Bülent Arınç, bir televizyon kanalında katıldığı programda ilginç açıklamalar yaptı. Türkiye'nin kayıp bir nesille karşı karşıya kaldığını belirten Arınç, şöyle devam etti:

"Üniversite hayatında benim gibi Anadolu'dan gelen pek çok genç vardı. Bu gençlerin bir kısmını parayla, bir kısmını kadınla, bir kısmını ideolojiyle farklı yönlere çektiler. Farklı yönlere çekilen bu gençlerin bir kısmı idam sehpasında buldu kendini, bir kısmı kurşunlara karşı geldi, bir kısmı şimdi hayatlarını çok farklı şekilde sürdürüyor. Ama size 3 arkadaştan bahsedeyim. 3 kişi Anadolu'dan gelmişler; Durmuş, Abdullah ve Yakup. Ankara Maltepe'deki Tapu Kadastro Meslek Lisesi'nde arkadaşlık yapıyorlar. 3'ü de namaz kılıyorlar, inançlı insanlar. Sonra yıllar geçiyor, bunlardan birisi yurt dışında tahsil yapan, benim de bir yıl arkadaşlığımı yapan Uşaklı Durmuş Yılmaz, bu ülkede Merkez Bankası'nın başkanlığını yapıyor. İkinci arkadaş Yakup İnce, Konya'dan yetişmiş bir mühendis. Üçüncü de Abdullah Öcalan. Tapu Kadastro Meslek Lisesi'nin öğrenci yurdunun birbirlerini çok seven, beraber namaz kılan, orucu beraber tutan bu insanların hayatları hangi noktada kesişmiş, hangi noktada ayrılmış, Türkiye'nin son 50 yılını bu tablonun içinde görebilirsiniz."

'BELKİ ÖCALAN DA BİR KARANLIĞIN KURBANI'

Diyarbakır Emniyet Müdürü'nün "Dağdaki teröriste ağlamayan insan değildir" sözlerine destek olduğunu hatırlatan Arınç şunları kaydetti:

"Bizim askerimiz teröristi teslim olması için 24 saat bekliyor, sigara veriyor. Teröriste 'Seni eve götüreceğim, annenle buluşturacağım' diyor. Rakel Dink 'Bir çocuktan, bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamamız gerekiyor' dedi. İşte Abdullah Öcalan da aynen öyle. Belki bir karanlığın kurbanı olarak bu yollara götürülmüş, sevk edilmiş. İçinde MİT'in de parmağı olabilecek şekilde başkalarının da desteklemesi suretiyle şimdi İmralı'da 11-12 senedir tecrit halinde yaşayan bir insan. Ama bir çocukluğu var, gençliği var. Türkiye'de yaşayıp da idam sehpasına gidenlerin, Hüseyin İnan'larla, Yusuf Aslan'larla tarihte yolu kesişmiş bir insan olarak söylüyorum. Kürtlüğü inkar ederseniz, 'Kürt yoktur' derseniz, 'Senin dilin yoktur' derseniz bu işin çözümü olmaz. Ben bir BDP'li kadın milletvekiline kızıyordum, çok beddua ediyordum. Bu insan halen milletvekili. Ama onunla ilgili bir hatırayı dinledim, artık kızmıyorum. Çünkü 17 yaşında genç kızken, Diyarbakır Cezaevi'nde ahlaksızca işkenceye maruz kalmış ki, öyle kendisini zorlamışlar ki, ben de aklıma gelse dağa çıkardım. Çünkü Diyarbakır Cezaevi'nden çıkanların yarısı dağa gitti, yarısı da dağdakilere övgüler diziyor. İnsanlara haksızlık yaparsanız, zulmederseniz bunun karşılığı sabır gösterenler de olabilir, bunun hesabını sormaya kalkanlar da olabilir. Biz Türkiye'de 'Ben Kürdüm' diyen insanın rahatlıkla bunu söyleyebileceğini çünkü bu ülkede bin yıldır Kürtlerin var olduğunu, Cumhuriyet'i birlikte kurduğumuzu söylüyoruz."

Arınç, 5 dönemdir TBMM'de milletvekili olarak görev yaptığını ifade ederek, önümüzdeki seçimlerde milletvekili ya da belediye başkanı olarak görev almak istemediğini, en azından siyasete mola vermek istediğini belirtti. Ak Parti'de kişiler üzerinden siyaset yapılmadığını ifade eden Arınç, 3 dönem kuralının faydalı olduğunu söyledi.


(Bİ/SS)