Suriye'de 30 yıl önce Hama'da büyük bir katliam yaşandığını belirten Başbakan Erdoğan şunları söyledi:

"Kadın erkek yaşlı demeden 30 bin masumu katlettiler. Bugün Hama'da kaç kişinin katledildiği bilinmiyor. Uluslararası toplum olayın üzerine gitmedi. Aynı yıl Sabra ve Şatilla'da 4 bin Filistinli'nin katledilmesine seyirci kaldı. Neden, çünkü ölenler müslamandı, Filistinli'ydi, Suriyeli'ydi. Hama'da 1982 yılında gerçekleştirilen bu katliam müslaman dünyasında ağır bir yara açtı. O diktatörler yargı önüne çıkmasa da vicdanlarda yargılandılar ve zalim olarak damgalandılar. Topraklarına gelen yabancı güçlere çıt çıkarmadılar. Güçleri sadece kendi halkına yetti. İşgal edilmiş şehirlerini değil, kendi haklarını kuşattılar. İran- Irak saaşında 1 milyon askeri kim öldürdü? Halepçe'de Kürtleri siyonistler mi katletti? Basra'da, Necef'te yabancılar mı katletti? Tamamını kendini Müslümen gören zalimler, diktatörler, modern firavunlar yaptı. Babalarının izinden gidenler hak ettiklerini mutlaka bulacaktır. Baba Esad işlediği cinayetlerin hesabını bu dünyada vermedi ama, vicdanlarda acımasız bir diktatör olarak tarihe adını yazdırdı."

'NEDEN GOLAN TEPELERİ İÇİN SAVAŞMADIN'

Hama'nın hesabının sorulmadığını, ancak Humus'un hesabının sorulacağını belirten Başbakan Erdoğan, "Madem ölene kadar savaşacak kadar kahramandın. neden Golan tepeleri için ölene kadar savaşmadın. Senin kahramanığın senin masum halkına mı? Bu kahramanlık değil korkudur. Her zalimin kalbine sinmiş acziyettir, zavallılıktır. Mazlumun ahı er ya da geç mutlaka çıkar" dedi.

'EY BEŞAR EDEN BULUR'

"Muhalefetin yaptığı gibi zalimlerin sırtını sıvazlamayız" diyen Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"CHP gitsin, aynı zihniyeti paylaştığı Baas'a destek versin. Biz Baas ile değil, masum Suriye halkıyla dayanışma içinde olacağız. 'Babanızın izinden yürümediğinizi gösterin' dedik, çünkü umutlandık. Reformları destekledik. Ama Esad döndü dolaştı babası gibi silahların namlusunu kendi halkına çevirdi. Gitiğin yol yol değildir, yanlış yoldan dönmesini bir kez daha tavsiye ediyorum. Esad'a sesleniyorum: Ya Beşar men dakka dukka. Ey Beşar eden bulur."

ULUSLARARASI TOPLUM 'DUR' DİYEMEDİ

Uluslararası topluma de seslenen Başbakan Erdoğan, Suriye'nin dört bir yanında cinayetler devam ederken, uluslararası toplumun 'Dur' diyemediğini söyledi. Başbakan Erdoğan, "Esad bunu açık çek olarak yorumlarsa, bunun hesabını kim verecek. Suriye üzerinden güç mücadelesi verenler bilsinler ki akan kan üzerlerine sıçrıyor. Biz Suriye'de barış ve istikrarın tesisi için gayret göstermeye devam ediyoruz. Suriye yönetiminin değil, halkının yanında yer alan ülkelerle girişim başlatacağını burada söylüyoruz" diye konuştu.

