Nüfus cüzdanının doğum tarihi hanesinde Rumi takvime göre 5 Nisan 1326 yazan Ali Kocaer, gerçek yaşını bilemediğini, ancak nüfus cüzdanında yazan tarihin yaklaşık olarak doğru olabileceğini söylüyor. Gençliğinde iyi bir pehlivan olduğunu, Kaş ve çevresindeki birçok kişiyle güreştiğini belirten Ali Kocaer, pehlivan olduğu için askerde ayrıca eğitim yapmadığını kaydetti. Hacıoğlan Köyü'nde 14 yıl muhtarlık, 8 yıl da birinci azalık yaptığına değinen Ali Kocaer, askerliğini Diyarbakır'da yaptığını, Diyarbakır'dan İzmir'e asker sevkiyatında görev aldığından söz etti.

Ali Kocaer, köyde altı yıl önce kaybettiği tek çocuğu Mehmet Kocaer'in eşi Halide Kocaer'le birlikte yaşadığını, üç torunu ve üç torununun beş çocuğu bulunduğunu anlattı. Hava güzel olduğunda Hacıoğlan Köyü'nün komşu köyü olan Sarıbelen'e kadar yürüyerek giden Ali Kocaer, Sarıbelen Köyü'ndeki kahvede kağıt oyunları oynuyor ve kahvehanede bulunanlarla sohbet ediyor. Askerlik ve pehlivanlık anılarını anlatan Ali Kocaer, zaman zaman da Konya'da Atatürk, İsmet İnönü ve Mareşal Fevzi Çakmak'ı gördüğü günü anlatıyor.

Tek sağlık sorununun kulağının az işitmesi olduğunu kaydeden Ali Kocaer, zaman zaman evin bahçesinde testereyle odun kesip, kestiği odunları istif ediyor.

Uzun yaşamanın sırrını, 'tarhana çorbası, bulgur çorbası, kuru ekmek ve yoğurt' olarak tarif eden Ali Kocaer, en iyi yiyeceğin yoğurt olduğunu vurguladı. Köyde, yoğurdun biriken sarı renkli suyunu içen bir kadının 105 yaşında öldüğünü anlatan Ali Kocaer, kendisinin de bol bol yoğurt yediğini dile getirdi.

Ali Kocaer, DHA muhabirinin, "Atatürk'ü gördün mü" sorusuna, "Konya'da gördüm. Atatürk fidan gibi adamdı. Silindir şapkalıydı. Gözümün önünden hiç gitmiyor. Geceleri rüyamda görmüş gibi oluyorum" cevabını verdi.