Ankara’dan karayoluyla öğle saatlerinde Kırşehir’e gelen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, kentte ilk olarak valiliği ziyaret ederek, Vali Ufuk Erden’den kısa bir birifing aldıktan sonra Belediyeye geçti. Belediye Başkanı Yaşar Bahçeci’den çalışmalarla ilgili sunum aldıktan sonra gazetecilerin sorularını yanıtladı. Arınç, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde eğitimde 4+4+4 görüşmelerinde genel kurulda yaşanan gerginliğe değinerek, "Meclise giren zaten yüksek tansiyon hastası olur. Ben de oldum mesela. Meclisin yapısından mıdır neyinden midir bilmiyoruz’’ diye konuştu. Bülent Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:

GERGİNLİK HOŞ DEĞİL

"Son günlerdeki tartışmalardan değil. Mecliste çok yoğun işler var. Milletvekillerimiz hem seçmenleriyle, hem kanun yasama çalışmalarıyla büyük bir stres altında çalışırlar. Her gün komisyon çalışmaları vardır. Partilerin kendisine verdiğini görevler vardır. Seçmenlerimizin kendilerine ziyaretleri vardır. Onların yüklediği işler ve talepler vardır. Bir defa mecliste tansiyon her zaman vardır ama, tartışma ve gerginlik diye soruyorsanız, hoşlanılmayan, arzu edilmeyen bir gelişme. Buna kimin sebep olduğunu siz tartışmaları izleyerek görebilirsiniz. Şimdi benim bir partiyi suçlamam herhalde yakışık almaz. Ama benim tavsiyem, gerginligi artıran, insanların kisilik haklarına saygısızca saldırmalardan vazgeçilmesidir. Konuşmalara dikkat edilmesidir. Yasama çalışması yapılırken dikkat edilecek tek husus iç tüzüğe uygun hareket edmek ve davranmaktır. Başta TBMM Başkanı olmak üzere tüm milletvekillerinin görevidir. Haklar vardır ama ona uygun davranmak ta bir görevdir. Tüzüğü hiçe sayarak bağırarak çağırarak, kürsü işgal ederek, bir şeyler fırlatarak, belki dünya parlamentoların bazılarında buna benzer görüntüler var, ancak bize yakışmıyor doğrusu. Kim sebep oluyorsa bunlardan vazgeçmemiz gerekir. Bunlardan vazgeçilmesi konusunda genel başkanların, parti yönetimlerinin, milletvekillerimize tavsiyelerde, telkinlerde bulunması gerekir. Yani dur deneceği yerde, vur denilmemelidir. Ama ne yazık ki bazı genel başkanlar ve parti yönetimleri bu taşkınlıkları yapanlara dur diyecekleri yerde vur demeye çalışıyorlar. Bu parlamento tarihimiz için çok hoş bir durum değil. Ümit ediyorum ki bu tartışmalardan da parlamentomuz en kısa sürede kurtulur. Yüksek tansiyon olmaz. Hoşgörüyle, arkadaşça, dostça sadece iç tüzük kurallarına uygun biçimde eleştiriler yapılır. Önergeler sunulur. Konuşmalar yapılır. Yasanın daha mükemmel olması için çalışılır. Buna uygun davranın tüm milletvekillerimizi candan kutluyorum. Tersine davranış içinde olanlarında bundan kısa sürede vaz geçmelerini telkininde bulunuyorum.’’

ORİJİNAL SEÇMELERİ DERSLERLE KARŞILAŞACAKSINIZ

Bülent Arınç, kendisine Kırşehir Özbağ’ın el dokuması ve kök boyalı kilim, Kaman ilçesi cevizi ve bir kitap armağan edilmesinin ardından belediyedeki konuşması seçmeli din dersi konusunda şöyle sürdürdü:

"Milletimiz, henüz kanunlaşmamış bu yasa teklifinin meclisten geçmesinden dolayı büyük mutluluk duymuştur. Bütün okullarda seçmeli dersler okutulacaktır. İstek ve taleplere göre Milli Eğitim Temel kanunlarına göre, milli eğitim şurasında alınan kararlara uygun olarak konulacaktır. Ancak, MHP’nin verdiği ve reddedilen önergenin, mükemmel hale getiren Ak Partinin önergesi, Kuran’ı Kerim ve Hz. Peygamberin hayatı, İslam tarihine yönelik seçmeli derslerin konulması, önce isim olarak girdi. Bunun dışındaki seçmeli dersler de MEB tarafından tespit edilecektir. Talim Terbiye Kurulları ve diğerlerinin iştirakı ile yapılacaktır. Üstüne basarak söylemeliyim ki, tüm bu dersler seçmeli olacak. Mecbur edilmeden, baskı altında kalmadan bu dersler isteyenlere verilecektir. Çok orijinal derslerde bulacaksınız, önümüzdeki süreç içerisinde. Bunlar eğitim daha güçlü olması için, bir zenginliktir. Dün de kabul edilen önergeyle, bu zenginliğe destek olunduğu kanaatindeyim. Ana muhalefet partisinin buna şiddetle karşı çıktığını ve bunun adeta bir tehlike olduğunu söylediklerini sözlerime eklemeliyim. Milletimizin büyük çoğunluğu bu tür derslerin örgencilerimize faydalı olacağını, seçimli hale getirilmesini istiyordu. Umarım istedikleri gibi olmuştur. Kanun bu şekliyle çıkarsa, Türkiye’de eğitim sistemi yeniden dizayn edilmiş olacak.’’