"Bazı sanık avukatlık ücretleri Aziz Yıldırım tarafından karşılanıyor" iddialarını yalanlayan Kurşuncu, "Bu ülkede iftira atmak çok kolaylaştı. Stadyumun havadan kontrolünün sağlanması gibi uçuk bir iddia Fenerbahçe Kulübü'nün marka değerinden yararlanmak için ortaya atılmıştır. "Bu dava üzerinden Fenerbahçe Spor Klubü ve TSK karalanmak isteniyor" diye konuştu.


TÜRKİYE'NİN UÇAN GARDİYANLIKLA SUÇLANAN İLK VATANDAŞI OLARAK YARGILANIYORUM"

 


"Balyoz Planı" iddialarına ilişkin 250'si tutuklu 365 sanıklı davanın 106. duruşması sanıkların, savcının esas hakkındaki savunmalarının alınmasıyla devam ediyor." Tutuklu sanık Pilot Yarbay Süleyman Namık Kurşuncu, Fenerbahçe Stadyumu'nun havadan kontrolü gibi icrası imkansız bir eyleme ilişkin toplam 4 satırlık imzasız bir veri ile suçlandığını belirterek, "Havadan stadyum kontrolünün yapılamayacağı mahkemenizin ara kararı ile talep edilen Hava Kuvvetleri Komutanlığı bilirkişi raporunda açıkça belirtilmiştir" dedi.


Bu iddiayı önce suçlamayı yapanların izah etmesi gereken bir konu olduğunu söyleyen Kurşuncu, "Ancak Balyoz doğaüstü bir davadır. Yerçekimi kanunu tanımaz. Bu davada insan uçar, kanatlıdır. Bu sebeple havadan kontrolü gereklidir. Ben 'olmaz' dedim savcı ısrar ediyor. Söz konusu stadyumun havadan görünüşüne son bir kez bakın. Sadece birkaç saniye, F-16 ile stad üstünde göreceğiniz görüntü budur. Uçağın yüksek suretini hesaba katmasak bile, havadan kontrol etmenin imkanı var mıdır? Peki gece, kötü hava şartları bulut olduğu zaman ne olacak? Bu işin oluru yoktur. Türkiye'nin uçan gardiyanlıkla suçlanan ilk vatandaşı olarak yargılanıyorum. Bu iddia ve mütalaa işlenemez bir suça yöneliktir" diye konuştu.


"BU DAVA ÜZERİNDEN FENERBAHÇE SPOR KLUBÜ VE TSK KARALANMAK İSTENİYOR"


"Bu dava üzerinden Fenerbahçe Spor Klubü ve TSK karalanmak isteniyor" diyen Kurşuncu, "Bazı sanık avukatlık ücretleri Aziz Yıldırım tarafından karşılanıyor" iddiasını hatırlattı. Kurşuncu, "Başkan Yıldırım ile aynı gün Beşiktaş Adliyesi'nde ifade verdik. Karşılıklı geçmiş olsun ve sağlığınıza dikkat edin gibi insani konuşmalar dışında bir diyaloğımız olmadı. O görüşme ilk ve son görüşmemizdir. Bu ülkede iftira atmak çok kolaylaştı. Stadyumun havadan kontrolünün sağlanması gibi uçuk bir iddia Fenerbahçe kulübün marka değerinden yararlanmak için ortaya atılmıştır" ifadelerini kullandı. Duruşma sanıkların savunmalarının alınmasıyla devam ediyor.


"YARGITAY'DAN DÖNÜNCE Mİ TALEPLERİMİZ KABUL EDİLECEK"


Söz alan tutuklu sanık emekli Albay Dursun Çiçek ise, davadaki delillerin varsayımlara ve yorumlara dayalığı olduğunu savunarak, "250 masum insan burada tutuklu. Çalınan hürriyetlerimizi geri almak için ne yapmamız gerekiyor. Birçok talebimiz oldu, hepsini reddettiniz. Sözde dijital verileri üretenleri bulmak için soruşturmanın genişletilmesini, tanık dinlenilmesi talep ettik. Dosya Yargıtay'dan eksik inceleme gerekçesiyle bozulup geri dönünce mi taleplerimizi kabul edip tanıkları dinleyeceksiniz" dedi.


"KİMİN TRİBÜNE OYNADIĞI ORTAYA ÇIKTI"


Geçen Mart ayında ölen annesinin rahatsızlığı nedeniyle mahkemeden izin istediğini ancak Mahkeme Başkanı Ömer Diken'in kendisini tribüne oynamakla suçladığını ifade eden Çiçek, "İçim yanıyor. Annem öldü ve kimin tribüne oynadığı ortaya çıktı" diye konuştu.


SAKAT RAPORLAR


Dosya kapsamında TÜBİTAK'ın hazırladığı raporları da eleştiren Çiçek, "Bu davanın sanal mağduru kim? Hükümet. TÜBİTAK kime bağlı? Başbakanlığa. Bu sakat raporlarla hazırlanan mütalaayı nasıl kabul ettiniz, Bu sakat raporlarla nasıl hükme gideceksiniz? 2 yıldır yargılama yapıyorsunuz. İki tanığın ifadesini almanız ve bilirkişiyi dinlemeniz 3 gününüzü alır sadece. Bu 3 günü neden esirgiyorsunuz bizden" ifadelerini kullandı.


"BU SENARYONUN SONU MAHKUMİYETSE BU TİYATRO NEDEN OYNANIYOR"


Kanuna aykırı olarak ekde edilen bulduların delil olarak kullanılanayacağını belirten Çiçek, "Bu senaryonun sonu mahkumiyetse bu tiyatro neden oynanıyor. Bu kime hizmettir. Türk subaylarına bu yapılarak Türk düşmanlarına hizmet edilmiyor mu ? Bu dijital veriyi hazırlayanlar, senaryoyu yazanlar Hitler'den ders mi alıyor? Aynı yöntemleri burada uyguluyorlar" şeklinde konuştu.


"BUNU YAPANLARIN HEPSİ DİLSİZ ŞEYTAN"


Suçlandığı veride kendisine ait dijital bir iz bulunmadığını dile getiren Çiçek, "Şahsıma yönelik suçlamalara esas tek delil olduğu ileri sürülen ve şahsımla illiyet bağı kurulamayan iki sayfalık dijital isim listesinin reddedilmesi gerekir. O zaman hakkıma dijital ve sahte dahi olsa başka bir delil ve somut olgu iddiası kalmaz. Haksızlıklar karşısında susan hani dilsiz şeytandı. O zaman bunu yapanların hepsi dilsiz şeytan" şeklinde konuştu.


Dursun Çiçek,  savunmasını şöyle tamamladı:


"İddianamede, hakkımdaki suçlamayı doğrulayan hiçbir tanık ve yasal delil yoktur. Evrak ve belge niteliği olmayan, şahsıma ait bir bilgisayarda üretilmeyen, üst veri yolları dahil üzerinde hiçbir izim bulunmayan ve şahsımla illiyet bağı kurulamayan iki sayfalık dijital isim listesi ile cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya teşebbüs suçunu işlemek hukuken ve fiilen mümkün değildir. Mahkemeye sunulan bilirkişi raporları, hukuki ve fiili gerçekler nedeniyle kuvvetli suç şüphesinden bahsedilemez. Yargıtay içtihatları, hukuktaki hakkaniyet ve eşitlik ilkesi ile ceza hukukunun 'kanunsuz suç olmaz, suçun şahsiliği ve şüpheden sanık yararlanır' ilkesinin bir gereği olarak tahliyeme ve beraatıma karar verilmesini arz ve talep ediyorum."


CT (MK)