Hakkari Yeşiltaş Jandarma Karakolu'na yapılan saldırıdan sonra gündeme gelen görüşlerin, yapılan yorumların ve verilen mesajların her açıdan incelenmesi ve değerlendirmeye tabi tutulması gerektiğini belirten Bahçeli şunları söyledi:

"Fırsattan istifade eden çıkarcı yüzler, işbirlikçi taraflar ve melun niyetler bölücü terör saldırılarını gerekçelendirmeye ve utanmadan mazeret bulmaya yönelmişlerdir. PKK'nın içinde kontrol edilemeyen unsurların bulunduğu, bir iyi bir de kötü PKK olduğu izlenimi kamuoyuna pompalanmaya çalışılmıştır. Gelişmeler PKK'nın psikolojik ve stratejik avantajlar elde ettiğini, gerek siyasette, gerek akademik çevrelerde, gerekse de medyadaki taşeronları eliyle alçak saldırılarını maskelemeye çalıştığını göstermiştir."

'BAŞBAKAN BİRAZ TÜRKİYE'DE KALSIN'

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın her yurt dışı çıkışında terörün namlusunu millete  çevirdiğine dair kanaatlerde de bir hayli yoğunluk gözlendiğini anlatan Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:

"Eğer Başbakan'ın yurtdışı seyahatleriyle terör saldırıları arasında hakikaten de bir illiyet bağı kuruluyorsa, o zaman Sayın Erdoğan'ın uçaktan biraz inerek Türkiye'de kalması son derece hayırlı ve yararlı olacaktır. Başbakan Erdoğan'ın yurtdışında bulunmasıyla, saldırıların gerçekleşmesi arasında paralellik, yalnızca pazarlıkların kızışmasına matuftur ki, bu da bölücü terörün bilinen ve kanıksanmış ahlaksızlığından başka bir şey değildir. Zaten PKK terör örgütü Başbakan ve hükümetiyle her düzeyde müzakereye devam etmektedir. Terör ve bölücülük sorunuyla, sözde Kürt sorununu aynı kategoriye koyan art niyetliler zaten ekranlarda, Meclis koridorlarında ve bu doğrultuda kurulan bölücülük ortamlarında bir aradadırlar ve her düzeyde de beraberliklerini yürütmektedirler. Bizi masaya gelmemekle itham edenler, önce 2003'den bugüne kadar toprağa düşen 1021 şehidin hesabını vermelidir. Barış diyerek ihanet masasına ayak olanlar 1 Ağustos 2009 tarihinde başlayan yıkım sürecinden bugüne kadar geçen sürede ebediyete intikal eden 371 şehidin hakkını iki cihanda nasıl ödeyeceklerini düşünmelidir. Biz Kürt kökenli kardeşlerimizi sorun görenlerle, bölücülükle pazarlık yapacak kadar alçalanlarla elbette bir araya gelmeyeceğiz, elbette masaya da oturmayacağız."

'PKK SİLAHI BIRAKIP TESLİM OLMALI'

Kandil'in tepesine Türk bayrağı dikilmeden terörün sonlanmasının mümkün olmadığını anlatan Bahçeli şunları söyledi:

