TBMM Başkanlığı'na Başbakan Erdoğan tarafından cevaplanması istemiyle verilen soru önergesinde, Başbakan'ın 'güçler ayrımı' ilkesine ters düşen söylemlerde bulunduğu belirtilerek, sözleri 'yargıya direktif verildiğinin' kanıtı olarak nitelendirildi. Demokratik ülkelerde yasama, yürütme ve yargı organlarının birbirinden ayrıldığının hatırlatıldığı önergede şu sorulara yer verildi:

-'Yargıya zaten gerekenleri söyledik' cümlenizin arkasında, yürütme-yargı erkleri bakımından nasıl bir ilişki bulunmaktadır? Yargıya söylediğiniz 'gerekenler' nelerdir? Bu 'gereklilikleri' açıklar mısınız?

-Bu beyanatınız, yargıya doğrudan müdahale ettiğiniz anlamına gelmiyor mu?

-19 Mart 2011’de basına şu beyanatta bulunmuştunuz; 'Siyasette kürsü masumiyeti farklı bir şey. Yasama organını yargının vicdanına terk etmiş oluruz. Bir Başbakan olarak adım atsanız, bir savcı size karşı hissi baksa, hakkınızda dava açsa, bir ülkenin başbakanı o savcının elinde oyuncak olacak. Sincan Hakimi Cumhurbaşkanı Abdullah Bey’i aldı, kendine göre dalgasını geçti. Benimle ilgili alt mahkemeler karar verdi. Aynı kişi MHP’den aday adayı. Siyaseti nasıl bunların eline teslim edeceksiniz?' Bu beyanatınızın arkasında mısınız?

-19 Mart 2011’deki bu beyanatınızın arkasında duruyorsanız, 'yargıya gerekenleri söyledik' cümlenizi nasıl izah edeceksiniz?

-Partinizin genişletilmiş il başkanları toplantısındaki açıklamalarınızla, söz konusu beyanatınız arkasında durmaktan vazgeçtiğiniz görülmektedir. Bundan sonra yargı erkine ne tür başka müdahalelerde bulunmayı veya ne tür direktifler vermeyi düşünüyorsunuz?

-Yürütmenin başı olarak erkler ayrımını zedeleyen açıklamalarınız ortadayken, yargıdan yürütme organına yönelik muhtemel müdahale girişimlerine nasıl yanıt verebileceksiniz?



DHA(BY/COŞ)