Hakkari'de sokak ortasında patlatılan bombalı saldırıda bir öğrencinin hayatını kaybettiğini hatırlatan Başbakan Erdoğan, yaşamını yitiren öğrencinin baba Aysal Yeşil'i arayarak başsağlığı dilediğini söyledi. Başbakan Erdoğan; "Bu saldırı terör örgütünün nasıl gözünün döndüğünün bir kanıtıdır. Çocukların arasında bomba patlatan alçakca zihniyeti lanetleyorum. Bu zihniyeti milletimin takdirine havale ediyorum" dedi.

Ankara'da Türkiye'nin en büyük kentsel dönüşüm projelerinden birinin önemli bir etabının geride bırakıldığını belirten Başbakan Erdoğan; "Bizzat ilgilendiğim, yakından takip ettiğim bu proje, sadece Türkiye'de değil, dünyada örnek teşkil eden bir proje. 7.5 milyon metrekare alanda biz bu projeyi gerçekleştiriyoruz. 2005 yılında 4 milyon metrekarelik 1. etaba başladık, kamulaştırma sürecini hemen tamamladık. 6 bin 500 gecekondunun yıkımını gerçekleştirken, 30 bin kişinin tahliye çalışmalarını tamamladık. Proje kapsamında toplam 8 bin 152 konut inşa edeceğiz. Bu konutlardan şu an da 3 bin 436 tanesi tamamlanmış durumda, 4 bin 716 konutunda inşası devam ediyor. Bu devasa boyuttaki proje tamamlandığında toplamda 7 bin 77 yeni konut üretmiş olacağız. Hesabımız, Haziran-Temmuz gibi, bu yeni Ankara'yı bitirmiş olacağız. Aynı zamanda, havaalanı ile Ankara merkez arasında bir metro için vaadimiz vardı, bunun çalışmasına da Ulaştırma Bakanlığı'mız başlıyor" diye konuştu.

"GAZİ'NİN ANKARA'SINA NE KAZANDIRDINIZ?"

Başbakan Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü; " 1940'larda tek parti iktidarı altında hem Ankara'yı hem ülkeyi yönettiniz, çeşitli tarihlerde Ankara'da belediye başkanlığı, büyükşehir belediye başkanlığı görevlerini üstlendiniz. Gazi'nin Ankara'sına ne kazandırdınız? Nerede bir eseriniz var? Gazi, Ankara'dan bu millete muasır medeniyetler seviyesini bir hedef gösterdi. Hayatı boyunca Türkiye'nin muasır medeniyetler seviyesini ulaşması için gayret gösterdi. Peki siz ondan devraldığınız emaneti ne yaptınız? Nereden aldınız, nereye taşıdınız?

Şimdi çıkmışlar bize, 19 Mayıs törenleri ile ilgili hakaretler ediyorlar. Kusura bakmayın beyler, 19 Mayıs'la veya Milli Bayramlar'la ilgili yönergeyi bizden önceki dönemler yapmışlar, biz yönergenin aslına uygun bir şekilde sadece uygulanmasını istedik. Başka bir şey değil. Miliyeti de, milleti de, vatan sevgisini de biz sizden öğrenecek değiliz. Bizim 81 ildeki eserlerimiz bu millete olan sevgimizin göstergesidir.

Sayın Kılıçdaroğlu, Sayın Bahçeli siz 19 Mayıs törenlerini bu kadar severdiniz de, neden Samsun'daki hatıralara bugüne kadar el atmadınız. Samsun'u biz devraldığımızda bir harabeydi, ama şimdi Samsun'u tanıyamazsınız. Niye? Çünkü bir zihniyet devrimi yaşandı. Samsun'da belediye 10 yıl CHP'nin elindeydi."

"KILIÇDAROĞLU'NUN ABD BAŞKAN ADAY ADAYI RİCK PERRY'DEN FARKI YOK"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun Brüksel'deki Avrupa Sosyalist Partiler Kongresi'ndeki konuşmasını eleştiren Başbakan Erdoğan; "Böyle anamuhalefet partisi genel başkanı olur mu ya, nasıl genel başkan bu? Kendi ülkesinin, bu milletin çıkarlarını gözetmeyen, yurt dışında kendi ülkesini şikayet eden, ekonomiyi kötüleyen, karalayan bir anamuhalefet partisi genel başkanı olabilir mi? Maalesef Türkiye'de var... Bakın Brüksel'de, Avrupa Sosyalist Partiler Kongresi'nin panelinde konuşuyor ve aynen şu ifadeleri kullanıyor; 'Dünyada cari açıkta bir numarayız' diyor. Doğruyu söylemediği gibi, bunu Brüksel'de yabancılara ifade ediyor. 'Hapisteki gazeteci sayımız Çin'den fazla, medya özgürlüğü yok' diyor. Bunu da Brüksel'de söylüyor. 'Bizim yöneticilerimiz Arap ve Ortadoğu yöneticilerine özeniyor' diyor. 'Türkiye'de ekonomik iyileşmenin abartıldığını' söylüyor. Tekrar ediyorum, bunları CHP grup toplantısında değil, Brüksel'de, yabancıların önünde söylüyor. Allah aşkına, Türkiye ile ilgili cahilce açıklamalar yapan, ABD Cumhuriyetçi başkan aday adayı Rick Perry ile bizim anamuhalefet partisi genel başkanı arasında ne fark var? Fark şu; birisi Teksas'ta yaşıyor, diğeri Ankara'da. Birisi Teksas'tan Türkiye'ye Fransız, diğeri Ankara'dan Türkiye'ye Fransız..."

