Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın çalışma ofisine girişinin ardından gelen Osman Partal, Başbakan'a vermek üzere hazırladığı mektubun içeriğini habercilere anlattı.


“Buraya gelmemin amacı, ben Elazığ-Bingöl karayolunda şehit edilen 33 askerden 34'üncüsüyüm. Şehit edilen 33 arkadaşımın kanı yerde kaldı diyebiliriz. Onunla alakalı faillerin biran önce bulunup adalet önüne çıkartılması ve bize de biran önce gaziliğimizin geri verilmesi talebi için bir mektup yazdık. Artık gelebileceğimiz son noktaya geldik diye düşünüyorum. Onunla alakalı sayın Başbakanımızın bizi anlayacağını düşünüyorum. Umut ediyoruz. Şu an beni bekleyen geride 19 arkadaşımız var. Hepsi aynı dilekte bulunuyor. Bizim tek isteğimiz bize sahip çıkılması. Mesela biz gazi sayılmadık. Geçen 24 Mayıs'ta Bingöl'e gittik. Orada şehit aileleriyle tanıştık. “Kurtulan gaziler siz misiniz?" diye sorduklarında “biz gaziyiz diyemedik" oysa orada yara bere, kurşun yarası... daha ne yapabilirdik vatan için. Gerektiğinden fazlasını yaptık diye düşünüyoruz. Paşalar gibi 19 ayda askerliğimizi yaptık. Şu halimde bile vatan için ölmeye hazırım. Hepimiz mağduruz. Çoğumuz aile problemi yaşıyor. Getirdiğim bu mektupta da bahsettiğim şeyleri yazdık. Derdimizi anlatmaya çalıştık. Umarım sayın Başbakanımız da bizi anlayışla karşılar. Bu mektubu Başbakan'a ileteceğim" dedi.


Partal ayrıca yaşadığı o olayı ve Şemdin Sakık'la arasında geçen diyalogu da anlattı. Partal; “O gün 3 saatlik yolu 6 saatte gittik. Şu an bize soruyorlar Şemdin Sakık orda mı değil mi diye. Ben söylüyorum. Benimle bire bir muhatap oldu. Geldi sigaramı aldı. Trabzon'u başkent yapacağız dedi. Ben katılıyorum 19 arkadaşımla da hem fikiriz. Hatta soruyoruz biz Şemdin Sakık'ın kucağına atan zihniyet suçsuz mu mahsum mu? Yani burada herkes kenara çekildi biz mi suçluyuz. Başbakandan talebimiz gaziliğimizin geri verilmesi. Ben iki yıl tedavi gördüm. Sağlığıma kavuştum. Sağlığına kavuşamayan arkadaşlarımız var. Sahip çıkılmasını istiyoruz" dedi.


Bir habercinin “bizi kucaklarına attılar dediniz. Sizi onların kucağına atan kimdi?" sorusuna Partal; “kim olduğu belli. Bir yapılanma var. Komutanın bir tanesini televizyonda dinledim biz güya korumamız varmış, onda PKK alıp bizi dağa çıkmış. Hayır efendim biz 3 saatlik yolu 6 saatte gittik. Akşam 6'da pusuya düştük. 9'da bizi köye götürdüler. Oturduk konuştuk. Oradan da dağa götürdüler bizi. İki gruba ayırdılar. Ondan sonra benim de içinde olduğum grubu kurşuna dizdiler. Bizim olay tespit tutanaklarımızın kaybolduğu söyleniyor. Hayır kaybolmadı. İsteyen varsa gelsin bende var. Veririm. Böyle bir zihniyet yok. Bizi attılar ellerine işkence gördük. Bizi onların ellerine atan zihniyetin vicdanı hiç sızlamadı mı" diye konuştu. Partal yaptığı açıklamanın ardından korumalarla birlikte Dolmabahçe'deki Başbakanlık Çalışma Ofisi'ne girdi.


ÜT(FOTOĞRAF)