Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan ile geldiği Mardin'de havaalanından kent merkezine kadar yoğun güvenlik önlemleri altında gitti. Erdoğan'ın uçağının indiği Kızıltepe İlçesi ile Mardin kent merkezi arasındaki 20 kilometrelik karayolunun iki tarafına jandarma özel harekat timleri yerleştirildi, yüksek tepelere ise yüzlerce asker konuşlandırıldı. Jandarma alanına giren yerlerde askerler Başbakan'a yoğun koruma sağlarken, kent merkezinde ise polis özel harekat timleri adeta kuş uçurtmadı. Başbakan Erdoğan'ı Mardin kent merkezine kadar 2 Kobra helikopter konvoyunun üzerinde uçarak havadan koruma sağladı. Kent merkezinde ise polis helikopterleri Başbakan'ın konuşma yapacağı alanların üzerinde sürekli uçuş yaparken, keskin nişancılar ise çatılarda görev yaptı, sinyal bozucu Jammer'li araçları Başbakanın konvoyunun yanından ayrılmadı.

Başbakan Erdoğan, Artuklu Üniversitesi'ndeki etkinlik öncesi, otobüsünden inerken yanına yaklaşan 55 yaşındaki Müzeyyen Öztepe, oğlu Fırat’ın, Sivas Cezaevi'nde bulunduğunu bu nedenle görüşe gitmekte zorlandığını ve Diyarbakır’a nakledilmesini istedi. Başbakan Erdoğan ise Müzeyyem Öztepe’ye, "Meraklanma" dedi.

SERGİ AÇTI

Başbakan Erdoğan, Artuklu Üniversitesi'nde 'ÇATOM'un 'Kendi öykülerini yazan kadınların el emeği sergisini' açtı ve eşi Emine Erdoğan ile sergiyi gezdi. gezdi. Burada Erdoğan ve eşine el emeği oya işlemeleri ve şal şepikten yapılan çanta hediye edildi. Kadın günü etkinliği müzik dinletisi ile başladı. Salonda Diyarbakır, Şanlıurfa ve Mardin'den gelen kadınlar da yer aldı.

BAŞBAKAN GELMEDEN TALEP VE YARDIM MEKTUPLARI TOPLANDI

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Mardin'de Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın düzenlediği, 'Büyüyen Türkiye Güçlenen Kadınlar' konulu etkinliğin yapıldığı Artuklu Üniversitesi'ne gelmeden önce korumaları kadın izleyicilerin Başbakan'a vereceği mektupları topladı. Korumalar salonu dolaşarak kadınların daha önce hazırladığı veya hemen yazdığı talep ve yardım içeren mektupları Başbakan'a iletmek üzere aldı.

Etkinlikteki ilk konuşmayı aynı zamanda Türkiye'nin ilk kadın kaymakamı olan Kadın Statüsü Genel Müdürü Özlem Bozkurt Gevrek yaptı. Gevrek'in konuşmasından sonra kum sanatı ile ilgili bir gösteri yapıldı.

ŞAHİN: HEM KARİYER HEM ÇOCUK YAPABİLİRİZ

Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, taşın sanata dönüştüğü, her dilin, her inancın ve medeniyetin kardeşçe yaşadığı Mardin'de olmaktan onur duyduğunu söyledi. Şahin, şöyle dedi:

"Her devletin, toplumun ve milletin bir kaderi ve dönüm noktası vardır. Öyle bir dönüşüm noktasıdır ki geçmişten aldığı güç ile geleceğe yön çizer. Kadın meselesinde de umutların tükendiği ve dalların budandığı dönemde Ak Parti var olmuştur. AK Parti felsefesinde, kadın toplumun yarısıdır ve asla siyasetten dışlanamaz. Biz kadınlar olarak artık daha dik ayakta duruyoruz. Hukuken, zikren ve fikren daha güçlü duruyoruz. Nimette de külfette de fırsat eşitliği istedik. Her alanda büyük başarı istatistiklerini beraber yazdık. Şehrimin ilk kadın vekili ve bakanı oldum. Bu kadına verilen değerin büyük göstergesidir. Dün kadına yönelik şiddetle ilgili mücadelede parlamentoda önemli bir hukuki devrimin çalışmalarını başlattık. Biz her zaman tercihimizi ya bu ya o demedik. Hem o, hem bu dedik. Güçlü aile güçlü toplum dedik. Güçlü kadınlar vardır dedik. İş hayatında kadının artması ile ilgili önemli yasal düzenlemeler yaptık. Son iki yılda kadınların iş piyasasında gücünü yüzde 4 artırdık. Hem kariyer hem çocuk yapabiliriz, hem bakan hem anne olabiliriz. Muhafazakar kimliğimizle bunu koruyarak ve demokratik kimliğimizde toplumumuzun öncüsü oluyoruz, olmaya devam ediyoruz. Bugün bu salonda Süryani, Kürdü, Türkü, Çerkezi ile kız kardeşler olarak köprüler attık. Tarih ve medeniyet bize dostluğunu, kardeşliği, acısı ve kaderimizi birleştirmeye öğretti. Bu birliği beraberliği bozmak isteyenlere ön önemli cevap bu salondur. Bu oyuna kadınlar ve analar bozacaktır. Tek ihtiyacımız birlik ve beraber olacağız. Çok daha parlak yarınlar için mücadele edeceğiz. Her canlı ölümü tadacaktır. Herkesin nasıl hatırlanacağını önemlidir. Hatırlanmak için insan ve insanlık için bir eser bırakabilmektir."

