Fulya OMAÇ / İZMİR

Antikçağ'da özellikle zeytinyağı üretimiyle önemli bir ticaret merkezi olan Urla’da ve şirin balıkçı kasabası ve sahil beldesi Çeşmealtı’nda tarihe tanıklık eden asırlık zeytin ağaçları yıllara meydan okumaya devam ediyor.

Urla sınırları içinde yer alan 12 İyon kentinden biri olan Klazomenai, tarihteki ilk zeytinyağı üretim tesislerinin bulunduğu antik kent aynı zamanda. Bu nedenle bölgede birçok tarihi ve yaşlı zeytin ağacı bulunuyor. Bunların arasında Çeşmealtı’ndaki Okul Yolu Caddesi üzerindeki yaklaşık 600 yaşındaki tescilli zeytin ağacı ise Çeşmealtı’nın sembolü durumunda.

Av. Bülent Baratalı’nın atalarından kalma ve ilk defa 32 yıl önce tescil ettirdiği 820 yıllık zeytin ağacının önünde çekilmiş fotoğrafı

Tabiatın sessiz tanıkları asırlık ağaçların şenlendirdiği yollar pandemi döneminde yürüyüş yapanların keyifli birer rotası haline geldi. Salgın sonrası kalabalık şehirlerden ve ortamlardan kaçarak kışı da yazlıklarında geçirmeye başlayan vatandaşlardan kimisi havanın da güzel olmasını fırsat bilerek zamanlarını doğaya yönelik yürüyüşlerle, kimisi de deniz kenarında balık avlayarak geçiriyor.

BAZISI TESCİLLİ BAZISI ÇÖP KONTEYNERLERİNİN DURAĞI

Meyvesiyle bereketi, dalıyla barışı simgeleyen asırlık zeytin ağaçlarının bir kısmı İzmir Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu kararı ile “Anıt Ağaç” olarak tescil edilip koruma altına alınırken, bir kısmı ise yıllar içinde içleri oyulmuş, kabukları çatlamış ve yamru yumru olmuş, kıvrımlı ve geniş, gövdeleri, heybetli ve estetik görünümleriyle kah yol kenarlarını şenlendiriyor, kah sitelerin veya villaların bahçelerini süslüyor, kah bir tarlada gövdeleriyle keçilerin korunağı, dallarıyla kuşların sığınağı olmuş. Bazıları da ne yazık ki yıllar içinde yapılan inşaat çalışmalarında yerlerinden söküldüğü, köklerinden kesildikleri için günümüze dek ulaşamadı. Aralarında şanslı olanlar ise inşaat alanlarında hiçbir zarar verilmeden yeni yerlerine taşındı. En son geçtiğimiz 7 Ocak’ta Urla’da bir sitenin inşaatından sökülen yaşı 550-600 arası olduğu düşünülen zeytin ağacı İzmit Belediyesi tarafından alınarak ildeki Sabri Yalım Parkı’na yaklaşık 12 saatlik uğraşlar sonucu dikildi. Yıllara meydan okuyan çoğu zeytin ağacı çevre sakinleri tarafından manevi olarak korunurken, bazılarının durumu ise içler acısı. Ya çöp konteynerlerinin durağı ya da dallarıyla araçların garajı olmuş durumda. Doğal şeklini ve sağlığını koruyarak yüzyıldan fazla bir zamandır hayatta kalabilmiş bu asırlık ağaçlardan bazısının ise zamanla oyulmuş kovuğu adeta çöplük olmuş veya hemen yakınındaki iş yerinin ürününün teşhir alanı olmuş durumda.

