Mimarlar ve Mühendisler Grubunun düzenlediği toplantıya katılan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Taksim Meydanı'nın yayalaştırılmasının sağlanmasını, ağaç ve bitki dokusunun çoğaltılması gerektiğini söyledi. Taksim'in yayalaştırılması projesini desteklediğini belirten Bakan Günay projeyle ilgili olarak şunları söyledi:


"Taksim'in yayalaştırılması projesini destekliyorum. Bizim büyük bir meydana bütün şehirlerimizde ihtiyacımız var. İstanbul tarihi bir şehir ancak meydan fakiri, çiçek dikiyoruz ama orman olarak, park olarak çok fazla çoğaltabildiğimiz söylenemez. Olması gereken ölçüye vardırdığımız söylenemez. O yüzden insanların hava alacağı yeşil alanı gezebileceği alanı trafikten egzoz dumanından arınmış alanı oluşturmak temel hedef. Güzergahlar oluşturmak kaydıyla Taksim'in yayalaştırılması bence İstanbul'un ihtiyacıdır. Güzel projelerden bir tanesidir."


"GEZİ PARKI'NDAKİ 70 YILLIK AĞAÇLARI YOK ETMEYELİM"


Taksim Gezi Parkı'nın bulunduğu alana Kışla yapılması tartışmalarına da değinen Bakan Günay, Gezi Parkı'ndaki ağaçların yok edilmemesi gerektiğini ifade etti. Günay, şöyle konuştu:


"Taksim, bugünki Taksim Meydanı ve gezi parkından oluşuyor. Gezi Parkı 70 yıllık yeşil bir alan. Ağaçlar bir hayli büyümüş. Gezi parkıyla ilgili bir proje var. Bir proje avan proje, aslında bir proje önerisi demek daha doğru, orada bir topçu kışlası varmış. 1800'lerin ortasında yapılmış. 1939-40'da yıkılmış. 100 yılı zor dolduran İstanbul'un geleneksel mimarisiyle çok özdeşleşmiş olan değil, bir dönem Taksim'de yapılmış bir kışla var. Bugün basına yapılan fotoğraf servisleri doğru değil. Üzerinde oynanmış fotoğraflar. Kışlanın özgün mimarisi Rus ve Hint mimarisi karmasıdır. 1800'lerin ortasında Krikor Balyan tarafından yapılmış ve bir rus hint mimarisi denemesi yapılmış. Ben diyorum ki gezi parkında 70 yıldır ağaçlar var. O ağaçları yok etmeyelim. Kışlayı yaptığımız zaman meydanın yarısını işgal edeceğiz. Bizim büyük meydana ihtiyacımız yok mu? Üstelik İstanbul'un tarihiyle uyumlu olmayan mimarisiyle de uyumlu olmayan bir deneme Krikor Balyan tarafından Soğan Kuleli bir rus hint yapısıdır. Onu yeniden yapmayalım. İstanbul'da ihya edeceksek nice yapı var. Gidip kışla mı ihya edeceğiz? Bence Taksim'in yayalaştırılmasını sağlayalım. Ağaç dokusunu bitki örtüsünü park yapısını çiçek yapısını çoğaltalım ama orada geleneksel alışveriş merkezleriyle rekabet edecek yeni bir alışveriş merkezi yapmayalım."


"TAKSİM'E EBATLARIYLA DEĞİL EDEBİYLE CAMİ YAPALIM"


Konuşmasında Taksim'in demografik yapısının değiştiğini mevcut camilerin yeterli olmadığını ve Taksim'e camii yapılmasının şart olduğunu kaydeden Ertuğrul Günay konuşmasını şu şekilde sürdürdü:


"Taksim'in, Pera'nın oluştuğu zamandaki demografik yapı değişti. Nüfus yapısı değişti. Şimdi orada Ağa Camii yetmiyor, Firuzağa Camii yetmiyor. Bize Tarlabaşı'ndan inen yolun yanında maksemin arkasında boş alan var. Otopark olarak kullanılıyor. Orada mücevher gibi ebatlarıyla değil edebiyle bir cami , büyüklüğüyle değil zarafetiyle bir camii yapalım. Mimar Sinan Süleymaniye'yi yaparken büyük yapı yapmak bir marifetti. Beton yoktu, taş taş üstüne koyarak herşey yapılıyordu. Ayasofya da öyleydi. Bugün inanılmaz çirkinlikteki kuleleri, istediğiniz tarihi mekana dikebiliyorsunuz. Bugün büyük yapı yapmak değil marifet. Bugün güzel, zarif edepli insana saygılı yapmaktır marifet. Taksim'e camii elbette yapılmalı, Taksim'in yayalaştırılması elbette ama insanların ezileceği yeni yapıları yapmayalım. "


Öte yandan Bakan Günay toplantıda Mimarlar ve Mühendisler Grubu üyelerinin sorularını yanıtladı. Bakan Günay 'Çamlıca'da yapılacak bir cami ile ilgili görüşleriniz nedir, buraya yapılacak bir cami ulaşımı nasıl etkiler? şeklindeki soruya yanıtı "Derin nefes al, derin nefes ver" şeklinde esprili bir şekilde başlayarak oldu.