'GAZZE'Yİ GÖREN TEPEDE PİKNİK YAPSINLAR'

Başbakan Erdoğan, Türkiye'ye gelmesi tartışma konusu olan yazar Paul Auster'i CHP'nin davet etmesiyle ilgili osarak da şu değerlendirmeyi yaptı:

"O yazar CHP'nin davetine icap ederse birlikte İsrail'e gitsinler. Aksi takdirde bu seyahat eksik kalır. Gazze'yi gören tepede piknik yapsınlar. En büyük hapishanesi olan Gazze'yi arkalarına alsınlar. En hafif tabiriyle yalancılıktır. O plajda güneşlenen yavurucuklara haksızlıktır. Filistin şehitlerine haksızlıktır. Bazı medya kuruluşları bazı yazarları yedeğine alarak, Türkiye'yi karalayarak son derece çirkin bir kampanya yürütüyor. Kendi ülkesinin imajına zarar vermek adına bu kampanyayı yürütüyor. Kılıçdaroğlu, cebinden gazeteci kimliği çıkan polis katilini savunuyorsan Roj TV'yi de savun. Batıda gazeteciler darbeye zemin hazırlamak için yazmıyor. Harici odaklardan destek alınarak yürütülen bu kampanyayı boşa çıkaracağız. Türkiye'de ifade özgürlüğü var ki, sen hariç Tüm Türkiye Dersim meselesini sorguluyor. Sonra da il başkanını görevden alacaksın. Bırakın Türkiye'yi, CHP bile böyle bir genel başkanı haketmiyor."

'MİLLETİN DİLİNİ YAKALADIĞIMIZ İÇİN AK PARTİ BURADA'

Dindar nesil sözleri üzerine başlatılan kampanyanın bayat olduğunu belirten Başbakan Erdoğan şöyle konuştu:

"İrtica kampanyasıyla yıllardır milletin önüne kalkan oldular. İrtica diyerek hükümetlerin eli kolu bağlandı. İrtica diyerek milli manevi değerleri ayaklar altına alındı. Kusura bakmayın biz bunları yutmayız. Kimse istikamet çizemez. Milletin dilini yakaladığımız için AK Parti burada. Milletin diliyle konuşmadığınız sürece on yıllardır iktidirda olamayacaksınız. Anayasa'nın 24'üncü maddesini açın okuyun. Dindar insandan çağdaş olmaz mı? Hem çağdaş hem dindar olamaz mı bir insan? Dindarları ne zannediyor acaba? Bunlar maalesef çağdaşlığı da anlamış değil. Dün Fatih projesiyle yeni ders verdik. İnternet yeni mi icat oldu? AK Parti'den önce niye yoktu? Dindarlığı savunan Başbakan Anadolu çocuğu üniversiteye gidemiyor diyorlar. Çıkmış bir tanesi utanmadan 'AK Parti müteahhitler yetiştirmiştir' diyor. Ne karar zavallısın."

'BU ÜLKEDE DİNDARLARA İKİNCİ SINIF MUAMELESİ YAPILDI'

Rotalarının belli olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, 'hükümetin gizli ajandası var' diyerek enselerinde boza pişirilmesine asla izin vermeyeceklerini vurgulayarak şunları söyledi:

"Bizde ikna odaları yok Kılıçdaroğlu. Bu ülkede dindarlara ikinci sınıf muamelesi yapıldı. Selamün aleyküm diyenler ötelendi, camiler kapatıldı. İmam hatiplerin orta kısmı kapatıldı. Siz bu ülkede yıllardır laikliği nasıl ölçtünüz? Hangi cihazı kullandınız? Üniversite kapılarında laikliği nasıl kullandınız. İkna odalarında hangi aleti kullandınız? Ey Kılıçdaroğlu, başörtüsü düzenlemesini niye Anayasa Mahkemesi'ne götürdünüz? Biz 9 yıldır hiç bir dayatmanın içinde olmadık, bugün de değiliz, yarın da olmayacağız. Siz önce bunu anlatın. Ey köşelerinde yazanlar bunu niçin söylediğini anlıyor musunuz? Dindar nesil derken neyi kastettiğimi anlıyor musunuz?"

DHA(MV/COŞ)