkalade rahatsızlık uyandırdı. İnsanların inandıkları dine, dini değerlere ve dini sembollere saldırı, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez. Hakaret ve küfürün düşünce olarak eğerlendirilmesi başlı başına sakat bir anlayıştır. Herkes kanaatini ve fikrini söyleyebilir. Bunu yaparken başkalarının inancına, değerine, dini sembolüne saygı içerisinde yapması, en azından küfür ve hakaret içeren ifadelerden, üsluplardan ve anlatımlardan uzak durması lazım. Ama maalesef batıda son zamanlarda yükselen bir şekilde İslam düşmanlığı var. Bu islam düşmanlığı kendilerinde çok üst düzeyde olan kişiler de bunu küfürle, hakaretle anlatıma döküyorlar. Bu da fevkalade tehlikeli bir durum. Bu provokasyonlar yapılırken, öte yandan bir takım gösteriler, tavırlar, tepkiler yapılarak ortaya konan şeylerin içerisinde şiddete varan, insanların zarar görmesine neden olan hadiselerin olması, bu provokasyonları yapanlara hizmet eder. Yani bu düşmanlığı yapanların dünyada İslam’a insanların bakışı olumsuz etkilensin, Müslümanlara bakışı olumsuz etkilensin diye provokasyonları yapanların ekmeğine yağ sürer. Onun için bu noktada herkesin sağ duyulu hareket etmesinde fayda var."

ALMANYA, YAPTIĞI YANLIŞIN FARKINDA DEĞİL

Amerika’daki olayın bazı kişiler tarafından yapıldığını, ABD yönetiminin buna karşı tavır, tepki koyduğunu hatırlatan Bozdağ, "Fransa’da hakeza öyle, Fransa başbakanı bir tavır, tepki koydu, fakat Almanya’daki onlardan farklı. Almanya hükümetinin İçişleri Bakanlığı'nın oluşturduğu Güvenlik İşbirliği inisiyatifi çerçevesinde yürütülen bir hükümet projesi. Almanya Başbakanı Sayın Merkel ve Alman yetkililer bu projenin şimdilik ertelendiğini söylüyor. Yani müslümanlara ve İslam’a küfür ve hakaret projesini Alman hükümetinin desteklemiş olması fevkalade yanlış bir tutumdur. Bunun ertelenmesi değil, iptal edilmesi doğru olanıdır. Şu anda öyle gözüküyor ki, Alman hükümeti hala yaptığı yanlışlığın farkında değil. Yani Almanya’nın bazı belediye başkanları 'bu yanlışlığa ortak olmayız' diye hükümete karşı tavır koyarken, hükümetin hala bu küfür ve hakaret, İslam’a ve müslümanlara saldırı kampanyasında ısrar etmesi anlaşılır gibi değil. Umarım bu erteleme iptal olur. Eğer erteleme iptale dönmezse, bu kötü hakaretin Alman hükümeti eliyle yapılmış olması fevkalade yanlışlıklara neden olabilir. O nedenle Alman hükümeti ertelemeyi iptale dönüştürmeli" dedi.

CHP KLASİĞİ İLE KARŞI KARŞIYAYIZ

Oslo Görüşmeleri konusunda CHP tarafından yapılan açıklamalara da değinen Bozdağ, "CHP’nin bir tipik klasiği ile karşı karşıyayız. Sayın Koç açıklamalarını yaparken bunları genel başkanın bilgisi dahilinde yaptığını söyledi. Ama tabi bu açıklamalar kamuoyunda gerekli desteği görmeyince, bu sefer sayın Kılıçdaroğlu, her zaman yaptığını yaptı. Sayın Koç’u ortada bıraktı. Yani kendisinin talimatı ile kendisinin bilgi ve onayı ile yapılan bir açıklamayı yapanı yalnız bıraktı. Şimdi başka bir noktada konuşuyor, Sayın Koç ve bazı arkadaşlarını, parti içerisinde farklı radikal görüşleri savunan kişiler pozisyonuna koymuş oldu. Kılıçdaroğlu da böyle liberal görüşleri savunan bir kişi pozisyona geçmiş oldu. Ben de tabi şaşırdım. Bir genel başkan, bir genel başkan yardımcısını hem de kendi bilgisi ve onayı dahilinde yapılan bir açıklama üzerine kamuoyu böyle bir tepki gösterince veya kabul göstermeyince genel başkan yardımcısına sahip çıkacağı yerine, onun arkasından çekilmesi yada farklı bir yerde durması çok yadırganacak bir durum esasında. Ama CHP Genel Başkanı olunca alışkanlığı olduğu için çark etti.Sayın Koç da umarım bu çarklara alışacaktır" dedi.

