Devlet Bahçeli, TBMM'de partisinin grup toplantısında konuştu. Sözlerinin başında Hakkari'de 8 askerin şehit olduğu saldırıya değinen Bahçeli, "Son bir haftalık süre içinde, şehit olan 3 polisimiz ve 1 askerimizle birlikte toplam 12 vatan evladımız kanlı örgütün eylemleriyle ne yazık ki aramızdan ayrılmıştır. Aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah'tan rahmet; ailelerine, silah arkadaşlarına, milletimize sabır ve başsağlığı, yaralılara da acil şifalar diliyorum. Bölücü terör örgütünün kahpe ve kalleş saldırılarını şiddetle kınıyor ve var gücümle lanetliyorum" dedi. Bahçeli, "Milet olarak acımız büyük, yüreğimiz buruk, terör illetine dayanma gücümüz tükenme aşamasına gelmiştir. Bu son hunhar hadiseden sonra AKP hükümeti kararını ve tarafını belirlemeli, PKK terörünün kökünü kurutmak için devletin tüm imkânlarını harekete geçirmelidir" diye konuştu.

"AKP YIKIM PROJESİNDEN KESİNLİKLE CAYMALIDIR"

"Artık müzakereci acizlik, Oslocu çürümüşlük son bulmalıdır" diyen Bahçeli şöyle devam etti:

"AKP hükümeti Türk milletinin ve devletinin hayat haklarıyla, dokunulmaz ve ilişilmez değerleriyle oynamayı bırakmalı ve görevini layıkıyla yerine getirmelidir. Kandil Dağı'nın ve teröristlere lojistik imkân sağlayan bütün unsurların gecikmeksizin etkisizleştirilmesi için Türkiye Cumhuriyeti teyakkuza geçmeli ve iktidar bu süreçte gerekli her tedbirin alınmasına önayak olmalıdır. Başbakan Erdoğan bundan böyle yıkım yolundan çıkmalı ve ülkemizin kanlı bir bölünme sürecine doğru hızla ilerlediğini artık görmelidir. Meselenin küçümsenecek, ihmal edilecek ve hafife alınacak tarafı kalmamıştır. Meclis'te temsil imkânı bulan siyasi bölücüler ise demokrasi ve barış sözleri altında terörü meşrulaştırmaktan bir an önce vazgeçmeli, ana muhalefet yapay sorunları terk etmeli ve AKP iktidarı ise yıkım projesinden kesinlikle caymalıdır. Gerçekten Türk milletinin sabrı artık tükenmiş ve bölücülüğü meşrulaştırmaya çalışan iktidarından ana muhalefetine kadar öfkesi kabarmıştır. Başbakan Erdoğan ve hükümetini bundan sonra siyasi şeref ve haysiyet mücadelesi beklemektedir. Ve Türk milletini hıyanet maskeli kanlı tezgâhın musallatından muhafaza etme konusunda kendisinin ne kadar azimli, ne kadar samimi, ne kadar cesur ve omurgalı olduğunu herkes yakında anlayacaktır. Biz, bedeli ne olursa olsun terörün kanlı senaryosunun başarıya ulaşmaması için üzerimize düşen her sorumluluğu yerine getirmeye sonuna kadar varız ve kararlıyız. Zira Türk vatanı yalnız ve sahipsiz değildir."

ŞANLIURFA CEZAEVİNDEKİ ÖLÜMLER

Şanlıurfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde meydana gelen olaylarla ilgili olarak Bahçeli, şunları söyledi:

"İlk izlenim olarak, söz konusu cezaevinin kapasite sınırlarının üzerinde mahkûm sayısını barındırdığı, huzursuzluk ve anlaşmazlıkların da bundan kaynaklandığı ortaya çıkmıştır. Yine de meselenin çok yönlü ve derinlemesine tetkik ve tahkikinin yapılarak aydınlatılması, hiçbir şeyin sır perdesi arkasında bırakılmaması mutlak anlamda sağlanmalıdır. Yangına sebebiyet veren isyan girişiminin tüm yön ve tarafları değerlendirilerek gerekli adımların isabet ve kararlılıkla atılması meydana gelen elim hadise üzerindeki karanlık noktaları da şüphesiz vuzuha erdirecektir. AKP hükümetinin elini çabuk tutması ve bir daha benzer faciaların olmaması için lazım gelen tedbirleri hayata geçirmesi geldiğimiz bu aşamada ihmal edemeyeceği bir görevi haline gelmiştir."