ERDOĞAN DÜNYA KADINLAR GÜNÜNÜ KUTLADI

Başbakan Erdoğan, Artuklu Üniversitesi'nde düzenlenen 'Büyüyen Türkiye, Güçlenen Kadınlar' programında 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde ülkemizdeki ve dünyadaki tüm kadınların günlerini kutladı.

Erdoğan, kadınlar gününü Mardinli hanımlarla kutlamalarının özel bir anlamı olduğunu belirterek. Evliya Celebi'nin Mardin için 'Mardin’i tarif etmekte lisan kısa, kalem kırıktır" dediğini söyledi. Daha önce 8 kadınlar gününde Vanlı depremzede kadınların hatırlanmayı hak ettiklerini söylediğini belirten Erdoğan, şöyle dedi:

SURİYEDEKİ KADINLARI HATIRLAMAK

"'Uludere’de evlatlarını eşlerini kaybeden kadınlar hatırlanmayı hak ediyorlar' dedim. 'Kuzey Afrika’nın, Fas’ın, Tunus’un, Libya’nın ve Mısır’ın kadınları bu 8 Mart’ta hatırlanmayı fazlasıyla hak ediyorlar dedim. Şimdi temennim ve duam Suriye’deki kadınların hatırlanacağı anı yakalamak ve yaşamaktır.

Ne yazık ki onlarca yıldır 8 Mart’ı buruk karşılayan, isimleri anılmayan Somali’nin, Filistin'in, Afganistan’ın kadınları bu yıl da aynısını yaşamaya devam ediyorlar. Bir kez daha tüm dünyayı ve tüm dünya kadınlarını, Suriye başta olmak üzere, kanayan coğrafyalardaki kadınlarla dayanışmaya, onları hatırlamaya davet ediyorum.

BUNLARIN SÖZÜNE GÜVEN OLMAZ

Hiç kuşkusuz cinsiyet ayrımcılığı en az ırkçılık kadar kötüdür. En az ırkçılık kadar insanlık dışıdır. Dünyanın pek çok yerinde kadınlar, hem ırkçılıkla hem de cinsiyet ayrımcılığıyla mücadele etmek zorunda kalıyorlar. Fransa ne diyor? Göçmenleri ülkemizden atacağız diyor. Hani Avrupa Birliği’nde böyle bir şey yoktu? Hani Avrupa Birliği’nin başak ülkesiydin. İşte bunlar bu. Bunların sözüne güven olmaz. Bunlara inanılmaz. Bunlarda insanın değeri yok. Sıfatı göçmenmiş, ne olursa olsun. Ama bizde insandır, biz böyle bakarız. Büyük değişimlerin yaşandığı bu coğrafyadaki kardeşlerimizin demokrasiye hazır olup olmadıkları, hak edip etmedikleri tartışma konusu yapıldı. Bunların temelinde ırkçılık ayrımcılık ve kibir vardır. BM Güvenlik Konseyi’nin Suriye’deki trajediyi görmezden geldiği açıktır. Nitekim geçmişte ve bugün Filistin’de yaşanan acı da görülmemiş hissedilmemiştir. Aynı şekilde Avrupa’nın ortasında, Bosna’da kadınların maruz kaldığı insanlık dışı olaylar karşısında bürünülen suskunluğu da biliyoruz. Bu manada kadınların hemcinslerini çok daha iyi anlayacaklarına inanıyoruz. Kadınlar kendi meselelerine sahip çıktığında, insaf, vicdan, inanç sahibi erkekleri daima yanlarında bulacaklarından hiç şüphe olmasın."

'ANNELER BU MESELEYE EL KOYMAK ZORUNDADIR'

Başbakan Erdoğan, "Türkiye’de yaşanan terörün sona erdirilmesinde kadınlara büyük görevler düşüyor. Burada çok trajik bir olayı paylaşmak istiyorum. Mardinli kadınların, annelerin dikkatlerini buraya özellikle çekmek istiyorum" dedi.