'ÇAMLICA'YA YAPILACAK CAMİ MÜCEVHER GİBİ OLMALI'


İstanbul'un anıtsal, mücevher gibi camileri olduğunu vurgulayan Ertuğrul Günay, Üsküdar'ın tepesine yeni bir caminin olabileceğini İslam mimarisinin geleneğinin korunarak yapılması gerektiğini söyledi. İstanbul'a yeni camilere ihtiyacı olduğunu kaydeden Günay, şöyle devam etti:


"İstanbul'da yeni camilere ihtiyaç yok mu? Var. İstanbul'un Süleymaniye'ye Sultanahmet, Fatih Camii, Mihrimah Sultan Camii, Vadide Sultan Camii, Kılıçali Paşa Camii, Ortaköy Camii yapıldığı zaman İstanbul'un nüfusu bugünkünün onda biri kadardı. 'Tıka basa her camii her zaman dolmuyor', hayır doluyor. Bayram namazlarında doluyor cumalarda doluyor. İstanbul'da 20 sene önce bir Ümraniye yoktu. Bir Ataşehir yoktu. İstanbul devasa yeni bir İstanbul oldu. Bu yeni İstanbul'un yeni kültür merkezlerine ihtiyacı var, yeni nikah salonlarına var da yeni camilere ihtiyacı yok mu? Bence yeni camilere de ihtiyacı var. yeni parklara da ihtiyacı var. Her ikisine de aynı ölçüde ihtiyacı var. Bunları yaparken, İstanbul'un gözünü çıkarmadan yapmak lazım. İstanbul doğal tarihsel yapılarını özgünlüğünü bozmadan yapmaya çalışmak lazım. Bir yeşil alanı tüketerek değil, yeşil alanı çoğaltarak bir yerin özgün mimari dokusun baskı altına alarak değil, ona katkı yaparak yapmak lazım. Üsküdar'ın tepesine yeni bir cami olur. Benim hayal ettiğim bu çağda eğer mimari teknikler bu kadar ilerlemişken mimari yapı malzemesi bu kadar değişmiş ve gelişmişken böyle oturup var olanlardan birinin taklidi gibi bir şey yapmak yerine 2000'li yılların hem islam mimarisinin geleneğini koruyarak bir cami yapmak gerekir. Mimar Sinan bunu yapmış. Bugünkü beton tekniğiyle Mimar Sinan'ın yaptığı caminin daha büyüğünü yaparsınız. İnanılmaz çirkinlikte binaları İstanbul'un sağına soluna yapıyorlar. Marifet büyük yapıda değil. Boğazdaki camiler boğaza birer mücevher gibi dizilmiş. Boğazın kıyısanda gerdanlık gibi bu camiler. Hiçbirisi boğaza basmıyor. Hiçbiri boğazın görkemiyle yarışmaya kalkmıyor. Tepeye yaptığımız camide yeşilin içinde mücevherin içinde yakut gibi olmalı. Cesametiyle değil zerafetiyle öne çıkmalı. Böyle birşey olduğu zaman hepimiz ayağa kalkar alkışlarız. "


'ADI AKMESCİT OLSUN'


Çamlıca'ya yapılacak camiyle ilgili bir önerisi olduğunu söyleyen Ertuğrul Günay, şunları söyledi:


"Kırım'da bir Akmescit Camii var. Küçük bir camidir ama adı Akmescit'tir. Kazan'da Unesco listesine girmiş yeni bir Akmescit yapıyorlar. Çok büyük değil ama çok güzel, mermer parlak değil mat ama pırıl pırıl. Akmescit gibi birşey yapalım. Böyle mücevher gibi birşey yapalım. Hatta adı da Akmescit olsun. Madem biz bu coğrafyayı tarihiyle bağlamaya çalışıyoruz, adı da Akmescit olsun. Bugün ki projeyi bize sormadılar. Caminin yapılacağı alan SİT alanı olduğu için bize sorulmuyor. Şehircilik bakanlığına soruluyor. Ancak ben İstanbul'un silüetiyle ilgili her türlü meseleye üstüme düşse de düşmese de karışıyorum çünkü İstanbul'un herşeyi Kültür Bakanı'nı ilgilendirilir. İstanbul'da atılacak her adım, dikilecek her taş Kültür bakanını ilgilendirir. O yüzden bana sorsalar da sormasalar da fikrimi söylüyorum. İstanbul'a büyük birşey değil, zarif birşey yapalım."


EA (MK) (FOTOĞRAF)