Millet olarak, çalkantılı ve çarpık nitelikli hadiselerin vuku bulduğu ve sıradanlaştığı bir dönemin tüm sancılarını yaşadıklarını belirten MHP Genel Başakanı Bahçeli, "Neresinden bakarsak bakalım; objektif bir değerlendirmeyle diyebiliriz ki, Türkiye AKP hükümeti tarafından meçhule sürüklenen bir ülke görünümündedir. Bastırılmış düşünceler, yozlaştırılmış değerler, tehdit altında tutulan milli talepler, bin yıllık kardeşliğimizi dinamitleyen haydutluklar, iftira ve tezgâhlarla yürüyen iktidar süreci bu vahim ülke manzarasının en dikkat çeken taraflarıdır" dedi.

Bahçeli şöyle devam etti ; "Bölücü terörün küstahlaşması, farklılıkların özendirilmesi ve alkışlanması bu sürecin bir sonucudur. Müştereklerin altını oymak ve bunların dayandığı ve ilhamını aldığı tarihsel, kültürel ve manevi vahayı yağmalamak; hiç şüphe yok ki, benzerliklerimiz yerine dağıtıcı dinamikleri kuvvetlendirecektir. Unutulmamalıdır ki, demokrasi diyalog ve iletişim demektir. Birbirinden kopma noktasına gelen tarafların, yargıların ve fikirlerin yaşaması demokrasiyle mümkündür. Yakınlaşma ve kaynaşma demokrasinin erdemleri sayesinde olacaktır."

"AKP İLE BDP; AYNI YOLU DEĞİŞİK KILIKTA YÜRÜYOR"

"AKP ile BDP aynı yolun iki yolcusu, aynı rotanın iki takipçisi, aynı sayfanın iki yüzüdür" diyen Bahçeli, "AKP ile BDP isim ve kelime farklılığı dışında her şeyiyle örtüşen bir sinsiliktir, karanlık emeldir ve milletimizin hayat hakkını eritmeyi hedefleyen asit siyasetinin iki failidir. AKP ile BDP; aynı yolu değişik kılıkta yürüyen, aynı amacı farklı sözlerle sahiplenen bir vücudun iki ayağıdır. Bu nedenle Başbakan Erdoğan’ın BDP’yle kavga edişi günü kurtarmaya dönük sanal bir diklenmedir. Karşılıklı söz düelloları, ithamlar, yüksek perdeden konuşmalar AKP ile BDP arasındaki siyasi ulaşımın gizli şifrelerini barındırmaktadır. AKP ile BDP içtikleri bölücülük iksirinin gereğini gönül rahatlığıyla ve büyük bir heyecan içinde yapmaktadırlar" dedi.

"TRT DİYARBAKIR STÜDYOLARINDAKİ AÇILIŞ TÖRENİNDEKİ MANZARALAR İBREKLİKTİR"

MHP Genel Başkanı Bahçeli, "En son olarak, hükümetin ağlayan simasına eşlik eden iki bakanının katılımıyla gerçekleşen ve TRT Diyarbakır stüdyolarındaki bir açılış töreninde ortaya çıkan manzaralar, her açıdan ibretlik olmuştur. Yaşananlar siyasi bölücülerin arayıp da bulamadığı gelişmeleri ortaya çıkarmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin bakanı olma sıfatını taşıyan bu şahısların, ayrımcılığın dibine batmaları ve bölücülüğün seline kapılarak şuurlarını kaybetmeleri büyük bir talihsizlik olmuştur. Kaldı ki, Kürtçe’yi öven, Kürtçe konuşan ve bunu da marifetmiş gibi gösteren bu aymazlığın hoş görülebilecek hiçbir tarafı olmadığı açıktır. Elbette bizim kimsenin ana diline bir itirazımız yoktur. Hiçbir vatandaşımızın diline kinimiz, tahammülsüzlüğümüz de bulunmamaktadır. Herkes anasının dilini doğal ve doğru olarak konuşabilecek ve kullanabilecektir. Ancak, Türk milletini temsil eden ve siyasi sorumluluk üstlenmiş bir iktidarın; Türkçe’nin dışında başka bir dilin savunuculuğuna tevessül etmesi tarafımızdan asla kabul edilemeyecek ve görmezden gelinemeyecektir. Bizim için tek ve vazgeçilmez bir kural vardır; o da, Türk devletinin dilinin tek ve bunun da Türkçe olduğu hususudur" dedi.