"Bu tarihi görev, sınır ötesi hareket izni elinde bulunan AKP hükümetinin omuzlarındadır. Türk milletinin kendisine tehdit oluşturan neresi olursa olsun buralara girmesi ve hakkından gelmesi en tabii hakkı ve yetkisi dahilindedir. Bunun için Türk devleti kimseden icazet alacak değildir. Bölücü teröre karşı çözüm olarak sunacağım öneriler şimdilik şu ana başlıklardan ibaret olacaktır: Hükümet Meclis'ten aldığı sınır ötesi harekât iznini devreye sokmalı ve Kandil'i dümdüz etmelidir. PKK terör örgütü ön şartsız ve hiçbir mazeret ileri sürmeden silahlarını bırakmalı ve teslim olmalıdır. Veya militanlar son ferdine kadar teslim alınmalıdır. Türk adaleti bölücü örgüt üyeleri hakkında gereğini yapmalı ve PKK'lılar verilecek cezaları çekmelidir. KCK davasıyla birleştirilerek kapsamlı ve çok yönlü bir bölücülük soruşturması açılmalıdır. Kürt kökenli kardeşlerimiz kesinlikle terör örgütüyle ilişkilendirilmemeli, bireysel nitelikli haklarıyla ilgili çalışma ve girişimler ülkemizin diğer yörelerinde olduğu gibi hayata geçirilmelidir. Türk kimliğinin birleştirici, kapsayıcı ve yapıştırıcı özelliğine sahip çıkılmalı, 'Türkiyelilik' zırvasından vazgeçilmelidir. Doğu ve Güneydoğu'nun sosyo ekonomik ölçekteki kalkınması için hemen harekete geçilmeli, Kürt kökenli kardeşlerimizin işsizlik ve yoksulluk sorunları kökünden bitirilmelidir. Irak merkezi yönetimi kendi topraklarındaki terör yuvalarını ya def etmeli, ya da Türkiye'nin müdahalesine saygı göstermelidir. Üçlü mekanizmalarla vakit kaybedilmemeli, ABD'den insansız hava araçları değil, kararlı ve sonuç alıcı hamleler talep edilmeli ve bu konuda tavizsiz olunmalıdır. Ve analarımızın gözyaşı ancak bunları hayata geçirerek dinebilecek ve dökülen kanların hesabı bu yollarla sorulabilecektir. Unutulmasın ki, terör bir kader değildir."

'TÜRKİYE, ONUN BUNUN DİKLENECEĞİ YENİ YETME BİR DEVLET DEĞİLDİR'

Suriye tarafından düşürülen uçağa hiçbir uyarı yapılmadığı izlenimi edindiklerini belirten Bahçeli, bu konuda şu değerlendirmeyi yaptı:

"Herhangi bir uyarı yapılmadan, Suriye hava sahasına girdiği iddiasıyla direkt uçağımızın hedef alınması kabul edilemeyecek düşmanca bir harekettir. Şam yönetimi elbette bunun hesabını vermeli ve bu tavrının karşılıksız kalmayacağını bilmelidir. Hala Suriye yönetiminin tansiyonu artırıcı mesajları, gerilimi tırmandırıcı sözleri hiçbir şekilde kabul edilemez niteliktedir. Türkiye onun bunun dikleneceği, önüne gelenin mütecaviz eğilimlerine maruz kalacağı yeni yetme bir devlet değildir. Suriye'den net ve doyurucu nitelikli özür ve tazminat talep edilmesi konusunda ısrarcı olunmalıdır. Mutlaka diplomasinin tüm yolları kullanılmalı ve mesele uluslararası alana taşınmalıdır." 

'SAVAŞ İHTİMALİ EN SON DÜŞÜNÜLMELİ'

Başbakan Erdoğan'ın demokratik katılımı sağlamak amacıyla muhalefet partilerinin görüşlerini almasının ve brifing verilmesinin olumlu bir gelişme olduğunu belirten Bahçeli konuşmasını şöyle tamamladı:

"Bu süreçte Milliyetçi Hareket Partisi konuya hassasiyetle eğilecek ve hükümet tarafından alınacak kararların yanında ve destekçisi olacaktır. Ancak dikkat edilmesi gereken husus, savaş ihtimalinin en son seçenek olarak düşünülmesi ve küresel güçlerin telkin ve tahrikine gelinmemesidir. Suriye- Türkiye krizinin çözümü diplomasinin imkânlarıyla sağlanmalı ve acilen de hayata geçirilmelidir. Uçak düşürülme hadisesini muhtemel bir savaş için gerekçe olarak görenlere veya aklından geçirenlere fırsat verilmemeli, yanlışı teşvik edecek tercihlerden mutlaka kaçınılmalıdır. Uçak düşürülmesiyle ilgili konuda AKP hükümetinin Suriye'den gerekli hesabı sormasını ve meseleyi olgunluk dairesinde makul bir çizgiye getirmesini istiyor ve parti olarak da bunu bekliyor ve destekliyoruz."  



DHA(MV/COŞ)