Çeşmeaştı’nda bir yol kenarındaki ilginç gövdeli zeytin ağacı. Gövdesi ayı yüzlü, fil hortumlu, kartal gagalı, aslan pençeli gibi

URLA CİVARINDA BİRÇOK ASIRLIK AĞAÇ VAR

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, geçtiğimiz yıl nisan ayında Türkiye’de bugüne kadar tescil edilmiş anıt ağaç sayısının 9 bin 363 olduğunu açıkladı.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Tabiat Varlıklarını Koruma Genel Müdürlüğü şehrin yaşlı bekçileri anıt ağaçların tescili, bakımı, envanter çalışmaları ve restorasyonları için 2020 yılı içerisinde yaklaşık 1 milyon TL harcama yaptı. Genel Müdürlük İzmir’de 400 adet anıt ağacın, 6 adet ağaç topluluğunda 809 ağaç ve tescil edilmesi talep edilen 138 adet potansiyel anıt ağacın bakım ve restorasyonlarına esas mevcut durumlarını belirleyip, koordinatları alarak envanter çalışmalarını tamamladı. Bu ağaçlardan bir kısmı da Urla’da bulunuyor. Urla ve köylerinde yaşları 300 ile bin 500 arasında değişen aralarında tescilli anıt ağaçların da yer aldığı çok sayıdaki asırlık ağaçlardan bazıları:
Çeşmealtı’nda Okul Yolu Caddesi üzerindeki gövdesinin toprakla birleştiği bölüm 2,5 metre civarındaki yaklaşık 750 yaşındaki beldenin simgesi durumundaki zeytin ağacı, Özbek Köyü’ndeki 950 yaşındaki Servi, Çeşmealtı’nda Urla’nın efsane belediye başkanlarından ve aynı zamanda CHP’de uzun yıllar İzmir Milletvekilliği yapmış Av. Bülent Baratalı’nın atalarından kalma ve ilk defa 32 yıl önce tescil ettirdiği 812 yaşındaki zeytin ağacı, Urla merkezdeki Mermer Çeşme’nin yanındaki yaşlı Çınar Ağacı, 12 Eylül Parkı’nın karşısındaki asırlık Servi Ağacı, Atik Camii (Eski Cami) avlusundaki Çınar Ağacı, Urla Belediye Fidanlığı’nın hemen altındaki bir çiftlik arazisinde bulunan 25 m. boyunda ve gövdesinin çevresi 360 cm olan Fıstık Çamı, Akpınar Köyü Camii yakınındaki tarihi Çınar Ağaçları, Fatih İbrahim Bey Camii bahçesindeki Çınar Ağacı, Sungurlu mevkiindeki asırlık zeytin ağaçları, Çeşmealtı yolunun üst kısmında doğal şeklini ve sağlığını koruyarak yüzyıldan fazla bir zamandır hayatta kalabilmiş palamut ağacı, Zeytinler Köyü’ndeki geniş gövdeli zeytin ağaçları, Kuşçular Köyü merkezindeki boyu yaklaşık 13 m, çevresi ise 750 cm’lik Çınar Ağacı ve aynı köydeki Sakız Ağaçları. Urla’da halen birçok bahçenin, arsanın, arazinin, evin ve sitenin içinde, yolun kenarında zeytin, çınar, servi gibi birçok asırlık ağaç tescil edilmeyi ve koruma altına alınmayı bekliyor.

Tarihe meydan okuyan zeytin ağaçları ve heybetli gövdeleri

831 bin 180 ZEYTİN AĞACI URLA EKONOMİSİNE KATKI SAĞLIYOR

Urla’da toplam tarım alanının 4.770 ha’lık kısmında zeytin yetiştiriciliği yapılıyor.

Yağı hayat, yaprağı ilaç, ömrü uzun ve verimi yüksek olan zeytin Urla tarımında en önemli ürünü oluşturuyor. İlçedeki zeytinlik arazilerin yüzde 75’i dağlık arazilerde, yüzde 20’si yamaç ve taban arazilerde yetiştiriliyor. İlçede mevcut olan 831 bin180 adet zeytin ağacından ortalama 10 bin 200 ton zeytin hasat edilmekte olup bunun ¾’ü zeytinyağı olarak ¼’i sofralık olarak tüketiliyor. Toplanan zeytinler İlçede mevcut 12 adet zeytinyağı fabrikasında işlenerek İlçe ekonomisine katkı sağlıyor. Yaklaşık 3,5-4 kg dane zeytinden 1 kg zeytinyağı elde ediliyor.  