"DİNK DAVASI ANKARA'NIN DERİN DEHLİZLERİNDE KAYBOLMAZ"

"Ankara'yı bu milletin, bu coğrafyanın umudu haline getirdik." diyen Başbakan Erdoğan, Ankara'nın derinlerine, kılcal damarlarına işlemiş olan suç örgütlerini, derin ilişkileri tek tek deşifre ettiklerini belirtti.

Başbakan Erdoğan, Ankara'nın yüreğinin Van ile Uludere ile birlikte olduğunu belirterek Hrant Dink davasına da değindi. Başbakan Erdoğan; "Ankara artık, kendi sınırlarının ötesini göremeyen bir miyop değil. Ankara, sadece Gazze'yi, Kudüs'ü, Şam'ı, Somali'yi görüp, yanı başındaki illere tepkisiz bir hipermetrop da değil. Ne Uludere'deki 34 vatandaşımızın, ne de İstanbul'da, sokak ortasında hunharca katledilen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Hrant Dink'in davası, hiç kimsenin endişesi olmasın, geçmişte olduğu gibi, Ankara'nın derin dehlizlerinde kaybolmaz, kaybolamaz. Türkiye artık eski Türkiye değil. Hiç kimsenin yaptığı yanına kar kalmaz. Hiçbir tezgah, hiçbir komplo, hiçbir provokasyon gizli kalamaz" dedi.

Başbakan Erdoğan sözlerine şöyle devam etti; "Bir kere şunu herkes bilsin; 6 farklı dilde, aynı ezgiyle, aynı duyguyla söylenen Sarı Gelin türküsünü, Şişli'de sıkılan bir kurşun susturamaz. Hükümet olarak yürütme olarak bugüne kadar bizim sorumluluğumuz neyse biz onu hakkıyla yerine getirmenin gayreti içinde olduk. Bundan sonra da aynı samimi gayreti göstereceğiz. Bakınız olay olmuştur ve 32 saatte faili yakalanmıştır. Bu, yürütmenin bu konu üzerinde ne kadar hassas olduğunu, ne kadar bu işte işi sıkı tuttuğunun bir ifadesidir. Dolayısıyla şu anda sağda solda köşelerinde yazı yazanlar yürütmeye konuşurken, hükümetimize konuşurken önce kendilerine şöyle bir çeki düzen versinler de ondan sonra konuşsunlar. Bu bir faili meçhul olmamıştır. Anında işin üzerine gidilmiş ve 32 saatte neticelendirilmiştir. Bunların bağlantıları şu, bu, vesaire... Bu ülkede yargı yürütmeye neyi bu noktada isterse, yürütmeden isterse yürütme onu yapar. Yapmıyorsa o zaman bütün bu sorumluluğun altına bizzat imzamızı atarak biz gireriz ama bu ülkenin bir yasama yürütme, yargı erki olduğun da herkesin bilmesi lazım. Yeri geldiği zaman 'diktatörlük', yeri geldiği zaman 'demokrasi' diyeceksin. O zaman demokraside biz bileceğiz ki kuvvetler ayrılığı prensibi var. Bunun gereği neyse onu yapacağız. İşte biz, bunu yapıyoruz ve yaptık. Hiç kimse ama hiç kimse sanki hükümet yargılama yapıyormuş gibi faturayı hükümete kesme yanlışına düşmemelidir. Yargılama süreçlerini hükümetten bilenler de hata yaparlar. Hükümetin süreçlere müdahale etmesini isteyenler de yanlış yaparlar. AK Parti'nin aklığına temizliğine kimse leke süremez gölge düşüremez. Kaldı ki Dink davasında da dosya kapanmamış süreç tamamlanmamıştır. Devam eden bir süreç var. Temyiz aşamasında umuyorum ki yargı şüpheleri giderecek kamu vicdanını rahatlatacak adımları atacaktır."

''TİYATRO SİLİVRİ'DE DEĞİL, CHP GRUBUNDA''

