BENİ RAHMETLİ BABAM MAHALLE CAMİSİNDEKİ ALİ HOCA'YA TESLİM ETTİ


Erdoğan, şunları söyledi:

"Ana muhalefet partisi aylardır bizim yapacağımız bu düzenlemeye karşı çıkıyor ve maalesef doğru konuşmuyor. Bizim bunlardan haberimiz yok, yok şöyleydi, yok böyleydi diyorlar. Her şeyden haberi var. Alt komisyonda, komisyonda her şey konuşuldu. Doğru konuşmuyorlar. Aylardır bu düzenlemeye neden karşı çıktıklarını ifade edebilmiş değiller. Fakat bakla dilin altından çıktı. Komisyonlarda durmadan engellemeye çalıştılar, saatlerce konuştular. Ama kademeli eğitime neden karşı çıktıklarını izah etmediler, edemediler. Genel Kurulda konuştular. Ortaya tek bir gerekçe koyamadılar. Grup toplantılarında, mitinglerde konuştular. İç tüzükte yazar. Grup toplantıları Tandoğan Meydanı'nda veya başka bir yerde yapılmaz. Miting yapacaksan, yaparsın. Ama 'Bu hafta Salı günü grup toplantısını Tandoğan Meydanı'nda yapacağım' dediğin zaman buna kargalar bile güler. Toplantıyı da yaptılar. Sadra şifa hiçbir söz ortaya çıkmadı, söylemediler, söyleyemediler. Bunlar hiçbir zaman milletle aynı yöne bakmadılar, hiçbir zaman milletin hissiyatını paylaşmadılar. Bunlar anne babaların feryadını hiçbir zaman duymadılar. Bunlar başörtüsünü yasaklamanın ne demek olduğunu bilirler. Ama başörtülü olduğu için üniversite kapısından geri çevrilmenin ne olduğunu bilmezler. Bunlar ikna odalarını çok ama çok iyi bilirler. Ama ikna odalarında genç kızlarını hissiyatını bilmezler. Bunlar imam hatipleri kapatmanın, Kuran kurslarını yasaklamanın, gençleri milli, manevi değerlerden uzaklaştırmanın ne olduğu çok iyi bilirler. Ama bunlar çocuğunu istediği okula, kursa gönderemeyen, çocuğuna din eğitim verdiremeyen, çocuğunu Kuran kursuna gönderemeyen bir anne babanın yürek acısını bilmezler.


28 Şubat'ta şu karar çıkmadı mı? 15 yaşına kadar mahalle camisine bile çocuğunu gönderemezsin, bu yasaklandı. '15 yaşından sonra gönder' dediler. Yahu mahalle camisine ben çocuğumu gönderemeyeceğim ne demek? Beni rahmetli babam mahalle camisindeki Ali Hoca'ya teslim etti, ben ilkokuldan itibaren onun dizi dibinde yetiştim. Kaybetmedim, çok şey aldım. Hem ilkokula gittim hem oraya gittim. Bu bize kaybettirmez, kazandırır. Bırak isteyen istediği gibi bunu yapsın. Bunda cebir, şiddet yok. Ama sen cebirle, şiddetle yasaklıyorsun. Fark bu."


AKİF'TEKİ ANLAYIŞ BU, SAYIN KILIÇDAROĞLU'NDAKİ ANLAYIŞ BU


CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun dün İzmir'de yaptığı konuşmayı hatırlatan Erdoğan, "'Kutsal kitabımız hepimizin baş tacımızdır. Onu evlerimizin en güzel yerlerine asarız. Annelerimiz oyalı kılıflarla süsler, elimize besmeleyle alırız'. İşte bunların Kuran anlayışı bu. Ama istiklal şairimiz Mehmet Akif'in tanımlaması çok güzel. 'Ya açar bakarız azmi celilin yaprağına, ya üfler geçeriz bir ölünün toprağına, inmemiştir Kuran bunu hakkıyla bilin, ne mezarda okunmak, ne fal bakmak için'. İşte Akif'teki anlayış bu, Sayın Kılıçdaroğlu'ndaki anlayış bu. Neyse yine de süslü kılıflarla evin bir köşesinde duruyormuş. Bunlar duvarda kılıfı içinde asılı duran kitaptan hiçbir zaman korkmadılar. Bunlar o kitabın okutulmasından, okunmasından ve anlaşılmasından korktular" diye konuşunca, salondakiler alkışlayarak, "Türkiye seninle gurur duyuyor" diye bağırdı.


