MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, grup toplantısındaki konuşmasının ilk bölümünde Gökdere Köprü Barajı'ndaki tünel kapağının patlamasına değindi. Bahçeli, "Adana’nın Kozan ilçesi Ergenuşağı Köyü yakınlarındaki Gökdere Köprü Barajında, tutulan suyun bir patlamayla boşalması neticesinde maalesef 10 işçimiz taşkınla beraber kaybolmuştur. Hali hazırda 2 işçimize ulaşılmış, ancak bu kardeşlerimizin de vefat ettikleri anlaşılmıştır.Bu işçilerimize Yüce Allah’tan rahmet, yakınlarına ise başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Bu konuda hiçbir gecikmeye, savsaklamaya ve kayıtsızlığa tahammülümüz yoktur ve olmayacaktır. Duamız, niyazımız Kozan’daki işçilerimizedir ve onların aramıza tekrar dönmeleri içindir" dedi.

'HOCALI; TÜRK MİLLETİNİN DİNMEK BİLMEYEN FERYADIDIR'

Azerbaycan’ın, Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında 25-26 Şubat 1992 tarihlerinde yaşananların aklın ve insanlığın iflas ettiği bir zamana tekabül ettiğini belirten Bahçeli, "Ermeni caniliğinin, gözü dönmüşlüğünün ve ilkelliğinin kanlı yüzü Hocalı’da bir kez daha ortaya çıkmış ve bunun bedeli de ağır olmuştur" dedi. Bahçeli şöyle devam etti;

"Binlerce soydaşımız yaralanmış, kaybolmuş ve Ermeni esaretine maruz kalmıştır. Bu vesileyle Ermeni gaddarlığıyla hayatını kaybeden tüm soydaşlarımıza Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, Hocalı faillerini, azmettiricilerini ve kan döken tüm insanlık artıklarını lanetliyorum. Herşey ortadadır ki, insanlığın ufku Hocalı’da kararmış ve Ermeni ölüm makinesi fazla mesai yapmaktan hiç yorulmamış ve vazgeçmemiştir. Unutmayınız ki, Hocalı; Türk milletinin vicdanı ve dinmek bilmeyen feryadıdır."

'AKP HÜKÜMETİ HİÇBİRİNDEN RAHATSIZLIK DUYMADI'

Ermeni Anayasasında Ağrı Dağı’nın bağımsızlık sembolü olarak kullanılmasına yüzsüzce, pişkince devam edildiğini ve Doğu Anadolu'nun ısrarla Batı Ermenistan olarak takdim edildiğini hatırlatan Bahçeli, AKP hükümetinin bunların hiçbirinden rahatsızlık duymadığını söyledi. Bahçeli, "AKP hükümeti, Sarkisyan’ı her fırsatta taltif etmiş, Ermeni açılımıyla kendisine vaatte bulunmuş ve açık çek sunmuştur. Bu eli kanlı Hınçak ve Asala terör uzantısının, tahrik yüklü konuşmalarına ve meydan okuyan tavrına hükümet sürekli sessiz durmuş ve de alttan alan bir tutum sergilemiştir. Açıkça söylemek isterim ki, AKP, Hocalıdaki seri cinayetleri sevk ve idare edenleri ağırlamış, birlikte protokoller hazırlamış, bunlara tarihimizi sorgulatmış ve tabuları yıkmak adına milli gururumuzu küstahça çiğnetmiştir. İş bugün öyle bir noktaya dayanmıştır ki, ülkeler peşi sıra parlamentolarında sözde soykırım uydurmasını kabul eden yasal adım atmakta ve bazıları bununla da yetinmeyerek soykırımı inkâr edenlere cezai yaptırım dahi uygulayabilmektedir" dedi.

