Gültan Kışanak, Batman Milletvekili Ayla Akat Ata, Iğdır Milletvekili Pervin Buldan, Diyarbakır Milletvekili Nursel Aydoğan ile birlikte Mersin'de partisince düzenlenen kadın kolları toplantısına katıldı. Burada bir konuşma yapan Kışanak, KCK operasyonlarının 3'üncü yılını geride bıraktığını bu dönemin soykırım süreci olduğunu savundu. Türkiye'nin temel konusu olan Kürt sorununun gündemdeki yerini koruduğunu da kaydeden Kışanak, "Bir çözümsüzlük yaklaşımı, savaş, imha, tasfiye politikalarında ısrar, örgütlü mücadeleyi dağıtmak ve İmralı'daki tecridi sürdürerek, savaşı derinleştirmektedir. Bu politikaların tamamı insanlığa, Türkiye'ye, halkımıza zarar veren politikalardır. Sayın Öcalan'ın özgürlük, sağlık, güvenlik koşullarını yerine getiren ve çözüm sürecinde rolünü oynayabileceği koşulları yaratan bir ortamın mutlaka sağlanması gerekiyor. Sayın Öcalan'ın çözüm sürecinde rolünü oynayacağı özgürlük koşulları yaratılmadan Kürt sorunu çözmek mümkün değildir. Kürtleri ötekileştirerek, yok sayarak, asimilasyona zorlayarak, ana dilde eğitim hakkını vermeyerek gasp ederek, kimliğini, hukuksal zeminde tanımayarak bu sorunu çözmek mümkün değildir" diye konuştu.

Kışanak, Başbakan Erdoğan'ın MİT Müsteşarı Hakan Fidan için söylediği 'Sır küpüm' sözünün Kürt meselesinde siyasi sorumluluk aldığını göstermesi açısından önemli olduğunu belirterek şöyle devam etti:

"Geçmişte yapılan görüşmeler gündeme geldiğinde başbakan bunu ya inkar etmiş ya da 'devletin ilgili kurumları görüşüyor' diyerek siyasi sorumluluktan kaçınmıştı. Dünkü bu sözleri ilk kez bu sürece dair sorumluluk aldığını ortaya koyan sözlerdir. Bu nedenle de önemlidir. Çünkü biz yapılacak görüşmelerin arkasında siyasi bir irade olmadan sonuç alınamayacağını her defasında ısrarla söyledik. Siyasi irade açıkça çıkıp Türkiye'de demokratik kamuoyuna, Türklere, Kürtlere, bize herkese şunu söylemeli, bu sorun görüşülerek müzakere edilerek çözülecek sorundur. Ben de görüşmeleri başlattım demelidir. Görüşmelerin bundan sonraki seyri ancak böyle olursa bir sonuç alınabilir. Şimdiye kadar yaşananların bir sonuç doyurmadığını, bizi çözüme götürmediğini gördük. BDP'de, İmralı'da, Kandil'de Kürtler adına politika yapan, mücadele eden herkeste bu süreci bir müzakere ve çözüm süreci olarak değerlendirmek için hazırdır."