Geçen Aralık ayında Şırnak'taki Cudi Dağı ve çevresinde büyük bir operasyon gerçekleştirildiğini ve mağaralarda saklanan teröristlerin etkisiz hale getirildiğini belirterek, bu operasyonun görüntülerinin paylaşıldığını anlattı. Erdoğan, şunları söyledi:

"Bir mağarada komutan saatler boyunca teröristleri ikna etmek için uğraşıyor. Mağarada sıkışan çocukları oradan çıkarmak için tehlikeyi de göze alarak saatlerce dil döküyor. Sizi anne babanıza götüreceğiz denildiğinde mağaradan 18 yaşında çocuklar çıkıyor.

Komutan bir tanesine soruyor, 'Annen baban sağ mı?' diyor. Verilen cevap, 'Ben ayrıldığımda sağ idiler', 'Ne zaman ayrıldın?' diyor komutan, '5 yıl önce' diyor. Ben aslında o beş yılın da sağlıklı olduğuna inanamıyorum. Çünkü o mağarada kaldığından beri zaman durmuştur. Belki 6 yıl, belki 7. Daha 13 yaşında bir çocuğu annesinden babasından kopararak çalarak dağa çıkıyorlar. O sürede o çocuk ne annesinden ne babasından haber alamıyorum. Bakın şu an yerin 150 metre derinliğinde, oralarda hapsedilen, özel eğitimlere tabii tutulan çocuklar var."

ÖRGÜT İNFAZINA JENERATÖR GAZI İDDİASI

Erdoğan, Diyarbakır'da bir mağarada 5 kadın teröristin infaz edilmesinde de benzer olayın yaşandığını belirterek, kaçan 7 kadın PKK'lının yakalanıp bir mağarada günlerce işkence yapılarak öldürüldüğünü söyledi. Erdoğan, şöyle dedi:

"Kadınlar kaçıyor ancak yakalanıyorlar. Bir mağarada kendilerine günlerce işkence yapılıyor ve sonunda öldürülüyor. Anasının, babasının fiske vurmaya kıyamadığı kıyamayacağı gençlerimize bunlar yapılıyor. 1 yıl boyunca ölümlere ilişkin ailelerine haber verilmiyor. İranlı bir terörist ailelerine arayıp evlatlarının örgüt tarafından öldürüldüğünü söylüyor. Hadise böyle ortaya çıkınca terör örgütü 1 yıl sakladığı cinayeti açıklamak zorunda kalıp jeneratör gazından öldüklerini açıkladı. 13 yaşındaki çocuğunu dağa kaptıran ve 5 yıl boyunca hiçbir haber alamayan annenin acısı dağlar kadardır. Anneler bu meseleye el koymalıdır. Çocuklarına sahip çıkmak ve terörün kıskacından çekip çıkarmak zorundadır.

Bir kadını özellikle anmak ve ismini zikretmek istiyorum. Bingöl'de şehir merkezinde bir canlı bomba insanların bayram alışverişini çıktığı saatte bombayı patlattı. Hatice Belgin isimli hanım kardeşimiz 3 çocuğu ile bayram alışverişine çıkmıştı. Çocuklarına zarar gelmemesi için canlı bombaya kendi bedenini siper etti. Çocukları kurtardı, insanları kurtardı, kendisi orada hakka yürüdü. Kendisini bir kez daha rahmetle yad ediyorum. O cesaret ve kahramanlık, annelik hissiyatı ile dolayı hürmetle yad ediyorum. Bunlarda aile diye bir kavramları yok, millet diye bir anlayışları da yoktur. Analığı yüce bir makam olarak değerlerimizden aldık. Cenneti de annelerin ayakları altında bulduk. Ayağın altında değil, annelerin ayakları altında onun için annelerin ayaklarının altı öpülür. Ben hep annemin ayaklarının altına öptüm. Orada cennetin kokusu vardır. Bizi biz kılan güçlü kılan budur. Biz kadına aile içindeki rolü sebebiyle kadına ayrı bir değer veriyoruz. Yine Batman'da karnında doğmamış bebeği ile katledilen Mizgin Doru'yu, Siirt'te öldürülen 4 genç kızı kızı rahmetle anıyor. Mekanları cennet olsun. İşte Bingöl'de Hatice çocuklarını korumak için nasıl çocuğun canlı bombanın üzerin anne hissiyatı ile atladıysa, annelerin terör örgütüne seslerini yükseltmelerini istiyorum. Çocukları dağda olan annelerin. PKK terör örgütünün gerçek yüzünü görmelerini ve çekin elinizi çocuklarımızın üzerinden demelerini istiyorum. Bu topraklarda örgüt silinip gitmek zorundadır. Bu topraklar anneliğin kutsal görüldüğü topraklardır. Bu topraklardan doğan medeniyet öldürmeyi en büyük günah saymış topraklardır. Teröre karşı tek yürek halinde dur diyeceğine inanıyorum."

