Antalya’daki Mesleki ve Teknik Eğitim Çalıştayı’na katılan Bakan Ömer Dinçer, cuma namazını Manavgat Külliye Camii’nde kıldıktan sonra yeniden otele döndü. Bakan Dinçer, otelde basın mensuplarının 4+4+4 kesintili eğitim sistemine ilişkin tasarı hakkındaki sorularını yanıtladı. Çok sayıda basın mensubunu karşısında gören Dinçer, "Sizi tam tekmil görünce birden içime korku girdi" diye espri yaptı.

12 yıllık kesintili eğitim sistemine ilişkin yasa teklifinin alt komisyona alınmasını Milli Eğitim Bakanlığı olarak kendilerinin talep ettiğini belirten Bakan Dinçer, "Hem bazı teknik hatalar var onların düzeltilmesi ile ilgili, hem de ortaya çıkan tereddütlerle alakalı hususların tekrar gözden geçirilmesi ile ilgili bir çaba ortaya koyacağız. Bakanlık olarak biz Türk eğitim sisteminin daha iyi ve etkin hale gelmesi için daha dikkatli bir çaba içerisinde olacağız" dedi.

İDEOLOJİK TEREDDÜTLER TERCİH MESELESİ

Tereddütlerin sorulduğu Bakan Dinçer, kamuoyundan gelen değişik tereddütler olduğunu belirterek, "Bunların bazıları ideolojik. Doğrusu ideolojik tereddütler bir tercih meselesi ama onun dışında teknik olarak veya eğitim sisteminin dünyayla uyum sağlaması ile alakalı konularda tereddütler varsa onları değerlendirmeye alacağız" dedi.

Evde eğitim konusundaki eleştirilerin sorulduğu Dinçer, özellikle eğitim sisteminin esnekleştirilmesiyle alakalı konularda herkese çok açıklıkla, çok geniş kapsamlı bir çalışma sunduğunu söyledi. Bakan Dinçer, "Bütün dünya aşağı yukarı eğitim sistemini artık giderek süreçten çok sonuçlara, bilgi ve yeteneklere dayalı bir alana doğru çekiyor. Bununla ilgili eğitim sisteminde bilgi ve yetenek kazanmayı çeşitlendiriyor. Burada yapılan şey sadece bundan ibaret" dedi.

KIZ ÇOCUKLARINDAKİ TEREDDÜT TÜRKİYE’NİN BIRAKTIĞI İZDİR

Kız çocuklarına ilişkin tereddütleri de değerlendiren Bakan Dinçer, şunları söyledi:

"Özellikle kız çocuklarımızın okullaşmasıyla alakalı tereddütler ortaya konuluyorsa benim buradan çıkarabileceğim değerlendirme, Türkiye'nin bugüne kadarki tecrübelerinin insanlarımızın üzerinde bıraktığı iz olacaktır. Halbuki biz bu zamana kadar kız çocuklarımızın okullaşması ile ilgili çok ciddi tedbirler aldık. Bugünden sonra da bu zamana kadar yaptıklarımızı inkar edip geriye dönüp başka birşey yapmayı asla düşünmeyiz. Bu sebeple bakıldığında lütfen geriye dönüp bakılsın, orada kız çocuklarının okullaşmasıyla ilgili yapılan çabaları gözönünde bulundursunlar. Bundan sonra yapacaklarımızı da o gözle değerlendirmede bulundursunlar."

