Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Kanal 7 televizyonunda yayınlanan İskele Sancak programında Mehmet Acet'in moderatörlüğünde gazeteciler Fehmi Koru, Hasan Öztürk ve Salih Tuna'nın sorularını yanıtladı. Oslo görüşmelerini değerlendiren Erdoğan, samimiyetsizlik ve terör örgütü tarafından bilgilerin servis edilmesi nedeniyle bu görüşmelere son verdiklerini söyledi. Erdoğan şöyle konuştu:

"Biz bir hukuk devletiyiz. Atacağımız adımları da hukuk çerçevesinde atacağız diyoruz. Ama hukuktan anlayamayana da, Şemdinli'de, Beytüşşebap'ta olduğu gibi gereği yapılacaktır. Bu süreç içerisinde bizim şahsen ben İspanya Başbakanı Zapatero ile olsun, İngiltere Başbakanı Blair ile olsun bunlarla bu görüşmeleri ben de yaptım. Beşir Bey'i milli birlik ve kardeş projesi kapsamında oralara gönderdim. Kendisi de oralarda ilgili bakanlarla gerekli görüşmeleri o da yaptı. Biz kimsenin adım atmakta tereddüte düştüğü, İmralı olsun, Oslo olsun çok açık net... bu adımlarıda attık. Niye? Acaba nerede bişey var, bunu görelim, bununla bunu yapalım. Oslo'da olacaksa, Oslo'yla bunu yapalım. Onun içinde Milli İstihbarat Teşkilatı Müsteşarı olarak Emre Bey zamanından itibaren başlattık görüşmeleri. Sonra Hakan Bey geldi, Hakan Beyle de aynı şekilde devam ettik. Ve şu anda bu kesilmenin bazı sebeppleri oldu. O kesilmenin sebepleri neydi, bu iletişimdeki samimiyetsizlikti. Tabi bu samimiyet olmayınca ister istemez bu işi bir keselim dedik."

BELGE OLARAK SUNULAN METNİN ALTINDA İMZA YOK

CHP'nin gündeme getirdiği Oslo'daki görüşmelere ait olduğu iddia edilen belgeyle alakalı olarak, metnin altında imza olmadığını ifade eden Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"Aslında bir belge değil. Onların hazırladığı kendilerine göre uydurma bir kaleme aldıkları 9- 10 maddelik bir yazı. Bunu bir belge olarak sundular. Onların içinden de orada görüşülenler var mıdır? Vardır tabi. Ama bir evrakın belge olabilmesi için tarafların onun altında imzaları olması lazım. Öyle bir imza var mı? Yok. Ama ne yaptı terör örgütü, bunları yazılı medyaya, ardından görsel medyaya pas ettiler. O servisi yaptıktan sonra da yargı devreye girdi ve müsteşarımın üzerine geldiler, ardından da benim üzerime geleceklerdi. Ben o zamanlarda da o açıklamayı yaptım, 'müsteşarımın üzerine neden gidiyorsunuz, benim üzerime gelin. Onu oraya ben gönderdim. Ne yapacaksanız bu noktada bana yapın' Öyle bir belge olsa, zaten müsteşarım bana orada görüşülenleri bana özetliyor. Orada da bakardım ki orada imza var, 'bu imzayı nasıl attın' diye sorardım. Adayla ilgili olarakta, bu görüşmeler bize özetleniyor. Biz devlet yönetiyoruz, bakkal dükkanı yönetmiyoruz ki. Dünyanın neresinde istihbarat örgütleri yan gelip yatar. Biz burada çözüm için ne gerekiyorsa, onu yapmak durumundayız. Medya ile ilgili olarak da aynı durum söz konusu. İstihbarat teşkilatlarının başındaki arkadaşlarımız zaman zaman, yazılı ve görsel medyayla ikili görüşmeler yapmışlardır. Niçin? bir yere varabilirmiyiz, neyi yaparsak daha verimli olur diye. Bu zamana kadar olduğu gibi, bundan sonra da yine yapmaya devam edeceklerdir."

DOĞALGAZA MECBUREN ZAM YAPMAK DURUMUNDAYIZ

Doğalgaza zam yapma noktasında sabırlı davrandıklarını ancak dünyadaki akaryakıta gelen zamlar nedeniyle doğalgazın da bundan ciddi manada etkilendiğini ifade eden Erdoğan, "Biz doğalgaza mecburen zammı yapmak durumundayız. Bu zam yapılmadığı takdirde siz hepsini Hazine'ye devrediyorsunuz. Ödemeye devam ediyorsunuz ve bu sizleri aynen komşu ülkelerde zamanında müdahaleler yapılmadığı şöyle göz önüne alındığında bu hale getirilmiştir. Biz aynı duruma düşmek istemiyoruz. Biz diyoruz ki biz her şeyi planlı bir şekilde yürütelim, yapalım. Paramızın değerini korurken, vatandaşımızın satın alma gücünü artıralım ve hiçbir zaman da enflasyon baskısı altında bizim vatandaşımız kalmasın" dedi.

GD(SSA)