'KADINLARIN TERÖR ÖRGÜTÜNÜ SESLERİNİ YÜKSELTMELERİNİ İSTİYORUM'

Bingöl'de 29 Ekim 2011 günü PKK'lı canlı bombanın üzerindeki bombayı şehrin en kalabalık olduğu saatte patlattığını anlatan Erdoğan, "O sırada Hatice Belgin isimli bir hanım kardeşimiz, yanında üç çocuğuyla bayram alışverişe çıkmıştı. Hatice Belgin çocuklarına bir zarar vermemesi için canlı bombaya kendi bedenini siper etti. Çocuklarını, oradaki insanları kurtardı. Ancak kendisi Hakka yürüdü" dedi. Erdoğan, şunları söyledi:

"Yine bu 8 Mart’ta, bakan arkadaşım da anlattı. Kadına şiddetle ilgili şu hazırlık safhasında, bazılarından aileye yaklaşımı, hiç hoşlanmıyorlar. Anne, ana ifadesine ateş köpürüyorlar. Dayanamıyorlar. Biz anne dediğimiz zaman, biz anaya karşıyız diyor, kadın, kadın kadın. Yahu anne dediğimiz kim? Kadın değil mi? Biz sizi bir dişiyle bir erkekten yarattık, dişi kadındır, erkekte babadır. Biri annedir, biri babadır.

Bunların aile diye bir kavramı dünyada yok. Bu olmadığı gibi, bunların anlayışında yüreğinde millet diye de bir anlayışta yok. Ben de diyorum ki. Biz analığı yüceliği bir makam olarak değerlerimizden aldık. Anneye saygıyı bu değerlerimizde bulduk. Cenneti de annelerin ayakları altında bulduk. Bak babanın ayağı altında değil, annenin ayaklarının altında. Ben hep ayağının altını öptüm, Allah rahmet eylesin. Çünkü orada cennetin kokusu var. Orada başka bir dünya var. İşte bizi biz kılan, bizi güçlü kılan zaten bu değil mi? Ama o mantık bizim anlayışımız değil. Ak Parti iktidarını ister beğenirsiniz, ister beğenmezsiniz. Biz kadına, aile içindeki önemli rolü nedeniyle ayrı bir değer veriyoruz."

İHTİYAÇ SAHİBİ KADINLARA YARDIM

Başbakan Erdoğan, yeni bir uygulama başlatarak, eşi vefat eden ve intiyaç sahibi 150 bin kadın tespit ettiklerini belirterek, "16 Şubat’ta bakanlığımız bir genelge gönderdi. Şu an başvurular alınıyor. Eşi vefat etmiş kadınlara, 2 ayda bir ödenecek şekilde aylık 250 lira ödemeye başlıyoruz. Yani iki ayda 500 lira vereceğiz. Ödemeler iki ayda bir yapacağız" dedi.

'KADINLAR İÇİN DEVRİM NİTELİĞİNDE KANUN'

Bu yılki 8 Mart'ın Türkiye için ayrı bir önemi olduğunu belirten Erdoğan, şöyle dedi:

"Hükümetimiz, TBMM, özellikle Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız kadınlara anlamlı bir hediye sunmak istediler. Ama gel gör ki bizde öyle bir acımasız muhalefet var ki size bu hediyeyi sunmamızı engellediler. Bugün biteceğine ben inanıyorum. Önümüzdeki hafta içinde de sayın Cumhurbaşkanımızın onayını alır ve yürürlüğe girer.

Bu kanunla şiddete uğrayan ya da tehlikesi bulunan kadın çocuk ve aileyi bireyleri erkekleri de kast ediyorum. Mağdurlara can güvenliğinin sağlanması yanında, ekonomik ve adli destek verecek. Barınma sağlanacak, evini iş adresini değiştirmesi sağlanacak. Koruyucu tedbir, kararlarının takibi, teknik araç ve yöntemlerle yapılacak. Nafakalar çok hızlı şekilde tahsil edilecek. Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi kuruyoruz. Kadınlar için, şiddet mağdurları için son derece önemli devrim niteliğindeki bu kanunun da hayırlı olmasını diliyorum. Elbette sadece kanunda bunun önlenemeyeceğini biliyoruz. En başta zihinlerin değişmesi gerekiyor. Ülke olarak toplum olarak geçtiğimiz 9 yılda bu konuda epeyce bir yol aldığımıza inanıyorum" dedi.

Konuşmadan sonra Başbakan Erdoğan, Mardin'de kiliselerin perdelerine baskı işi yapan kentteki tek kadın olan 84 yaşındaki Süryani kökenli Nasra Çilli'nin de aralarında bulunduğu 3 kadına plaket verdi.