Aralarında BDP, HAKPAR ile bazı sivil toplum örgütü temsicileri Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş'a açılan soruşturma kapsamında destek ziyaretinde bulundu. Dicle Fırat Diyalog Grubu Temsilcisi Muhittin Batmanlı, "İbranice , Kürtçe , ve Türkçe'yi yaratan Allah-u Teala'dır. Bütün bu diller Allah'ın ayetlerindendir. Hatta İbranice ve Soranice kitaplar indirilmiştir. Biz sayın savcı, hakimlerimize diyoruz ki; Sur Belediye başkanımız sayın Abdullah Demirbaş değil , Allah-u Teala hakında dava acın" dedi.

Sur Belediye Başkanı Abdullah Demirbaş, destek ziyaretinden memnun olduğunu söyledi. Demirbaş, iktidarımızı kaybetme korkusunun hissedilmesi halinde, geleceği  kaybetmiş olacağını savunurken şöyle dedi:

"O yüzden varsın iktidarlarımızı kaybedelim. Ama evlatlarımızı, geleceğimizi kaybetmeyelim. Bu dilleri biz seçmedik. Yüce Allah bunu bize verdi. Bu bir fitri hak bu bir insan hakkı ve olmazsa almasa haktır. Hiçbir kimseye bu hak bahşedilemez, lütfedilemez. Maalesef Türkiye'de halen tek dil, tek devlet , tek millet ve tek din anlayışını savunanlar kısmı bir takım adımlarla bize bunu bahşettiklerini söylüyor. Oysa yüce Allah'ın verdiği bir hak kimseye lütfedilemez. Bunu lütfedecek kişi Allahtır. Bu temelde mevcut hükümete şunu söylüyoruz; Siz kendi dilinze baskı yapılmasını istiyorsanız, bize de yapın. Kendi dilinizle eğitim görmek istemiyorsanız bizim eğitim hakımızı da engelleyin. Siz kendi dilinizle kamusal alanda kulanılmasını istemiyorsanız bize de yasak koyun. Yoksa bunu adı çifte standart, kendine demokrasi istemek, kendine serbest halka yasak etmek olur. Biz bu anlayışı doğru bulmuyoruz. Bu zihniyet Türkiye'de toplumsal barışı getiremez. Bu iktidarcı anlayıştır."

Kürtçe'nin okullarda seçmeli ders olarak okutulması kararına değinen Demirbaş, bu tartışmaların Kürtçe seçmeli dil tartışılmaları sırasında olmasının düşündürücü olduğunu kaydederek şöyle dedi:

"Bir bakanlığınız 'Kürtçe, seçmeli ders olsun' desin, diğer bir bakanlığınız da dillerle ilgili soruşturma açacak. Siz kendinize serbest ettiğinizi halka yasaklıyorsunuz. Böyle bir anlayış olamaz, biz kabul etmiyoruz. O yüzden bu hükümet oy kaybını, iktidarı kaybetmesini bir yana bıraksın veya bu kaygıyı bir yana bıraksın gelsin bütün toplumla barışacak Kürt sorunu ve diğer sorunları çözecek inanç sorununu çözecek adımlarda bulunsun. Bu nedenle bu ülkenin gelişip güçlenmesi için hepimiz elimizden geleni yapmalıyız. Ben şuna inanıyorum, beni bin yılda hapiste yatırsalar, bizi görevden de alsalar biz dil ve onurumuzdan taviz vermeyeceğiz."