CHP HESAPLARINDA İNCELEME YENİ BİR DURUM DEĞİL

Bozdağ, CHP'nin hesaplarına ilişkin Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararın önemli olduğunu belirtirken, "Bir siyasi parti kendi yaptığı harcamaları mutlaka şeffaf bir şekilde hakka, hukuka riayet eder bir biçimde yapması lazım. Öyle gözüküyor ki CHP hesapları anayasa ve yasaların çizdiği sınırlar içerisinde değil. Orada bir takım usulsüz harcamalar var. CHP'de geçmişte buna benzer olaylar var. Hatırlarsanız bundan önceki yıllarda da Anayasa Mahkemesi, Cumhuriyet Halk Partisi'nin hesaplarını denetimi sırasında tahribatlar yapılarak, fazla para çekildiğine ilişkin kararlar verdi. Bu tahribatları yapanlar hakkında evrakta tahribat suçunu işledikleri gerekçesiyle de mahkemelere suç duyurusunda bulunuldu. Ne yapmışlardı. Diyelim 10 lira veya 10 Euro yazan fişin üzerine bazen önüne 1 koyarak, bazen sonuna 1 veya 5 koyarak değişik rakamlar koyarak, onu yüze katlamışlardı. Mahkeme incelemelerinde bunu tespit edince de Cumhuriyet Halk Partisi'ne zimmet çıkarmış, bu paranın partiden tahsiline karar vermiş, öte yandan da bu sahteciliği yapanlar hakkında Cumhuriyet Savcılığı'na suç duyurusunda bulunmuştu. CHP açısından yeni bir durum değil bu, bildik bir durum. Onlar hep başkalarını suçluyorlar. Ama mahkeme kararları kendilerinin hesaplarında bizzat kendileri tarafından yapılmış usulsüzlükleri gösterince de onu pişkinliğe vuruyorlar. Umarım bu mahkeme kararları CHP'nin bundan sonraki kendisine çeki düzen vermesine katkı sağlar" diye konuştu.

FISILTI GAZETELERİ ÇOĞALDI

Bozdağ, bir gazetecinin, PKK terör örgütünün saldırısı sonrası şehit olan Tunceli'nin Ovacık ilçesi Cumhuriyet Başsavcısı Murat Uzun'a silah ve koruma verilmediğine yönelik çıkan haberleri hatırlatması üzerine, "Öncelikle Sayın Başsavcımıza Allah'tan rahmet diliyorum ve ailesine ve yakınlarına baş sağlığı diliyoruz. Terör örgütü şu anda sıkışmış durumda. O nedenle de sıkışıklığını kamuoyundan gizlemekte. Kendi militanlarından, teröristlerinden gizlemek için de çok farklı eylemlere teşebbüs ediyor. Bütün bunların üstesinden gelecek devletimizin imkanı, güç ve kudreti var. Terörle mücadele devam edecektir. Süreç içerisinde bir takım gazetelerde haberler yazılıyor. Bu haberler üzerinden değerlendirmeler yapmanın fevkalade yanlış olduğunu her defasında ifade ediyorum. Konuyla ilgili gazetede yazanlar doğru mudur ? Fısıltı gazeteleri son zamanda çoğaldı. Sosyal medya vasıtasıyla, aslı astarı olmayan pek çok şey yayılıyor, daha sonra bunların aslı olmadığı ortaya çıkıyor. Fakat o asılsız haberin ortaya çıkardığı tahribat maalesef ortadan kaldırılamamış oluyor. Bu konularda resmi makamların açıklamalarına itibar edilirse daha doğru iş yapmış oluruz" dedi.

Bozdağ daha osnra Boğazlıyan ilçesine giderek, 1'inci Uluslararası Anadolu Şeker Pancarı Sempozyumu'na katıldı.