"Sistem, özel ve engelliler için toplumdan dışlanma yaratmaz mı?" şeklindeki soruya Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, "Hayır" cevabını verdi. Bakan Dinçer, okula devam etme imkanı olmayan özürlülere ilişkin de şunları söyledi:

"Bugün teknoloji öyle gelişti ki insanların oturdukları yerden, yattıkları yerden eğitim almaları mümkün. Bunların varsa bilgi ve kabiliyetleri bunların belgelendirilmesi de mümkün. Yine bu doğrultuda hakikaten belirli yaşın üstündeki insanların eğitim almaları da mümkün. Yine bu çabalarımıza rağmen topluma kazandırma konusunda başarılı olamadığımız toplum kesimleri mümkün. Mahkum sözkonusu olabilir. Bütün bu alanlara bakıldığında toplumun en ücra köşesinde bile kalmış insanlar varsa onların eğitim almalarını sağlayacak bir altyapı kurmak bizim görevimiz. Burada yapılan da bununla ilgili bir zemin kurmakla alakalı."

NORMAL ÖĞRENCİLER İÇİN DEĞİL

Bu durumun düşük gelirli normal durumdaki öğrenciler için nasıl uygulanacağının sorulduğu Bakan Dinçer, "Kesinlikle okuma çağında ve okula devam etme durumu olan çocuklarımızın okuldan uzaklaştırılmasıyla alakalı bir tedbir değil bu. Ama bu arada şunun da altını çizmek lazım. Bu esnekleştirmenin toplum içinde nasıl sonuç doğuracağına dair tedirginlikleri anlayışla karşılamak ve tedbirle karşılamak bizim görevimiz. Ama yorumlandığı gibi bunların eğitim sisteminde bugüne kadar yapılan kazanımları geriye götüreceğini kabullenmek doğrusu çok haklı bir yorum değil" dedi.

Dinçer, okula ulaşamayan özürlüler için 2006’da yayınlanan genelgenin de hukuki zemininin olmadığını söyledi.

KIZLARIN EVDE EĞİTİM ALACAĞINA DAİR YANLIŞ YORUMLAMA VAR

Özellikle sivil toplum örgütleri, kadın sivil toplum örgütlerinden kızların evde eğitim alacağına dair yanlış bir yorumlama olduğuna değinen Bakan Dinçer, "Ben şunun altını hakikaten çizmek istiyorum. 2002 yılında AK Parti iktidara gelmeden önce ilköğretimde okullaşma oranı yüzde 91 civarındaydı hatta yüzde 91'den de düşüktü. Kız çocuklarının okullaşma oranı ise 100 erkek öğrenciye karşı 88 kız öğrenciydi. O zaman bu zamana kadar uyguladığımız programlar ve benzeri pek çok programla biz kız çocuklarımızın okullaşmasıyla ilgili pek çok ciddi mesafe kaydettik. 2011 yılı itibariyle bugün ilköğretim okullaşma oranı yüzde 98.5'in üzerine çıktı ve kız çocuklarımızın okullaşması da 100 erkek öğrenciye karşı 100.4'e geldi. Bütün bunları yapan bir iktidarın yine bu mesele üzerinden sorgulanmasını ben çok doğru görmüyorum" diye konuştu.

KANUN TEKLİFİNDE İKİ GEREKÇE VAR

Kanun teklifinin iki gerekçesi olduğuna değinen Bakan Dinçer, şunları söyledi:

"Bir; eğitim sistemini esnekleştirmek çünkü bizim mevcut yapımız oldukça katı, insanların ve farklı şekillerde eğitim almak isteyen toplumsal kesimlerin ihtiyaçlarına cevap vermiyor, Türk toplumu demokratikleşirken, eğitim sistemini de demokratikleştiriyoruz bunun için de bir hukuki zemine ihtiyaç var. İkincisi; dünyada değişme ve gelişme sağlama konusunda sıklıkla hukuki düzenleme yapmamak. Dünyadaki uygulamaları gözden geçirin. Dünyada bizim kadar 8 yıl süreyle kesintisiz eğitim yapan ülke kaç tane var? Lütfen dönüp bakın. Bunu açık bir şekilde konuşmaya ihtiyaç duyuyorsa bu toplum oturup konuşalım. Ama dünyanın 8 yıl süreyle kesintisiz eğitim yapan kaç tane ülke var bir sayın. Kademelendirme kesintisizlik anlamına gelmez. Dolayısıyla kesintili eğitim sistemini eğer burada bütün eğitim sistemini bozacak gibi algılıyorsanız ben size şunu hemen söyleyeyim, eğitim sistemini kesintili hale getirmek sadece sistemi esnekleştirir. Onun dışında biz hazırladığımız programlar ve materyallerle ihtiyaca cevap verebilecek şekilde düzenlemekteyiz."

