Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, TÜSİAD ve Dünya Bankası işbirliği ile Şehitkamil Belediyesi Kültür ve Kongre Merkezi'nde düzenlenen Adım Adım Anadolu - Gaziantep Buluşması kapsamındaki, 'Cinsiyet Eşitliği ve Kalkınma' konulu toplantıya Bakan Fatma Şahin'in yanı sıra TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner ile Dünya Bankası Türkiye Ülke Direktörü Martin Raıser de katıldı.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Fatma Şahin, kadınların yıllardır kadın meselesini kadınlarla konuşup çözmeye çalıştığını belirterek, "Durum böyle olunca hep kendimiz konuştuk, kendimiz dinledik. Her zaman söylediğimiz birşey var ki, 'Güçlü erkekleri yanımıza almazsak biz bu işi çözemeyeceğiz' dedik. Bugün bu salonda bu şehrin güçlü erkekleri yanımızda. O yüzden bir dönüm noktasındayız. Sürdürülebilir kalkınmada önce insan diyorsak, insanın dinine, inancına, cinsine, mezhebine hiç bir şeyine bakmadan onun bütün potansiyelini kullanmayı önemsememiz lazım. Kabul edilen birşey var ki biz artık kas devrimini geçirdik. Kasa devrimini de geçirdik. Artık bilgi ve teknoloji çağında kafa devrimini yaşıyoruz. Kafa devriminde yüce Mevla kadın ve erkeğe en az eşitliği vermiş. Bazı yönlerde fazlılığımız olduğunu da pozitif ayırımcılıkla kabul etmemiz lazım. O yüzden kafa devrini yaşıyorsak bütün gücümüzü kullanacağız"diye konuştu.

TÜİK VERİLERİ GERÇEK VERİLER DEĞİL

Ekonomik kalkınmanın sosyal politikalarla beslenmemesi, ekonomik büyümeyi toplumsal değişim ve sosyal değişimle entegre edilmemesi halinde kesinlikle toplumsal barışın sağlanamayacağını vurgulayan Şahin, kadının ekonomiye katkısı insani gelişmişlik endeksinde Türkiye'nin alt sıralarda yer almasının kabul edilemeyeceğini belirterek şöyle devam etti:

"Bizim birşey daha başarmamız gerekiyor. Nasıl sanayi raporu çıkarıyorsak, istihdam raporu çıkarıyorsak sosyal alanda da istatistiki verileri izlenebilir bir duruma getirmeliyiz. Eğitim olmazsa olmazımız. Son 10 yılda artık kız ve erkek çocuklar eğitimden eşit şekilde yararlanmaya başladı. Başka sermayemiz petrolümüz, doğalgazımız yok. Bütün sermayemiz insan. Daha yola çıkarken kendi gücümüzü yok ediyoruz. Kadın girişimcilik oranında daha yüzde 14 civarındıyız. Bunu yükseltebilmemiz için önemli bir çalıştay yaptık. Karar alma mekanizmasında kadının olması gereken yerde olmaması bir başka gerçek. Şehir sahip çıkarsa bunu aşıyor. Ben şehrimin, bölgemin kadın bakanıyım. Kentimin ikinci milletvekili var. Bize, 'Bir mühendis nasıl milletvekili olacak?' dediler. Mühendisliğin bana verdiği şey takip. Takip etmediğiniz iş çıkmaz. Ben samimi bir şekilde bu ülkenin kadınları, insanları için çalışıyorum. Gece başımı yastığa koyduğumda o günün hesabını vermeye çalışıyorum."

ÜMİT BOYNER: TÜRKİYE'NİN VERİLERİ İYİ DEĞİL

TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner ise konuşmasında, 21'inci yüzyılın başından bu yana bakıldığında Türkiye'nin önemli bir aktör olduğunun görüldüğünü, küresel ölçekli göstergenin ekonomik başarının kalkınma süreçlerine aynı ölçüde yansıması için de yapılması gereken şeyler olduğunu dile getirdi. Uluslararası karşılaştırmalar dikkate alındığında 2011 verilerine göre Türkiye insani gelişmişlik endeksinde 187 ülke arasında 92'nci sırada olduğunu kaydeden Boyner, şöyle dedi:

"Cinsiyet unsuru endeksinde ise kadının ekonomiye katılımında 135 ülke arasında sondan 4'üncü. "Evet, iş hayatında, siyasette, yönetimde, girişimcilikte çok önemli kadın rol modellerimiz var. Ama, kadının genel olarak istihdamına baktığımız zaman gerçekten ciddi bir yol almamız gerekiyor. 2023 yılında dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olmayı hedefleyen Türkiye'nin bu hedefi gerçekleştirmesi için insani gelişmişlik ve cinsiyet eşitliği konusundaki mevcut tabloyu hep birlikte değiştirmesi gerekiyor. Cinsiyet eşitliği önümüzdeki dönemin temel belirleyicicisi olan sürdürebilir kalkınmanın önemli ayaklarından biri. Bu konuda hükümetlere, iş dünyasına, sivil topluma ve uluslararası kuruluşlara büyük iş düşüyor."

BU RAKAMLAR BİZE YAKIŞMIYOR

Türkiye'nin ancak kadınların potansiyelinin açığa çıkarılması ve toplumsal refahtan pay alabildiği ölçüde ekonomik sosyal ve ekonomik gelişmiş ülke durumuna gelebileceğini belirten Boyner, şunları söyledi:

"Bu konuda sivil toplum kuruluşları ve özellikle ve kadın toplum örgütlerini çok önemsiyoruz. Bu örgütlenme daha fazla güçlendikçe devlet ve sivil toplum işbirliğiyle sorunların çözümünde daha hızlı sonuç alabileceğimizi sanıyorum. Maalesef yetişkin kadınlar arasında okuma yazma eğilimi her 5 kadından biri etkileyen yakıcı bir sorun olarak sürekliliğini koruyor. Kız çocuklarımızın eğitime katılımındaki coğrafi, iktisadi ve kültürel engelleri aşmak için yoğun çaba sarf ediyoruz. Son yıllarda özellikle ilköğretimde okullaşma oranında kadın-erkek arasında ki farkın çok ciddi şekilde kapanmış olduğunu görmek bizi yüreklendiriyor. Ancak, orta ve yüksek öğretimde kadın erkek okullaşma arasında önemli farkın devam ediyor olması konunun hassasiyetle takibine dikkat çekiyor. Türkiye'de kadınların iş gücüne katılımı ve istihdam oranının düşüklüğünü sadece yetersiz eğitim olgusuyla da açıklamak mümkün değil. 2011'de kadının işgücüne katılım oranı yaklaşık yüzde 29, istihdam oranı ise yüzde 26. Bu oranlar AB oranının çok altında ve bunun mutlaka yükseltmek zorundayız. Kadının hayatını kolaylaştıran, ona fırsat eşitliği kapısını aralayan her düzenlemeye her sivil toplum örgütleri, hem de iş dünyası olarak destek olmalı, çalışmalıyız."

KADINA ŞİDDET YASASININ UYGULANMASINI BEKLİYORUZ

Kadına şiddetin önlenmesine yönelik yasa için çalışmalarından dolayı Bakan Şahin'e teşekkür eden Boyner bu konuda ise şunları söyledi:

"Kadının yaşam hakkına da mutlaka değinmemiz gerekiyor. Kadına karşı şiddete karşı yeni geçen kanun gerçekten bizi çok umutlandırıyor. Mağdurların korunması, şiddet vakalarının önlenmesi ve toplumdaki zihniyet dönüşümünün sağlanması açısından bu yasayı çok önemsiyor ve etkili şekilde uygulanarak beklentilerin karşılamasını ümit ediyoruz. Türkiye bir demokratik değişim sürecinden geçiyor. Sahip olduğu genç ve dinamik nüfus Türkiye'nin daha iyi bir gelecek oluşturmadaki ana dayanaklarından birini teşkil ediyor. Demokratik değişmeler çerçevesinde nüfus artış hızı yavaşlarken, çalışabilir çağ nüfusunun artmasının devam etmesi bekleniyor. Türkiye'nin bu demokratik fırsat penceresini gerçek bir fırsat olarak değerlendirmesi için bir dizi ekonomik ve sosyal politikayı planlaması gerekiyor. Eğitim, istihdam, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarında yasaları yeniden tasarlamaya ihtiyaç var. Toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açısının da bu politikaların içine yerleştirilmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde kadın - erkek eşitliğinin her politika alanında öncelikleştirebiliriz. Böylelikle gerekli zihniyet devriminin önünü açabiliriz."


AK(BK/AAA)(FOTOĞRAF)