TÜRKİYE ARTIK UFUKLARIN EFENDİSİ


"Silahla, baskıyla, dayatmayla, topraklar fethederek değil, Türkiye artık gönüller fethederek, ufukların efendisi oluyor" diyen Erdoğan, Türkiye'nin Yeni Zelanda'dan Kanada'ya, Japonya'dan Brezilya'ya kadar 5 kıtada gönülleri kazandığını ifade etti. Erdoğan, "Türkiye, başarılı müteahhitleriyle, işadamlarıyla, okullarıyla, öğretmenleriyle gönüller kazanıyor. Türkiye'nin iş adamları, Türkiye'nin kurumları, Türkiye'nin sivil toplum örgütleri, sırtlarını millete dayıyor ve bu sayede başarıdan başarıya koşuyor. Bütün bu adımın iki önemli sır kelimesi var. Aslında sır burada. Ancak bunu Türkiye'deki bir kısım çevreler anlamamakta direniyor. Nedir bu iki sır kelime? Bir güvendir, iki istikrardır. Başka hiçbir şey aramaya gerek yok. Bize yolsuzluk ithamlarını yapanlar, bu ülkenin geçmişine bakma lütfunda bulunmuyorlar. Eğer oraya baksalar, işin aslını görecekler. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede, böyle bir iktidarın olduğu bir ülkede siz kalkıp da, cumhuriyet tarihi boyunca 6 bin kilometre yol yapacaksınız, şurada 9 yılda 15 bin kilometre duble yol sığdıracaksınız. Nasıl oluyor bu iş?" diye konuştu.


ORADA BİR YANLIŞ YAPTIK


Erdoğan, bazı muhalif çevrelerin "Gerçekten normal seçimler gene 2015'te mi olacak?" diye sorduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

"Ya ne bekliyorsunuz? Zaten istikrarın teminatı o, tabii ki 2015'te olacak. Bunu kaç kere söyledim. Ancak dert başka. Dert acaba kafaları, zihinleri nasıl bulandırırız. Dünyanın hiçbir gelişmiş ülkesinde 16 ayda bir seçim yapan bir ülke var mı? Ancak şöyle bir baktığımız zaman çok partili döneme, 16 ayda bir seçim yapmışız. Böyle yükselmek, böyle büyümek mümkün olur mu? Olmaz. Biz ne diyoruz? Belirlenen, ilan edilen ne ise o tarihte seçim yapılır. Sadece bir cumhurbaşkanlığı seçimini 7 yılda değil de, halka gidelim diye böyle bir sözü o zamanki parlamentoda grubu olan bir partiye o sözü verdik. Orada 5 yıldan 4 yıla inme noktasında onlarla bir anlaşma yaptık. Orada bir yanlış yaptık. Keşke biz onlarla o anlaşmayı yapmamış olsaydık. Yine 5 yılda bir bu ülkede genel seçimler devam etmiş olsaydı. Ama biz sözümüzde durduk. Onlar sözlerinde duramadıkları gibi birilerinin talimatıyla genel merkezlerinden dışarı çıkamadılar, meclise gelemediler. Biz yine aynı şekilde kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz. Kardeşlerim, siz, arkanıza karanlık güç odaklarını almadınız. Siz arkanıza mafyayı, çeteleri, cuntaları almadınız. Siz, arkanıza Galata bankerlerini almadınız. Siz arkanıza hazineyi, siz arkanıza kamu bankalarının kaynaklarını almadınız. Siz ideolojiyle yürümediniz. Siz dayatmalara, baskılara, engellere boyun eğmediniz. Siz arkanıza sadece ve sadece milleti aldınız. Siz işte bu nedenle büyüksünüz. Siz, arkanıza milleti aldığınız için, milletle yürüdüğünüz için büyüksünüz ve bu ülkeyi büyütüyorsunuz."