'SIKINTIYI ERBAKAN ÇEKTİ, AKP'YE GÜN DOĞDU'

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "28 Şubat post modern müdahalesinin 15’inci yılında, bu gerçekler üzerinde bir kez daha düşünmek ve dürüstçe muhasebe yapmak ülkemiz, demokrasimiz ve siyasi hayatımız açısından makul ve doğru olacaktır. Ancak, 28 Şubat sürecinin, diğerlerinden ayrı ve kıyaslanmaz bir özelliği bulunmaktadır. AKP zihniyeti bu karanlık dönemde yeşermiş ve bin yıl süreceği iddia olunan süreçten siyasetin kundağına düşmüştür. Olan maalesef, rahmetle andığımız merhum Necmettin Erbakan Bey ve arkadaşlarına olmuştur. Sıkıntıyı onlar çekmiş, siyasetten onlar yasaklanmış, hükümetten onlar uzaklaştırılmıştır. Ve elbette AKP’ye gün doğmuş, başta Başbakan olmak üzere, Milli Görüş gömleğini çıkartanlar sözde mazlum görüntüleriyle demokrasi dışı temas ve dayatmalardan ziyadesiyle kazançlı çıkmışlardır. Zira Başbakan Erdoğan’ın, düştüğü kısa süreli cezaevi şartlarını da kast ederek; 'O günler sayesinde geleceği kazandık, yeni dönemin adımlarını attık' sözleri görüş ve düşüncelerimizi fazlasıyla doğrulamaktadır. Artık AKP’nin bir 28 Şubat yapımı, klasiği, sürümü ve imalatı olduğu şüpheye yer bırakmayacak kadar net ve berraktır"dedi.

'MHP, ELEBAŞLARIYLA HİÇBİR ORTAMDA PAZARLIK YAPMADI'

İktidarın son günlerde özellikle PKK ve KCK irtibatlarıyla zorda kaldığını belirten Bahçeli, "Ön almak ve kendisine yönelen bariz suçlamaları geçiştirmek için bayat taktiklerine tekraren müracaat etmiştir. Bu konuda ilk hedef olarak doğaldır ki, Milliyetçi Hareket Partisi’ni seçmiştir. Köhnemiş AKP zihniyeti ve yandaş medya, elbirliği halinde iftiralarına hız ve ivme vermişlerdir. Maksat bellidir ve o da açıklarını kapatabilmek, Türk milletinin bölünmesini sağlayacak adımlarını gizleyebilmektir. AKP’nin asılsız, mesnetsiz ve kifayetsiz beyanlarının merkezinde; bizim 57. Cumhuriyet hükümetinde bulunduğumuz dönem içinde, teröristbaşıyla görüşüldüğü ve devletin ilgili kurumlarının bu katilin el yazısı notlarını MHP’li bazı bakanlarla paylaştığı hususu yer almıştır" dedi.

MHP ve İmralı canisinin isimlerinin yan yana getirilmesi bile büyük bir hakaret ve haysiyetsizlik olduğunu söyleyen Bahçeli şöyle devam etti; "Milliyetçi Hareket Partisi, bölücülerle, eli silahlı militanlarla ve elebaşlarıyla hiçbir ortamda pazarlık yapmamış, müzakere çabasında bulunmamış ve bunları aklından dahi geçirmemiştir. Hükümet ortağı olduğumuz yıllarda, İmralı canisinin yargılanabilmesi için elbette mahkeme heyeti kamuoyuna açık bir şekilde gerekenleri yapmış ve hiçbir şey gizli kapaklı kalmamıştır. Ve tüm gerçekler zaten dönemin mahkeme tutanaklarında ayan beyan ortadadır. Biz kanlı terörle ancak mücadele eder ve kökünden kazımak için varımızı yoğumuzu ortaya dökeriz. Aksini iddia edenler ise, MHP ile AKP’yi birbirine karıştıran zavallılardır"dedi.

'İFTİRALARI KALIN PUNTOLARLA GEÇİRENLER HESABINI VERECEKLER'

Bahçeli, "Siyasetin yapışık ikizi AKP ile BDP’nin, aynı çanaktan içmeleri ve aynı sözlerle bizi hedef almaları bir bakıma suçüstü hallerinin bir yansımasıdır. Bu söylediklerim, elbette iftirayı manşetlerine taşıyan, yalana ortak olan iktidar uydusu ve beslemesi yandaş medya için de geçerlidir. Şimdi biz, izansızca, ahlaksızca yayın yapan yandaş basın sahiplerinin, mesela İmralı canisiyle yakalanmadan önce; Suriye’de, İtalya’da ve Kenya’da görüştüklerini söylesek bu doğru ve isabetli olacak mıdır? Sözlerimiz insaflı ve hakkaniyetli bir tavır olarak görülecek midir? Partimiz hakkında uydurulan dedikodu ve iftiraları sütunlarına kalın puntolarla geçirenler, bunun hesabını gün gelecek mutlaka verecekler, azgınlıklarının ve kural tanımazlıklarının bedelini ödeyeceklerdir" dedi.