"ZERDÜŞT DİYEREK AŞAĞILADIĞI ZİHNİYETLE, AYNI SAFA GİRDİLER'

MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Türk milletini dil, din, etnik kimlik ve gelecek planları dâhilinde kabilelere, kesimlere ve kategorilere ayıran AKP zihniyetinin, BDP’yle birlikte düpedüz ve tek kelimeyle bölünmenin bayraktarlığını yaptığı görülmektedir. Başbakan Erdoğan’ın Zerdüşt diyerek suçladığı, aşağıladığı zihniyetle, hükümet üyelerinin Diyarbakır’da aynı safa girmeleri de, AKP’yle BDP arasındaki cepheleşmenin ve karşıtlığın yalnızca bir senaryodan ibaret olduğunu göstermektedir. AKP’nin demokratik açılım iddiaları ve BDP’nin demokratik özerlik talepleri, aynı hedefe iki kapıdan geçme ve ulaşma kurnazlığından başka bir şey değildir. İmralı canisi iki partinin de ilgi ve müzakere çabasının odağındadır. İkiside İmralı’ya saygı ile yaklaşmakta ve sayın diye hitap etmektedir. Ana dilde eğitim taleplerine ikisi de sıcak ve meraklıdır. Birisi gizli, diğeri açık olmak üzere İmralı canisinin affı ikisinin de gündemindedir. Milli kimliğe ikisi de hasım ve tahammülsüzdür. İkisi de dağdaki eşkıyaya gençlerimiz diyerek seslenmektedir. Üniter yapının bozulması, millet birliğinin dağıtılması ikisinin de planları arasındadır" dedi.

"BAŞBAKAN ERDOĞAN, DÖRT AYAKLI KÜRDİSTAN'A ZIMNEN ONAY VERMEKTEDİR"

"Başbakan Erdoğan bir yanda Irak, tüm Iraklılarındır derken; diğer yanda küresel projeler kapsamında adım adım ilerletilen dört ayaklı Kürdistan’a zımnen onay vermektedir" diyen Bahçeli, "Takdir edeceğiniz üzere bunun bir ayağı da Türkiye’dir ve bu alçaklığın taraftarlarının ve savucularının kimler olduğunu aziz milletimiz gayet net olarak bilmektedir. Elbette böylesi bir rezil projenin gerçekleşebilmesi için Türkiye’nin milli devlet ve üniter yapısından savrulması ve ayrılması gerekecektir. Küresel projeler doğrultusunda; Türkiye önce demokratik özerklik, arkasından iki dilli ortak kurucu halkın olduğu bir devlet, ardından federal devlet ve daha sonra da birleşik Kürdistan fikrinin somutlaşacağı bir batağa doğru hızla gitmektedir. Şu kadarını ifade edebilirim ki, bu sürecin kılavuzu; mahlası BOP, gerçek ismi yeni sömürgecilik olan kanlı projedir" dedi.

DEMOKRATİK TOPLUM KONGRESİ'NİN SONUÇ BİLDİRGESİ

MHP Genel Başkanı Bahçeli, "Diyarbakır’da Demokratik Toplum Kongresi’nin iki gün süren Ara Genel Kurul toplantısının sonuç bildirgesinden, İmralı canisi için af çağrıları çıkmasının başka türlü izahı da olmayacaktır. Zaten AKP buna dünden niyetli ve isteklidir. Ancak doğabilecek tepkiler ve siyasal maliyet nedeniyle, öncelikle kamuoyu hazırlama faaliyetlerini dört bir koldan sürdürmektedir. Manşetlere rağmen iktidar olduklarını iddia eden Başbakan Erdoğan’ın, dokuz yılı aşan iktidar yıllarında, bölücülük bizzat kendi elleriyle manşetlere taşınmış ve zirveye ulaştırılmıştır. Bundan böyle, özellikle bahar aylarıyla birlikte, bölücü örgütün ses getirecek spot eylemleri; sınır birliklerine, karakollara ve üs bölgelerine muhtemel saldırıları sebebiyle, kamuoyunun silahsız bölücülüğe rıza gösterecek noktaya kadar itileceği anlaşılmaktadır" dedi.