MİLLET BU HÜKÜMET ELİYLE DİNİNİ TAM ANLAMIYLA ÖĞRENME ÖZGÜRLÜĞÜNE KAVUŞMUŞTUR


Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Tarihleri boyunca Kuran-ı Kerim'i bir süs, bir dekor olarak, haşa, tarihi bir eser olarak görmek istediler. Ama iş onun okutulmasına, öğrenilmesine ve öğretilmesine gelince bütün yolları kapadılar, yolları engellerle döşediler. Dün TBMM'de o kapanan yollar açılmış, o yollardaki tüm engeller kaldırılmıştır. Kuran-ı Kerim'i duvarlarda kılıfların içine hapsetme girişimi dün millet eliyle bozulmuş, bu bozuk zihniyet millet nezdinde bir kez daha mahkum edilmiştir. 1950 yılında millet nasıl ki, Adnan Menderes eliyle ezanına kavuştuysa, asli metnine kavuştuysa, bugün de millet bu hükümet eliyle dinini tam anlamıyla öğrenme özgürlüğüne kavuşmuştur. İsteyen anne babalar, aileler yavrularını Kuran-ı Kerim öğretimine hemen verdirebilecek. İsterse Peygamber Efendimizin hayatını öğrenmesine müracaatını yapabilecek. Kuran-ı Kerim'i öğrenmekten, Sevgili Peygamberimizin hayatını öğrenmekten daha güzel ne olabilir."


ARTIK EĞİTİMİN ÖNÜNDE ENGEL YOK


Kesintisiz eğitimin faturasını en fazla işadamlarının ödediğini söyleyen Başbakan Erdoğan, "Kesintisiz eğitim bu ülkenin ekonomisine çok ağır bedeller ödetti. 1996-1997 eğitim öğretim yılında Türkiye'de meslek lisesi öğrencilerin toplam öğrenciler içinde oranı yüzde 46 idi. Biz yüzde 32.6’'da devraldık. Biz, meslek liseleriyle ilgili yoğun çabalarımız neticesinde bu oranı yüzde 48'e çıkarttık. İnşallah bu yeni yasayla yüzde 60-65'e kadar yükseleteceğiz. Yani Avrupa'daki noktaya gelecek. Büyüyen bir ekonominin, gelişen bir ekonominin en büyük ihtiyacı olan kalifiye elemanları artık çok daha yoğun, çok daha donanımlı şekilde yetiştirecek. Bu alanda Türkiye'de yeni bir dönemi başlatacağız. Artık dayatma yok, eğitimin önünde engel yok. 4 yıllık ilkokulu bitiren öğrenci ya da ailesi istediği tercihi yapacak ve geleciğini hür iradesiyle şekillendirecek. Biz devlet olarak ailenin önüne tercihleri koyuyoruz. Seçici olan kim? Anne, baba, öğrenci nereyi isterse oraya. Artık zihinlerdeki prangaları kırıp atalım, ayaklardaki prangaları bileklerimizden söküp atalım, bırakın yavrularımız nereye isterse oraya gitsin" dedi.


BÜTÇEMİZİN YÜZDE 50'SİNİ EĞİTİME TAHSİS EDİYORUZ


Erdoğan, yeni yasayla birlikte 4 yıllık ortaokulu bitiren öğrenci ya da velisinin tercih yapacağını anlatarak, "4 yıllık liseyi bitiren öğrenci katsayı adaletsizliğine takılmadan üniversite kapılarında çağdışı engellere takılmadan geleceği hakkında kendi kararını verecek. Bütün bunların yanında Güneydoğu ve Doğu'daki sıkıntıları göz önünde bulundurarak, açık lise programını da başlatmış olacağız. İsteyen, sürekli devamlı gidip gelemiyorsa açık lisede diplomasını almak istiyorsa onun da önünü açıyoruz. İmtihanını verecek ve zorunlu 12 yılı tamamlayacak. Kuran öğrenmek isteyen hiçbir dayatmaya maruz kalmadan öğrenecek. Peygamberimizin hayatını öğrenmek isteyen hiçbir baskıya maruz kalmadan öğrenecek. Meslek liselerine gitmek isteyen meslek liselerine, diğer okullara gitmek isteyen bu okullara gidip, kaydını yaptıracak. Biz de, 9 yıl boyunca olduğu gibi eğitimin alt yapısını güçlendirmeye, eğitime en modern imkanlar kazandırmaya devam edeceğiz. Şu anda bütçemizin yüzde 50'sini eğitime tahsis ediyoruz, bu aynen devam edecek. Bu ülkenin zeki ve dinamik evlatları artık dünya çocuklarıyla eğitimde rekabet edebilir konuma yükselecek. Zorunlu 8 yıllık eğitimi savunuyorlar. Batılı bütün toplumları değerlendirin, araştırın. Çoğunda 12 yıl eğitimi görürsünüz, hele AB ülkelerinde. Bu yasanın ülkemize, milletimize, yatırımcılara, işadamlarına hayırlı olmasını diliyorum. Bu süreçte birileri gibi ideolojik davranmadığı, aklı, bilgiyi, bilimi tercih ettiği, aklı selim hareket ettiği için TUSKON'a ve TUSKON gibi diğer kuruluşlara teşekkür ediyorum. Böyle bir eğitim sistemiyle 2023 hedefleri artık her zamankinden daha yakınımızda" diye konuştu.



 


(BB)