Slovenya ve İtalya'daki temaslarına değinen Başbakan Erdoğan, "Slovenya'da 'Son 10 yılın Dünya Şahsiyeti' ödülünü teslim aldım. Yatırım ve Danışma Konseyi'nin 11'sini İstanbul'da gerçekleştirdik. Dünyanın en büyük firmalarının 17'sinin katıldığı bu toplantıda ülke ekonomisine ne gibi katkılar sağlar bunları dinleme fırsatı oldu" diye konuştu.

"2013'ÜN NİSAN'IN DA BORÇ BİTMİŞ OLACAK"

Başbakan Erdoğan, "Bazı istisnalar dışında yabancıların doğrudan yatırım miktarı 1 milyar doları aşamadı. Biz 2007 yılında 22 milyar dolar ile tarihi seviye yakaladık. Geçtiğimiz yıl Türkiye'ye 16 milyar dolar tutarında uluslararası yatırım yapıldı. 9 yılda 110.5 milyar dolar doğrudan yabancı yatırım kazandırdık. Üçlü koalisyondan aldığımız IMF'ye borç 23.5 milyar dolardı. Şimdi 2.3 milyar dolar seviyesinde. IMF ile stand-by görüşmeleri bitti. İstesek şu anda onu öderiz. Ancak düşük faizli olması sebebiyle biz bu yolu izliyoruz. 2013'ün Nisan'ın da borç bitmiş olacak" dedi.

"SIFIR SORUN GÖRMEZDEN GELMEK DEĞİLDİR"

"Biz sıfır sorun dedik. Son derece tutarlı şekilde ilerliyor" diyen Başbakan Erdoğan, sıfır sorun politikasını yanlış anlayanların farklı noktalara çektiğini ve ucuz polemikler yaptığını belirtti. Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "Sıfır sorun boyun eğen değildir. Sıfır sorun görmezden gelmek değildir. Sıfır sorun tepkisiz kalmak değildir. Biz krizi görünce fırtınanın dinmesi için fırsat kollayan duyarsızlardan da değiliz. 'Her koyun kendi bacağından asılır' olarak anladılar. Her koyun kendi bacağından asılır ama bir süre sonra kokusundan kimse duramaz."

"MAZLUMUN ETNİK KÖKENİNİ ARAMAYIZ"

Başbakan Erdoğan, "Yunus'un ve Mevlana'nın diliyle konuşmasını biliriz ama biz Köroğlu'nun diliyle de konuşmasını çok iyi bilen bir milletiz. Komşuluk hukukunu çiğneyen yönetimlerle hak ettiği şekilde muamele ederiz. Fesatlık peşinde koşanların anladıkları dilden konuşmasını biliriz. Şam'da patlayan bombaları asla tasvip etmeyiz. Suriye krizi nedeniyle Lübnan'da mezhep temelli acı hadiseler ortaya çıktı. Suriye'deki krizi mezhepsel çatışma olarak değerlendirmek son derece yanlıştır. Mesele insanidir. Suriye meselesine mezhep meselesi değil insan gözüyle bakılmalıdır. Mezhep yandaşlığı ya mezhep karşıtlığı yapanlar insanlık dersinden sınıfta kalırlar. Biz insani değerlerden yana tavır alırız. Mazlumun etnik kökenini aramayız. Bölgedeki tahribatı çok büyük yangına çevirir. Ehli beytin sevgisini yüreğinde taşıyanlar meseleye kardeşlik gözüyle bakmalıdır" diye konuştu.

"CHP İÇİNDEN GEÇENİ SÖYLEYEMİYOR"

CHP'nin dış politika ve ufkuna sahip olmadığını bildiklerini belirten Başbakan Erdoğan şunları söyledi: "CHP ortaya bir vizyon koyamıyor. İçinden geçeni söyleyemiyor. Suriye krizi konusunda dilinizin altındaki baklayı çıkarın. Korkmayın Kılıçdaroğlu. Burası ifade özgürlüğünün olduğu ülke. Çıkın Suriye konusunda ne demek istediğini açık açık söyleyin. Suriye yönetiminin zulmüne neden göz yumduğunu ima etmeden açık açık söyle. Zihin konusunda farklı hassasiyetleri var. Kılıçdaroğlu, 'Recep Tayyip Erdoğan'ı rahat gideceği bir ülke bırakmayacağım' diyor. 'Arap ülkelerine bile gidemeyecek" diyor. Ey Kılıçdaroğlu senin kalibren ne kapasiten ne? Cürümün kadar yer yakarsın. Daha fazla sanma. Sizin sırtını döndüğünüz Arap zihniyetini arkasında siz varsınız. Arap diyerek yüz çevirdiğimiz unuttuğunuz ve unutturduğunuz her ülkeye gittik gidiyoruz. Bu ülkeyi büyütmeye devam edeceğiz."

