Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu Toplantısı sonrasında gündeme ilişkin basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Hapishanelerde devam eden açlık grevleri ve taleplere ilişkin bir soruyu Arınç şöyle yanıtladı:

"Açlık grevinde bulunan tutuklu veya hükümlü şahısların bugün itibariyle 54'üncü günü olduğunu biliyoruz. Genel itibariyle 3 talepte bulundular. Bu taleplerin üçü de kendi konumlarıyla ilgili değil. Geçmişte buna benzer eylemler ve grevler olur, kendi şartlarıyla ilgili daha iyi şartlara ulaşmak için bazı talepler sıralanırdı. Oysa bu taleplerin tamamının siyasi veya ideolojik talepler olarak da görmek mümkün. Dolayısıyla bir farkındalık yaratmak belli konulara dikkat çekmek istedikleri görülüyor. Bu talepler bireysel olabileceği gibi yaşanan olayda gördüğümüz kadarıyla örgütle ve siyasi düşünceyle bağlantılı olarak yapıldığını görüyoruz. Her ne olursa olsun talepleri üç noktada toplanıyor. Bir tanesi İmralı'da hükümlü olarak Abdullah Öcalan'a uygulanan hukuksuz tecridin son bulması, ikincisi Kürt kimliği ve Kürtçe Anadilde eğitim hakkı ve savunma hakkının sağlanması, üçüncüsü de siyasi yargısal, psikolojik saldırılara son verilmesi gibi özetlenebilir. Şimdi bu üç konuyu dikkate aldığımızda Bunlar için açlık grevi yapılmasının hiçbir mantıksal, hiçbir hukuksal, hiç bir vicdani dayanağı yoktur. Neden yoktur şunun için; bir Abdullah Öcalan denilen kişi İmralı F Tipi yüksek güvenlikli kapalı ceza İnfaz Kurumu'nda hükümlü olarak bulunmaktadır. Bildiğiniz gibi ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum bir kişidir. Bununla ilgili tecritten bahsedilemez. Şunun için son iki, iki buçuk yıldan bu yana Abdullah Öcalan, aynı konumda bulunan beş ayrı hükümlüyle birlikte cezasını çekmektedir. Bu kişiler de aynı davalardan aynı suçlamalardan mahkum edilmiş kişilerdir. Dolayısıyla zaman zaman onlarla görüşebilmekte ve birlikte hükümlülük sürelerini geçirmektedirler. İkincisi Abdullah Öcalan bir ara istemediği için ama şimdi ne zaman talep ederse karşılıklı olarak yakınlarıyla görüşme imkanına sahiptir. Yani kendisi isteyecek veya yakınları talepte bulunacak. Çünkü zaman zaman belki de kızdığından veya başka sebeplerle hiç kimse gelmesin dediğinde zorla yakınları adaya götürülecek değildir. Üçüncüsü, avukatlarıyla görüşmeler yapıyordu. Ancak iki sebeple avukatlarıyla görüşmeleri kesildi. Bunlardan bir tanesi, avukatlarından bir kısmının başka davalar sebebiyle tutuklu veya hükümlü bulunmasıdır. İkincisi, kendi sözlerini dışarıya yanlış aksettirdiği iddiası ile bizzat kendisi tarafından avukatlarıyla görüşmemek isteğidir. Değerli arkadaşlar bu konuda kesinlikle bir tecritten bahsetmek mümkün değildir. Evet Abdullah Öcalan, bir hükümlüdür. Müebbet ağırlaştırılmış hapse mahkumdur ama bir insandır. Hem kendi hukukumuzu hem de uluslararası hukukun koruması altındadır. Hukuk neyi gerektiriyorsa, kendisine de o imkanlar tanınmaktadır. Dolayısıyla bunu her gün bir propaganda malzemesi haline getirmek elbette doğru değildir. Abdullah Öcalan, herhangi bir konuda avukatlarıyla görüşmeyi arzu ederse, bu imkanın Adalet Bakanlığı tarafından sağlanması mümkün olabilir."


HT(SSA)