'EĞİTİMİN KESİNTİSİZ 12 YILA ÇIKMASI SÖZ KONUSU OLMAYACAK'

Dün itibariyle teklifte eleştirilere neden olan ilk 4 yılın ardından açıköğretim seçeneğinden geri adım atıldığını söyleyen Bahçeli, "Açıköğretim uygulamasının ikinci 4 yılın ardından devreye sokulacağı kamuoyuna yansımıştır. Böyle olsa bile, zorunlu eğitimin kesintisiz 12 yıla çıkması söz konusu olmayacaktır. Ancak tartışmaların genelde meslek liseleri, özelde imam hatip liseleri ekseninde yürütülmesi ise yeni bir kutuplaşmaya davetiye çıkarmıştır" dedi. Bahçeli şöyle devam etti; "Bu ülkede meslek veya imam hatip lisesinde okuyan evlatlarımızın hiç kimseden eksik kalır yanı ya da herhangi bir yetersizlikleri bulunmamaktadır. Ve geçmişte yaşanan haksızlıkların, adaletsizliklerin bizim açımızdan meşru hiçbir tarafı da görülmemektedir. Düz liselerde okuyanlar neyse, imam hatiplerde okuyan evlatlarımızda aynı değer ve takdire layıktır. Bu nedenle yeni istismar alanları açmadan, AKP’nin eğitim politikasını ve gündeme taşıdığı önerilerini gözden geçirmesinde ve yeniden değerlendirmeye tabi tutmasında sayısız yararlar ve hayırlar olacağı aşikardır."

'SURİYE REJİMİNİN AYAKTA DURMASI BİR HAYLİ ZOR'

Esad yönetimi ile muhalifler arasındaki kanlı rekabet ve çekişmenin her geçen gün yeni bir boyut kazandığını söyleyen Bahçeli, "Şam’ın üzerinde toplanan kara bulutlar gittikçe koyulaşmakta, uluslararası karışmanın ayak sesleri artık daha net duyulmaktadır.Bu gerçeklerin ışığı altında, Suriye’nin ve mevcut rejimin uzun süreli ayakta kalması bir hayli zor görülmektedir. Bugün de Suriye’nin dostu olduğunu iddia edenler, yeni bir zalimliğin, saldırının ve Şam’ın düşürülmesinin peşine takılmışlardır"dedi. Bahçeli sözlerine şöyle bitirdi ; "Suriye’de rejimin yıkılmasından sonra doğabilecek otorite boşlukları, bölgesel hasar ve tahribatları enine boyuna öngörmeden şuursuzca hareket eden AKP zihniyeti, şayet böyle giderse ülkemizin başına büyük belalar açacaktır. Ayrıca bölgemizde çıkacak bir savaş sonucunda, Türkiye’nin toprak bütünlüğü ve güvenliği aşırı risklerle karşı karşıya kalabilecektir. Etnik ve mezhep temelli bir yangının, sınırlarımıza intikal ve sirayet etmesi de, Allah muhafaza ama, uzun sürmeyecektir. Suriye’de yaşayan ve sayıları 2 milyona ulaşan Türkmen kardeşlerimiz, dağınık olduklarından dolayı her türlü saldırı ve mütecaviz eğilimlerin hedefindedir. AKP zihniyeti Irak’ın işgal edilmesinin ardından; Kerkük’teki, Telafer’deki, Musul’daki ve Süleymaniye’deki Türkmenleri bir başına nasıl bıraktıysa, Suriye’de mukim soydaşlarımızı da aynı şekilde çaresizliğin ve yalnızlığın içine itmiştir."