"HEDEFLERİ BÜTÜNÜYLE ORTAYA ÇIKARMIŞTIR"

Türkiye'nin uzun süredir artan değişik neviden sıkıntıların, keskinleşen cepheleşmelerin, sorun diye tarif edilen tehlikeli konuların baskı ve kuşatması altında tutulduğunu belirten Bahçeli, şunları söyledi:

"Türk milleti ayırıcı, ötekileştirici ve dışlayıcı nitelikteki açmaz ve kumpasların taciz ve tazyikiyle yüz yüzedir. Bin yıllık kardeşlik hukukunun derin hatırası ve kutlu emaneti peş peşe tahrik ve tarizlere muhatap kalmaktadır. Bir yanda bölünmeyi, dağılmayı ve çözülmeyi heyecanla ilerletmeye uğraşan gafiller vardır; diğer yanda kardeşliği, bütünlüğü ve birlikte yaşamayı dua gibi dilinden düşürmeyen milliyetçi-vatanseverler bulunmaktadır. Bir yanda İmralı'nın gölgeliğine sığınan, küresel güçlerin kucağında şımaran, Kandil çetesine boyun eğen korkaklar vardır; diğer yanda gücünü ve ilhamını yalnızca Türk milletinden alan milli vicdanlar bulunmaktadır. Bir yanda ana dil havarisi, sözde Kürt sorunu çığırtkanı ve etnik kimlik borazancısı riyakar ve nankörler vardır; diğer yanda Türkçe ve Türkiye tutkunu, vatan ve bayrak aşığı fazilet timsalleri bulunmaktadır. Ve şüphesiz bir yanda AKP, CHP, BDP, peşmerge, okyanus ötesi ve PKK vardır; diğer yanda ise şükürler olsun ki Türk milleti ve Milliyetçi Hareket Partisi bulunmaktadır. Gelişmeler; niyetleri, emelleri ve hedefleri bütünüyle ortaya çıkarmıştır."

CHP'NİN GÖRÜŞME TALEBİ

Bahçeli, "Ana muhalefet partisi CHP'nin bizimle görüşme talepleri, sözde Kürt sorunu masasına çekme gayretleri inatla sürmektedir. Elbette bizim bu yapay ve sanal sorun hakkında bırakınız bir araya gelmeyi, dolaylı veya zımnen görüşme teşebbüsünde dahi bulunmamız mümkün olmayacaktır. Tekrarında yarar görüyorum ki, bizimle sözde Kürt sorunu konusunda görüşme talep eden kim olursa olsun bunlara karşı kapımız açılmayacak üzere kapalıdır. Beklentiler faydasız, çağrılar nafiledir" diye konuştu.

"PKK'NIN TEZLERİNİ MUHATAPLARININ YÜZÜNE ÇARPARIZ"

"PKK'nın tezlerini, tekliflerini ve tavsiyelerini elimizin tersiyle iter ve muhataplarının yüzüne çarparız" diyen Bahçeli, şöyle devam etti:

"Bölücülük ve terör sorununu sözde Kürt sorunuyla bir görmek veya sonucu olarak ele almak, doğal olarak millet varlığının sorunlu ve yamalı olduğunun dolaylı ifadesiyle bir ve aynı anlama gelecektir. Bu halde, Kürt sorunu paralelinde kolektif ve grup haklarının konuşulması ve masaya yatırılması gündeme getirilecektir. Mesele tabiatıyla bununla da sınırlı kalmayacak, ne kadar etnik kimlik varsa sorun kategorisine alınıp, haklarının verilmesi için düğmeye basılacaktır. Bize göre, ana dilde eğitim kararı bunun sadece, ama en önemli kilometre taşlarından birisi olarak karşımızdadır. Görüyoruz ki, Türkiye'nin bölünmesine kafa yoran, zamanını buna hasreden çevreler sözde malum sorunun altına gizlenmekte ve masumluk kisvesine bürünmektedir. Kürt sorunu denildiği andan itibaren, bu sorunun telafisi için hangi bedellerin ödenmesi ve ne gibi diyetlerin verilmesi gerektiği esasen ortaya çıkmaktadır. Sorun olarak görülen bu konunun Türk milletini ayıracak, farklılık ekseninde ufalayacak olmasına ise nedense hiç değinilmemekte, hiç vurgu yapılmamaktadır. Süreç şayet böyle ilerlerse Türk milletinin, alt kültürlerin tanınma istekleriyle ve bütüne itiraz girişimleriyle sarsılması kaçınılmaz olacaktır."

"BİZİMLE NEYİ GÖRÜŞECEK NEYİ KONUŞACAKSINIZ?"

Bahçeli, "Ana dil eğitimindeki en son karara değinmeden önce, bize çözüm çağırısı yapanlara, görüşme teklifinde bulunanlara, zillet ve rezalet serisine göz yummamızı isteyenlere sormak isterim ki; Sözde Kürt sorunu kapsamında bizimle neyi görüşecek neyi konuşacaksınız?" dedikten sonra şöyle devam etti:

"Türk kimliğinin ayaklar altına alınmasını mı önereceksiniz? Türklüğü geri plana atıp, etnik kimliklerin meşrulaşmasını mı isteyeceksiniz? Milletin nasıl parçalanacağını, nasıl mezara sokulacağını mı anlatacaksınız? Terörle mücadele kaybedildi de çıkış yolu mu arıyorsunuz? Teröre karşı kahramanca mücadele veren asker ve polisin nasıl yargılanacağını mı bildireceksiniz? PKK'nın affedilmesini, İmralı canisinin salıverilmesini, teröristlerin siyasete kazandırılmasını mı dile getireceksiniz? Türkçe'nin ezilmesini, mahalli dillerin özendirilmesi marifetiyle yeni milletlerin doğumunu mu müjdeleyeceksiniz? Federasyona nasıl rıza gösterdiğinizi, hatta sözde Kürdistan'ın kurulma planını nasıl heyecanla sahiplendiğinizi mi izah edeceksiniz? Türk milletine sadakatsizliğinizi, hıyanete nasıl ortak olduğunuzu ve bölücü terör örgütünün doğal elçiliğine nasıl soyunduğunuzu mu kanıtlayacaksınız? Bizimle neyi paylaşacak, neyi tartışacak ve neyi pazarlık edeceksiniz? Türkiye'nin yok olması, Türk milletinin tarih ve müzelik olması mıdır sizin istediğiniz? 'Ne Mutlu Türküm Diyene' seslenişini bize miras bırakan Mustafa Kemal'in kurduğu parti bunları mı istemektedir? Bu kara tablonun neresinden tutacağız, neresine sessiz kalacağız?"

 'DALTON KARDEŞLER' ÇETESİ

"AKP, CHP, BDP üçlü sacayağı arasındaki irtibat ve yakınlıklar üzerindeki karanlık noktalar da aydınlanmaktadır" diyen Bahçeli, "Artık bu şeytan üçgeninin sorun diye gördüğü konuya Kandil fitnesi de olumlu anlamda müdahil olmuş ve aralarındaki bağlantı bütün hatlarıyla şekillenmiştir. Ne kadar ilginç bir zamanlamadır ki, bölücülükten sabıka yemiş bir kadın milletvekili Başbakan Erdoğan'ın sözde Kürt sorununu çözeceğine inandığını, buna dair umudunu ve inancını yitirmediğini söylemiştir. Başbakan Erdoğan ceset avcısı diyerek suçladığı BDP'yle yanak yanağa; ahlaksız, ikiyüzlü, omurgasız, cibiliyetsiz, yüz karası ve seviyesiz sözleriyle küfürler savurduğu CHP'yle de sarmaş dolaş bir hale gelmiştir. Kendisinin, CHP'nin kurultay yaparak BDP'yle birleşmesini önermesinin üzerinden de çok geçmemiştir. Asıl bundan sonra Başbakan Erdoğan'ın, bu iki partinin liderleriyle birlikte İmralı canisini de fiilen yanlarına alarak yeni bir 'Dalton Kardeşler' çetesini kurması kendisi açısından daha makbul ve yerinde olacaktır" dedi.

ANAYASA MAHKEMESİ'NİN KARARI

Anayasa Mahkemesi'nin Cumhurbaşkanlığı süresiyle ilgili kararına değinen Bahçeli, "Bu her şeyden önce Anayasa'nın, Anayasa Mahkemesi tarafından delinmesi ve çiğnenmesi anlamına gelmiştir. Cumhurbaşkanlığı görevi; gücünü ve kaynağını doğrudan Anayasadan almakta ve bu itibarla görev ve yetkileriyle birlikte, süresi de Anayasaya dayanmaktadır. Putin ve Medvedev ikilisinin bir benzeri Türkiye'de ortaya çıkmıştır. Türk milleti Gül mü, Erdoğan mı muammasından sıkılmış ve artık bunalmıştır. Unutulmasın ki, kimin cumhurbaşkanı, kimin başbakan olacağının karar ve onay makamı kuşkusuz Türk milletidir" diye konuştu.

TURGUT ÖZAL'IN ÖLÜMÜ

Devlet Denetleme Kurulu'nun merhum Turgut Özal'ın ölümüyle ilgili hazırladığı rapora da değinen Bahçeli, "Merhumun, sözde Kürt sorununu çözecekken öldürüldüğüne yönelik haddi aşan zorlama imalar da gün geçtikçe ivme kazanmaktadır. Bizim merakımız Özal ailesinin bu iddiaya nasıl yaklaştığı ve nasıl yorumladığıdır. Bizim açımızdan merhum Özal'ın ölümüyle ilgili kimin elinde ne belge varsa, kim neyi biliyorsa ve nelere şahit olmuşsa açıklamalı ve her şey netleşmelidir. Ve şaibelerin, şüphelerin giderilmesi için gerekenler yapılmalı ve rahmetli Özal yattığı yerde rahat bırakılmalıdır" dedi.

Bahçeli, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in dün 'Anadolu Kırmızı Sert Ekmeklik Buğdayı'nın fiyatı kilogram başına 66,5 kuruş olarak açıklamasını eleştirdi. Bahçeli, "Bu şekilde uygulanacak fiyatın da buğdayın kilogram maliyetini karşılaması söz konusu bile olmayacaktır. Bu çerçevede Türk çiftçisi yine enflasyona ezdirilmiş, yine hayat pahalılığına teslim edilmiştir" diye konuştu.



(MV/SS)