URLA, ZEYTİN İŞLİĞİYLE TARİHTE DÜNYA VE TÜRKİYE’DE İLKLERİN ADRESİ

Klazomenai Zeytinyağı işliği (üretim tesisi) bugüne kadar dünya üzerindeki kazılarda ortaya çıkarılmış en iyi teknolojiye sahip ve en eski ilk işlik. Türkiye’de ise bulunan ilk ve tek antik zeytinyağı işliği. Kalıntılar M. Ö. 6. yüzyıla tarihleniyor. Bugünkü zeytinyağı çıkarma sisteminin atası niteliğindeki işlikte kayaya oyulmuş, farklı işlevlere sahip 15 çukur bulunuyor. Klazomenai’de kazısı tamamlanan ve uzun süren çalışmalar sonucunda orijinaline uygun olarak ayağa kaldırılan zeytinyağı işliği dünyada bugün de kullanılan teknolojinin 2600 yıl önce ilk defa bu bölgede geliştirildiğinin kanıtı. Klazomenai’nin 1. Evresi’nde üretim kentin ve yakın çevresinin gereksinimini karşılamaya yönelikken, 2. Evre’de, ihracat önem kazanmış görünüyor. Kazılarda bulunan Klazomenai’a özgü kuşak bezemeli amphoralar zeytinyağı ve şarap depolanmasında ve taşınmasında kullanmıştı. Bu da MÖ 6.yy’da kentin dış ticaretinin gelişmiş olduğunun kanıtı. İyonyalılar ürettikleri zeytinyağlarını, kazılarda da ortaya çıkan 38-40 litrelik anforalara koyarak saklıyorlardı. Şişe olarak ise terracota’dan yapılmış ve lekitos denen şişeleri kullanıyorlardı.

EGE BÖLGESİ ZEYTİNLİKLERDE BAŞI ÇEKİYOR

Tarım ve Orman Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde 159 milyon 352 bin 393 meyve veren, 29 milyon 397 bin 654 meyve vermeyen toplamda 188 milyon 750 bin 47 zeytin ağacı bulunuyor. Ege ve Marmara bölgeleri bu anlamda başı çekiyor. TUİK verilerine göre 2019 yılında toplam zeytinlik alan 8 milyon 792 dekar. Ülkemizde mevcut tarım alanlarının yaklaşık yüzde 4’ü zeytinliklerden oluşurken, yaklaşık yüzde 55,11’i Ege, yüzde 27,72’si Marmara, yüzde 14,94’ü Akdeniz Bölgeleri’nde bulunuyor. Dünya zeytin üretim alanları yaklaşık 10 milyon hektar düzeyinde. Dünya genelinde zeytinyağı üretiminin yarısı İspanya ve İtalya tarafından karşılanıyor. Bu ülkeleri Tunus, Yunanistan, Türkiye ve Fas takip ediyor. Türkiye yaşam iksiri zeytinyağı üretiminde dünyada ilk beş ülke içinde yer alıyor.

2020-2021 SEZONUNDA SON 11 YILIN EN DÜŞÜK ZEYTİN ÜRETİMİ BEKLENİYOR

Ulusal Zeytin ve Zeytinyağı Konseyi'nin koordinatörlüğünde yapılan tahmin çalışmasına göre, geçen sezon 1 milyon 532 bin ton olan zeytin rekoltesinin 2020-2021 sezonunda 1 milyon 316 bin ton olacağı öngörülüyor. Çalışmada İklim değişikliklerinin, kuraklığın, sıcakların ve doğru alan dikim yapılmamasının zeytin üretimini düşürdüğü belirtiliyor. Ayrıca 2020-2021 sezonunda zeytinyağı üretiminin 172 bin 813 ton olacağı, geçen seneye göre dane zeytin üretiminin 215 bin 651 ton, zeytinyağı üretiminin ise 51 bin 780 ton daha az olacağı tahmin ediliyor. Türkiye'nin zeytin üretiminde son 11 sezonun, zeytinyağı üretiminin de buna bağlı olarak son 7 yılın en düşük seviyelerinde gerçekleşmeleri bekleniyor. Geçen yıla göre meyve veren ağaç sayısı yüzde 4 artmasına rağmen, olumsuz iklim koşulları nedeniyle ağaç başına ortalama üretim düştü. Konsey’in raporunda Türkiye’de toplam ağaç varlığının yüzde 97'sine sahip 17 ilin verileri incelendi. Bu veriler arasındaki İzmir’de 17 milyon 364 bin meyve veren ağaçta ortalama verimin 7 kilodan 5.5'e düştüğü, rekoltenin 94 bin 875 tona gerilediği bilgisine yer verildi. Türkiye'de en çok üretimin olduğu 17 il dışında 23 ilde daha zeytin ağacı bulunuyor.