IMF'NİN BORCUNU TIKIR TIKIR ÖDERİZ


Hükümet olarak, mafyanın, çetelerin, cuntanın üzerine kararlılıkla gittiklerini belirten Erdoğan, "Bu hükümet Merkez Bankası'nın kaynaklarını hortumlayan, milletin parasını har vurup, harman savuran bir hükümet olmadı. Tam tersine bu hükümet, göreve geldiğimizde Merkez Bankası'nın döviz rezervi, yeni kur ayarlamasıyla söylüyorum, 27 milyar dolar olarak aldığı Merkez Bankası döviz rezervini, dün itibariyle 91 milyar dolara yükseltti. Nasıl hortumlayan bir hükümet oluyor bu hükümet? IMF'e olan borç, biliyorsunuz MHP, DSP, ANAP iktidarında, IMF'e olan borç 23.5 milyar dolardı. Şimdi IMF'e olan borç, dün itibariyle 2,3 milyar dolarak kadar düştü. Hortumculukla bu olur mu? Hortumları keserek oldu. Aslında söyleyeyim, biz istesek şu anda IMF'in borcunu tıkır tıkır öderiz, 'Al paranı, git' deriz. Fakat gerek yok. Çünkü önümüzdeki yıla kadar vakit var, düşük, basit bir şey veriliyor. İki şeyi çok iyi yöneteceksin. Biri finans, ikincisi insan. Bu iki şeyi yönettiğin sürece başarıyı yakalarsın" diye konuştu.


DEVLET-İ ALİYE-Yİ OSMANİYE'NİN BAKİYESİ ÜZERİNE KURULMUŞ BİR DEVLETİZ


Erdoğan, İstanbul'daki, Ankara'daki, İzmir'deki, Çankırı'daki ve Trabzon'daki yoksul çocukların umudu olduklarını dile getirerek, "Bizler, hep birlikte Diyarbakır'ın, Muş'un, Van'ın, Bitlis'in, Bingöl'ün umuduyuz. Sadece Türkiye'nin değil, bizler, Somali'nin, Afganistan'ın, Filistin'in umuduyuz. Hama'daki, Humus'taki, Şam'daki, Dera'daki, Bab-ı Amr Mahallesi'ndeki masum çocukların umuduyuz. Bu umudu söndürmeyeceğiz, bu umudu köreltmeyeceğiz. Hep söylüyorum, biz bir kabile devleti değiliz. Biz Devlet-i Aliye-yi Osmaniye'nin bakiyesi üzerine kurulmuş bir devletiz. Umudunu bize bağlamış kitlelere biz sırtımızı dönmeyeceğiz" dedi.


"EGEMENLİK KAYITSIZ ŞARTSIZ MİLLETİNDİR" İFADESİ İLK DEFA YERİNİ BULDU


TBMM'den dün geçen "4+4+4 kesintili 12 yıl zorunlu eğitim yasası"na da değinerek, "Dün, Türkiye Büyük Millet Meclisi bir kez daha tarih yazdı, bir kez daha egemenliğin millete ait olduğunu, altını kalın çizgilerle teyit etti. 28 Şubat sürecinin en önemli izi, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin hür iradesiyle ortadan kaldırıldı. Dün, genel kurulda, dayatma değil, faşizan baskı değil, tehdit değil, hür irade, millet iradesi, demokrasi galip geldi ve millet egemenliği bir kez daha anlam kazandı. Duvarında, 'Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir' ifadesi ilk defa yerini buldu. Çünkü çoğu kez o ifadeye rağmen bir şeyler yapılıyordu. Ama şimdi ona rağmen yapılamadı. Milletin iradesi tecelli etti. Statükonun tüm direnişine, tüm tahriklerine, tüm provokasyonlarına rağmen, dün Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sadece ve sadece millet iradesi hükmünü verdi. Köhne bir zihniyet, dayatmacı zihniyet, değişime direnen zihniyet dün Ankara'da, parlamentoda milletten gereken cevabı aldı" diye konuştu. Erdoğan, milletvekillerine de teşekkür ederek, "Kesintisiz eğitim dayatmasına, 8 yıllık kesintisiz eğitim baskısına itiraz eden, itiraz gerekçelerini sokakta cam, çerçeve kırarak değil, polise taş atarak değil, raporlarıyla, akademik çalışmalarıyla, deneyimleriyle ortaya koyan tüm sivil toplum örgütlerine de buradan ayrıca teşekkür ediyorum" dedi.