DİYARBAKIR İÇKALE'DEKİ KAZILAR

Diyarbakır İçkale’de, restorasyon çalışmaları nedeniyle yapılan kazılar sonucunda kemik ve kafataslarına ulaşılmasının yeni bir tartışmanın ve cepheleşmenin fitilini tutuşturdğunu belirten Bahçeli, "Bu kapsamda koparılan gürültünün, yapılan suçlamaların iyice zıvanadan çıkmaya başladığı görülmektedir. Bulunan cesetlerin, faili meçhul cinayetlere kurban gittiğine dönük yaygara ve yaklaşımlar abartılı bir şekilde çoğalmıştır. Üzerinde ittifak sağlanması gereken husus, eğer ortada bir cinayet varsa bunun ortaya çıkarılması, failleri tespit edilirse de gereğinin yapılmasıdır. Milletimizi meşgul eden bu konunun tüm boyutlarıyla aydınlatılması, gerçekler ne ise üzerine gidilmesi gerekmektedir. Neresi şüpheli görülüyorsa oranın incelenmesi, kazılması, adli ve tıbbi sürecin tamamlanması elzem hale gelmiştir. DNA testleri başta olmak üzere, her yola başvurulmalıdır" dedi.

"ÇANAKKALE'Yİ DE KAZMAYI AKLINIZDAN GEÇİRİYOR MUSUNUZ?"

"Meselenin manidar bir başka tarafı ise, AKP hükümeti döneminde kazılmadık yer bırakılmamış, geçmişin yargılanması için her fırsat değerlendirilmiştir"diyen Bahçeli, "Şu gerçeklerin muhatapları tarafından hiç unutulmaması makul, mantıklı ve doğru olacaktır. Bu aziz vatanın her yerinde kefensiz kahramanlar yatmaktadır. Bu sayede üzerinde yaşadığımız toprak parçası bize yuva olmuş, vatan haline gelmiştir. Arkeolojik kazılarla sonuç ve müsebbip aramaya çalışan AKP zihniyeti, atacağı adımlara toprağın altından bahaneler bulmaya, yapacağı işlere gerekçeler oluşturmaya çalışmaktadır" dedi. Bahçeli şöyle devam etti ; "Bu konuda ille de kararlılık var ise, buradan kazı ve kazma siyasetini yürüten AKP anlayışına sormak isterim ki; Bundan sonra Çanakkale’yi de kazmayı aklınızdan geçiriyor musunuz? Dumlupınar’ı, Sakarya’yı da gündeminize alacak mısınız? Malazgirt’e ve Çubuk’a da kazı ekibi gönderecek misiniz? Ermeni çetelerinin katlettiği vatan evlatlarının sere serpe yattığı yerlere de iş makineleri sevk edecek misiniz? Peki, iş buraya geldiğine göre, bu kahramanların haklarını da arayacak mısınız? Yarın Mahşer Gününde, şehitlerimizin failleriyle girdiğiniz sarmaş dolaş halinizi nasıl anlatacaksınız? Bu son kazılarla ortaya çıkan manzaranın, ülkemizin zaaf içinde bulunan huzurunu daha fazla bozmamasını temin etmek hükümetin en öncelikli görevleri arasındadır. Hatalardan dersler çıkarılması, hukuk dışı faaliyetlerden sakınılması bizim en büyük dileğimizdir.

Ancak kazılarda bulunan her şeyin suçunu devlete yıkmak ve siyasi çekişmelere alet etmek; hem rahmete kavuşanların ruhlarına eziyettir hem de aramıza sokulan nifaktır."

"DAVOS'TA ANLATILAN TÜRKİYE TABLOSUNDAN ESER YOKTUR"

MHP Genel Başkanı Bahçeli "İhtiyaçları karşılamak amacıyla pazarlara aydan aya bile zor gidilmektedir. Kahvehaneler dolup taşmakta, dertler birikip yığılmaktadır. Çaylar bile veresiye içilmekte, sevgiler ve kavuşmalar köylerimizde hep ertelenmektedir. Çiftçi kardeşim yazın hasattan elde edeceği gelirle veya geciktikçe geciken pancar parasının umuduyla hayaller kurmaktadır. Davos’ta anlatılan Türkiye tablosundan ve görüntüsünden ortada eser yoktur. "Kıskananlar çatlasın, dünya bizi örnek alsın, dün Avrupa’nın hasta adamıydık, bugün ders veriyoruz" gibi sözlerin ne karşılığı ne de inandırıcılığı vardır. Şu ibretlik çelişkiye bakınız ki, birkaç yıl önce Davos’u terk edenler, bugün sanal tablolar eşliğinde ekonomi dersleri verir duruma gelmişlerdir. Çiftçimiz ürününün para etmesini istemektedir, ki bu son derece meşru ve yerine getirilmesi gereken bir mecburiyettir. Çiftçimiz sırtındaki yüklerinin alınmasını, girdi maliyetlerinin azaltılmasını dilemektedir"dedi.