"DAHA SİVAS'IN ÖTESİNE YENİ GİTTİN"

Başbakan Erdoğan, "Almanya'da protesto gösterileri düzenlendi. Avrupa'da PKK, Ermeni örgütleriyle birlikte ismini Alevi sıfatı taşıyan bazı federasyon ve dernekle birlikte organize etti. Kılıçdaroğlu bu baklayı aylardır ağzında saklıyor. Bu gösterilerden ötürü Almanya'ya gitmediğimizi zannediyor. Bizim o programı iptal etme sebebimiz şehitlerimizdir. Kılıçdaroğlu daha Sivas'ın ötesine yeni gittin. Hakkari'ye PKK destekli gittin bir tane Türk bayrağı açamadın. Bize neyi anlatıyorsun. Kılıçdaroğlu'nun hayal dünyası küçük olabilir ama Türkiye çok büyük ülke. CHP seçmeni için büyük bir talihsizliktir bizim için de büyük bir talihtir" dedi.

"ANANIZIN AK SÜTÜ GİBİ BU SÜTLERİ İÇİN"

En son süt tartışmasının yaşandığını ifade eden Başbakan Erdoğan, "Süt ile ilgili yalan yanlış bilgiler vermeye çalışırken, kendi belediye başkanı 'Süte siyaset karıştırmazsak iyi olur' dedi. Dün de 'Süte karşı değilim daha kaliteli süt dağıtılsın diyorum' demiş. Boşuna çarkçı Kemal demiyorlar buna. Akşam başka sabah başka. Çocukların süt içmesini engellemek için elinden ne gerekiyorsa yapıyor. Bunların muhalefet anlayışı bu kadar. Çocuklara oyuncak versek gider elinden alırlar. Böyle sorumsuzluk olmaz. Bizim sütümüz aktır. Ak sütü hiç kimse kirletemez. Ananızın ak sütü gibi bu sütleri için. Hiç çekinmeyin. Eğer süte hassasiyetleri yoksa bu sütü içirin. Bu uygulamaya devam edeceğiz" diye konuştu.

"KUPA TÖRENİNİN STADIN ORTASINDA MERTÇE YAPILMASI GEREKİRDİ"

Fenerbahçe -Galatasaray maçı sonrası çıkan olaylar değinen Başbakan Erdoğan, şunları söyledi : "Ne yazık ki geride kalan sezon Fair-Play'den ziyade şiddetle çatışmayla anılan bir sezon oldu. Son haftalarda hiç arzulamadığımız olaylar yaşandı. Kardeşliğin vesilesi olması gereken futbolun terörü andıran manzaralarla anılması ibret ve tedbir almayı gerektiren tablodur. Ben olaya farklı yaklaşmak istiyorum. Kulüplerin samimi eğlence için gelen taraftarını tenzih ediyorum. Holiganlar burayı adeta terör alanına çeviriyor. Ne yazık ki büyük çoğunluğunda var. Bayanların nasıl küfrettiklerini görünce şahsen nevrim döndü. Erkekleri yola getirsin diye yapıldı. Bayanların küfürlerini duyunca hicap duydum. Yarabbi bu ne hal dedim. Hanımlara sesleniyorum. Bu çirkin alışkanlıklarınızdan kendini kurtarın. Kendi stadımızda Galatasaray şampiyon oldu. Kendilerini tebrik edeceksin. Sayın Albayrak'ı tebrik ettim. Aynı şekilde Özdemir'i aradım ve üzüntülerimi belirttim. Şampiyon oluyor soyunma odasında kupa veriliyor. Böyle saçmalık olur mu? Stadın ortasında mertçe yapılması gerekirdi. 1967'de Pele'yi seyredebilmek için Afrika'da bir savaşta 48 saat ateşkes ilan ediliyor. Pele 'Benim çok büyük bir sorumluluğum var. Nasıl daha iyi futbol oynanır değil, nasıl bir iyi insan olunacağını göstermem gerekir' diyor. Mesele bu."