GÖVDESİ KURUSA DA KÖKLERİNDEN YENİDEN DOĞUYOR

Akdeniz’e özgü bir ağaç olan ve 27 kadar cinsi, 600’e yakın türü bulunan zeytin ağacı, tarihte bilinen ilk ağaç. Anadolu halkının geçim kaynağı ve binlerce yıla ulaşabilen ömrü ile insanlığın en eski, en köklü ve en şifalı dostu. Asırlarca gölgesinde insanları misafir eden, umut dolu çocukların oyunlarına, coşkulu sevgililerin aşklarına, filozofların fısıltılarına, haykırışlarına sırdaş olan, eski medeniyetlerin yok olup gidişine, yeni medeniyetlerin doğuşuna ve değişik uygarlıklara tanıklık eden zeytin ağacı, asırlarca süren uzun ve verimli bir ömrün sonunda kuruyan gövdesi ve boşalan içinin köklerinden yeniden doğması nedeniyle mitolojide ve botanikte “Ölümsüz Ağaç” olarak geçiyor. Eski Romalılar ise zeytin ağacına Vivax Oliva yani Yedi Canlı Zeytin adını vermişler.

BİR ZEYTİNDALI EFSANESİ: "...VE İNSANLIK ZEYTİNLE YENİDEN DOĞAR."

Hepimizin yakından tanıdığı, meyvesi, yağı ve yaprakları ile insanlara ve birçok canlıya besin olan, sofralarımızın vazgeçilmezi zeytin, tüm kutsal kitaplarda sağlığın, bolluğun, bilgeliğin, aklın, adaletin, gururun, zaferin, refahın, kutsallığın, arınmanın ve yeniden doğuşun, kısaca insanlık için en önemli erdem ve değerlerin sembolü olarak geçiyor. Zeytinin insanlık tarihindeki önemine tüm kutsal kitaplarda, yaratılış ve kuruluş efsanelerinde yer veriliyor. Bu efsanelerden biri de Nuh Tufanı;

Eski Ahit'te yer alan efsanelerden biri, Hazret-i Nuh ve tufandan bahseder. Yarattığı âdemoğlunun yeryüzüne kötülük tohumları saçtığını gören Tanrı, onu bir tufanla cezalandırmaya karar verir. Ve Hazret-i Nuh'a bir gemi yapmasını, bu gemiye her temiz hayvandan erkek ve dişi yedişer, her temiz olmayan hayvandan erkek ve dişi ikişer ve kuşlardan da erkek ve dişi yedişer tane almasını söyler. Ardından büyük tufan başlar, Hazret-i Nuh ve gemisindeki canlılar hariç, yeryüzü üzerinde yaşayan her şey silinir. Tufan durulduğu zaman Hazret-i Nuh, suların çekilip çekilmediğini anlamak için geminin penceresinden bir güvercini güneşin battığı yere doğru salar. Sular çekilmediği için güvercin gemiye döner. Hz. Nuh, yedi gün sonra güvercini tekrar salar. Güvercin bu sefer, ağzında yeni koparılmış zeytin yaprağıyla gelir. O zaman Nuh, suların yeryüzünden çekildiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin, o günden bu güne, ümidin, bolluğun, esenliğin ve barışın simgesi olur. Tufanın yok edici gücüne karşı direnen zeytin ağacı ise ölümsüzlüğün.