Okuldan mezun olduktan sonra iş arayan, yüzme ve spora çok düşkün olan Burcu Gökalp, 2 Ağustos’ta Ege Üniversitesi Olimpik Yüzme Havuzu’na gitti. Havuzda vücudu kasılan ve 20 dakika kadar havuzun dışında bu şekilde kalan Burcu Gökalp’ın bu durumunu gören havuz görevlisi, ambulans çağırdı. Genç kız Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Acil Servisi’ne kaldırıldı. Acil serviste görevli doktor tarafından iddiaya göre, “Bir şeyin yok” diye taburcu edilen genç kız, 10 Ağustos’ta yakınları tarafından aynı şikayetle Ege Üniversitesi’ne yeniden getirildi.

İki gün sonra komaya giren Burcu Gökalp, 24 Ağustos’ta yaşamını yitirdi. Genç kıza otopsi yapıldı. Kesin ölüm sebebi yapılacak tetkiklerden sonra ortaya çıkacak. Burcu Gökalp, sevenlerin gözşyaşları içerisinde Manisa'nın Salihli İlçesi'nde toprağa verildi.

Kızlarının ölümüyle sarsılan baba Zafer Gökalp ve anne Leyla Safinaz Gökalp, sorumlu oldukları iddiasıyla hastanenin acil servisine getirildiğinde ilk müdahaleyi yapan sorumlular hakkında, avukatları Hatice Pınar Gökalp aracılığıyla Cumhuriyet Savcılığı’na şikayet dilekçesi verdi.

İki çocuk babası Gökalp, savcılığa verdiği şikayet dilekçesi’nde, “Havuzda yüzme sonrası kasılma ve buna bağlı olarak beyin kanaması süphesiyle hastaneye getirildi. Buradaki görevliler tarafından, her hangi bir müdahalede bulunulması gerekmediği belirtilerek acil servisten 'tipik kas spazmı' geçirdiği söylenip taburcu edildi. Kızımı sekiz gün sonra aynı şikayetle tekrar hastaneye getirdik. İki gün sonra komaya girdi. 12 gün komada kaldıktan sonra yaşamını yitirdi. Kızım hastaneye ilk getirildiğinde gerekli tetkikler yapılmadan taburcu edildi. Acil serviste ilk tedavi sürecinde ihmal vardır. Kızıma burada tomografi bile çekilmemiştir. Bizim canımız yandı. Başkalarının canı yanmasın. Gerekli tetkikler yapılsaydı, kızım şimdi yaşıyor olacaktı. Sorumlular kimse hesap versin” dedi.

Ablasının ölümüyle yıkılan Cihangir Gökalp, “Beni en çok üzen ablamın hiç yoktan ölmesi. Eğer gerekli tetkikler yapılsaydı, ablam şimdi yaşıyor olacaktı. Annem taburcu edildikten sonra, içeri girip ablamın kustuğunu ve çift gördüğünü söylemiş. Doktorlar, bunun üzerine ablama “Şımarıklık yapma. Senden daha ağır hastalar var. Git evine otur. Senin bir şeyin yok. Ağrıya ağrıya acıların geçecek' diye eve gönderdi. Eğer gerekli tetkikler yapılsaydı, şimdi ablam yaşıyor olacaktı. Burada doktorların büyük ihmali var. Sonuna kadar hukuk mücadelemizi sürdüreceğiz” dedi.

Ailenin avukatı Hatice Pınar Büyükçınar yasal girişmelere başladıklarını, savcının soruşturmasının tamamlanmasını bekleyeceklerini söyledi.



BK(İÖ/AAA)