ÖĞRENCİYİ SEÇMEYE DAYALI SINAVLAR KALDIRILACAK

"4’üncü sınıftan sonra sınav olacak mı?" diye sorulan Bakan Ömer Dinçer, "Hayır. Biz uzun vadede Türkiye’de seçme esaslı, öğrencileri seçmeye dayalı sınavları kaldırmak istiyoruz. Uzun vadede ve bu önemli. Hemen bugün yarın değil. Onun hazırlıkları ile ilgili çalışmalarımız ancak tamamlandığında sizinle paylaşacağım. Ama bunun altını tekrar çiziyorum, öğrencilerimizi seçme esaslı sınav sisteminin gözen geçirilmesi ile ilgili çalışma yapıyorum ben. Öğrencilerimizin ancak bilgi ve yeteneklerini ölçen, seviyelerini tespit eden olgunlaşma sınavlarına itirazımız yok ama. Öğrencilerin bir üst sınıfa geçmek için seçileceği sınavların gözden geçirilmesi gerektiği kanaatini taşıyorum" dedi.

SÜREÇ 4-5 YILI BULABİLİR

12 yıllık kesintili eğitim ne zaman hayata geçeceğinin sorulduğu Bakan Dinçer, mevcut kanunla o konuda Bakanlar Kurulu'na bu işin uygulama stratejisini belirme yetkisi verildiğini söyledi. Dolayısıyla anaokulu için programı değiştirmeye gerek olmadığını söyleyen Dinçer, "Yani okul öncesi eğitim için programımızı değiştirmemize gerek yok. 2012- 2013 eğitim yılı sonuna kadar biz hedefimize ulaşmak için elimizden geleni yapacağız. Dolayısıyla onunla ilgili stratejilerimizi değiştirmeye gerek yok. Ama üçüncü 4 yılın yani ortaöğretimin zorunlu hale getirilmesi ile ilgili altyapıya yönelik bir zamana ihtiyacımız var. İşte birazda onu açık öğretim ve uzaktan eğitimle destekleyerek çözersek sanıyorum 4- 5 yıllık bir süre içerisinde tamamlanabilir" dedi.

Yabancı okulların orta bölümlerinin yeniden açılmasına yönelik soruyu yanıtlayan Bakan Dinçer, "Eğer kanun bu konuda mevcut yapısını korursa açılabilir, hukuken bir engel kalmıyor. Bu herkes için geçerli bir uygulamadır" dedi.

TÜSİAD CEVAP VERSİN

TÜSİAD’ın açıklamaları ve sistemin imam hatiplerin orta kısmının açılmasına ilişkin eleştirilerini yanıtlayan Dinçer, TÜSİAD’ın dünyadaki bütün kaynaklara ulaşabileceğine inandığını ve yaptığı çalışmalarda, pek çok raporda da buna benzer değerlendirmeleri yaptıklarını bildiğini söyledi. TÜSİAD’dan cevap isteyen Bakan Dinçer, "TÜSİAD, dünyada kesintisiz eğitimi uygulayan kaç tane ülke var onunla ilgili bir değerlendirme yapsın. Ben de göreyim. Çünkü dünyanın pek çok ülkesinde 4+4+4, 5+3+4, 6+3+3 gibi ama birbirinden farklı olmak üzere kesintili eğitim uygulaması varken, Türkiye’de kesintili eğitime geçecek olmanın bu kadar çok eğitim sistemini altüst edeceğine dair değerlendirmenin ne kadar doğru olacağını siz takdir edin" dedi.