Bilecik Turizm İl Müdürlüğü önünde toplanan Türk Eğitim-Sen üyeleri memur ile milletvekilinin yaşantısını canlandırdı. Milletvekili rolünü bir sendika üyesi, memuru ise Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Ömer Yel üstlendi. İlk olarak memur için tek kişilik, milletvekili için de çift kişilik yatak Turizm İl Binası önüne getirildi. Ömer Yel, yorganı kısa olan tek kişilik memur yatağına yattı, milletvekili rolünü üstelenen sendika üyesi memur da çift kişilik ve kuş tüy yastıklı yatağa yattı. Sendika üyeleri, milletvekili ve memur için ayrı ayrı kahvaltı tabağı hazırladı. Memur tabağında sadece ekmek ve zeytin bulunurken, milletvekilinin tabağında ise peynir, zeytin, sucuk, salam ve reçeller yer aldı. Türk Eğitim Sen Eğitim Sen Şube Başkanı Ömer Yel, memurların aldıkları ücretin yetersiz olduğunu savundu. Ömer Yel, yaptıkları yataklı-kahvaltılı basın açıklamasıyla ilgili olarak şunları söyledi:

"Yıl 1923. Maliye Nazırı sorar: 'Paşam, vekil maaşlarını düzenleyeceğiz. Ne kadar verelim?', Atatürk cevap verir: 'Öğretmen maaşlarını geçmesin.' Yıl 2012. Peki şimdi durum ne? 2011 yılında eşit işe eşit ücret vereceğiz diye 666 sayılı Kanun Hükmünde Kararname çıkartılmış ve yukarıdakiler zenginlikte, aşağıdakiler ise fakirlikte eşitlenmiştir. Bu kararnamede eğitim çalışanları yok sayılmış, hizmetli ve memurlarda kandırılmıştır. Memurun durumu içler acısıdır. Memurun maaşı az, yorganı küçüktür. Bu yorgan memuru örtmemekte, memur üstü başı açıkta uyumaktadır. Oysa milletvekilleri öyle mi? Öğretmenlerden yaklaşık 10 kat fazla maaş alan Milletvekilleri 'Bal tutan parmağını yalar' atasözünü hatırlatmaktadır. Ancak bunlar parmağını yalamakla kalmamakta, peteğin tamamını götürmek istemektedirler. Milletin derdi ile dertlenmesi gerekenler, önce kendilerini düşünmekte, 20 gün içersinde kendileri için iki kere yasa çıkartabilmektedirler. Onların yorganları büyük, ayrıca battaniyeleri de vardır. Onların açıkta kalan bir yerleri yoktur. Asillere hizmet etmesi gerekenler onları hizmetçi yapmışlardır. Memurun sofrası bomboşken, vekilin sofrasında eksik yoktur. Kuş sütüne kadar her şey vardır."



CE(EK/İD)