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında Silivri Cumhuriyet Başsavcılığının hazırladığı fezlekeye değinen Başbakan Erdoğan, gerek CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun ve CHP grubunun ve bu fezlekeden bir kahraman çıkarmak için kumpanya düzenlediklerini belirtti. Erdoğan; " Silivri'ye tiyatro diyorlar... Ya tiyatro Silivri'de değil, tiyatro CHP grubunda. Bakın, bu son fezlekeden, yani, Sayın Kılıçdaroğlu'nun adeta Malkoçoğlu olup yeri göğü inletmeye çalıştığı fezlekeden önce tam 13 fezleke hazırlanmış. 3 taksim 73 nolu dosya... 15 Temmuz 2011 tarihli... Suç isnadı; görevi suistimal. 3 taksim 123 nolu dosya... Aynı tarihli. Madde-i mahsusu suretiyle hakaret. 3 taksim 305 nolu dosya... Yayın yoluyla hakaret. Bir başka dosya... Tehdit, hakaret. Bir başka dosya, iftira... Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet, kamu görevlisine görevinden dolayı alenen hakaret. Hakaret, basın yoluyla iftira, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs... Bu şekilde tam 13 fezleke... Bu son hazırlanan fezlekedeki suç isnatlarının benzerinden daha önce 4 tane hazırlanmış. Sayın Kılıçdaroğlu, bu fezlekelerden haberiniz yok muydu? O zaman neden kahraman kesilmediniz? O fezlekelerden dolayı CHP grubunda neden kükremediniz ?" diye konuştu.

"CHP'NİN ADALET ANLAYIŞINI GÖRMEK İSTİYORSANIZ SEYİT RIZA'YA BAKIN"

CHP'ye yönelik eleştiriler yönelten Başbakan Erdoğan; "Kılıçdaroğlu, bir kere şunu lütfen öğrenin; bu ülkede Cumhuriyet Halk Partisi, darağacına sadece ve sadece bir nedenden dolayı çıkmıştır; yağlı ipi masum insanların boynuna geçirmek için. Sizin geçmişiniz bu. İstiklal Mahkemelerine bakın, Üç Aliler Divanı'na bakın, Yassıada'ya bakın. Sayın Kılıçdaroğlu, CHP'nin adalet anlayışını görmek istiyorsanız, bir otomobil farıyla aydınlatılan sokak mahkemesinde idama mahkum edilen Seyit Rıza'ya bakın. Eğer taraflı yargı görmek istiyorsanız, CHP tarihinde bunu ziyadesiyle görürsünüz. Ama bugün taraflı yargı yok" dedi.

"TUTUKLAMA KARARININ VERİLMESİNİ ZORLAŞTIRIYORUZ"

Başbakan Erdoğan, 12 Eylül 2010'da yargının , birilerinin arka bahçesi olmaktan çıktığını belirterek; "Milletin yargısı olma yolunda önemli bir aşama kaydetmiştir."" dedi. Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in açıkladığı yargı reformu paketine de değinen Erdoğan, 2009 yılından bu yana çok yoğun şekilde yargı reformu üzerinde çalıştıklarını dile getirdi. Başbakan Erdoğan, şöyle konuştu: Günübirlik, palyatif, geçici bir çalışma içinde değiliz. Adaletin hızlı ve güvenilir şekilde tecelli etmesi için, milletin, ülkenin, zamanın gerekleri doğrultusunda adım adım bir dönüşüm gerçekleştiriyoruz. Vatandaş, artık basit suçlar için hakim önüne çıkmak zorunda kalmayacak. Molotofkokteyli kullananlar, patlayıcı madde kullanma suçundan cezalandırılacak. Artık hiç kimse, ömür boyu sabıkalı sayılmayacak. Hem molotofkokteylini at, yavrularımızı öldür, bütün ticarethanelerin cam çerçevelerini indir, sonra elini kolunu sallayarak git. Molotof atanlar artık cezasını alacak. Tutuklamanın alternatifi olarak, adli kontrol tedbirinin kapsamını genişletiyoruz. Tutuklama kararının verilmesini zorlaştırıyoruz. Kuvvetli suç şüphesi, tutuklama nedenlerinin varlığı, tedbirin ölçülü olup olmadığı artık güçlü şekilde gerekçeli olacak. Yolsuzlukla mücadeleyi daha da etkinleştiriyoruz. Özel yetkili mahkemelerde savunma hakkının kullanımını genişletiyoruz. Artık çek borcundan dolayı kimse cezaevine girmeyecek. Cezaevine girmeyecek ama 10 yıl süreyle hiçbir yerden çek karnesi alamayacak. Artık öyle doğrudan icra takibi olmayacak. İcra dairelerinde para ile temas kesilecek. vatandaşın evinde kullandığı lüzumlu eşyalar haczedilmeyecek. Yargının iş yükünü azaltacak, işlemleri hızlandıracak, vatandaşı adliye koridorlarında hayatından bezdirmeyecek yeni uygulamalar getiriyoruz."

"HAKKINDA DAVA AÇILMIŞ GAZETECİLERİN DAVASI İŞLEMDEN KALKACAK"

İfade ve yayın özgürlüğünün önündeki mevcut engelleri de kaldıracaklarını belirten Başbakan Erdoğan, yayın durdurma cezasını kaldırılacağını ve daha önceden verilmiş tüm toplatma kararlarını hükümsüz hale getirileceğini belirtti. Adli para cezasının ya da üst sınırı 5 yıldan fazla olmayan hapis cezası gerektiren bir suçtan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmaların ertelenmesi uygulamasının getirileceğini anlatan Erdoğan, bu sayede, şu anda hakkında dava açılmış olan onlarca gazetecinin davasının da işlemden kalkmış olacağını belirtti.



(MV) FOTOĞRAFLI