TERÖRLE MÜCADELEDE, SON 3-4 YILDA 30 YILDA YAPILAMAYANLARI YAPTIK

Bakanlar Kurulu Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında Başbakanlık Merkez Bina'da toplandı. Yaklaşık 5 saat süren toplantı sonrası Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç gazetecilerin sorularını yanıtladı. Terörle mücadele konusunda başarılı olduklarını belirten Arınç, son 3-4 yılda önceki 30 yılda yapılamayanların yapıldığını ifade etti. Arınç şunları söyledi:

"Son üç-dört yıldır terörle mücadele konusunda Türkiye, son 30 yılda yapılamayanları çok daha başarılı, teknolojik imkanlarla, eğitimle ve noktasal operasyonlarla, özelliklerini çok fazla söylemek istemiyorum, çok daha etkili bir mücadele yapmayı kabul etti ve buna uygun olarak da mücadelesini yürütüyor. Gazetede yayımlanan haberin elbette resmi bir kurum tarafından 'evet, tamamen böyledir' denilmedikçe tartışılacak yönleri olabilir. Ama her olay terörle mücadele konusunda geçmişte, bize bir tecrübe kazandırmıştır ve bu tecrübenin ışığında biz dün de evvelki gün de üç sene evvel de bugün de terörle mücadeleyi çok daha akıllıca, çok daha iyi sonuçlar alıcı bir noktaya getirdik. Dolayısıyla bunu sadece TSK'ya indirgemek de doğru değil. Bu, güvenlik güçlerimizin işidir. Bunun içinde polisi de vardır, özel harekatı da vardır, yerine göre korucuları da vardır. Ama kara kuvvetleri unsurları ve jandarma unsurları şüphesiz bu konuda çok daha görev üstlenen, çok daha fedakarlıkla çalışan güçlerimizdir. Dolayısıyla haberin yeni bir olaymış gibi takdim edilmesi doğru değil, geçmişten bu yana bu konuda çok daha başarılı bir terörle mücadele konseptine sahibiz. Bu hareket mobildir, hareketlidir. Yarın başka yöntemlerin de denenmesi mümkündür. Elimizdeki tüm imkanları bu konuda başarı sağlamak üzere kullanacağız."

EŞLERİYLE, ÇOCUKLARIYLA GELENLERE KAPILARI KAPATMAK, GELENEĞİMİZDE YOK

Suriyeli sığınmacılar konusunda diğer ülkelerin de takdirini aldıklarını belirten Hükümet Sözcüsü Arınç, sınırdan eşleriyle ve çocuklarıyla gelen insanlara kapılarını kapatmanın Türkiye'nin ahlak ve geleneğine uymadığını belirten Arınç şöyle konuştu:

"Bizim bu sığınmacıların Türkiye'ye gelmesi tamamen insani amaçlıdır. Çünkü onlar ölümden kaçıyorlar. Orada uçaklar bombalıyor, helikopterler bombalıyor, camiler, evler bombalanıyor ve mevcut rejim ayakta durabilmek için insanını öldürmeye devam ediyor. Bize çok yakın olan köylerden çocuklarıyla, eşleriyle Türkiye'ye sığınan insanlara Türkiye'nin ahlakında, Türkiye'nin geleneğinde kapıyı kapatmak yoktur. Esasen bundan önceki toplantılarımızda da sayının artabileceğini bunun yüz bine ulaşabileceğini söylemiş, iki yeni kampın da hazırlandığını ifade etmiştim. Dolayısıyla 80 binin üzerine çıkmış olması, olağanüstü, beklenmeyen bir hadise değildir. Tüm hazırlıklarımız vardır. Biz kendi imkanlarımızla komşuda yaşanan bu trajediye karşı kayıtsız kalamayız. O sığınmacılara kucaklarımızı açmak mecburiyetinde olduğmuzu biliyoruz. Dünyada bu fedakarlığından dolayı Türkiye'yi takdirle karşılıyor. Umuyoruz ki Suriye'de yaşanan bu trajedi bir an evvel sona erer, insanlar özgürlüklerine ve yaşam haklarına kavuşurlar."

OSLO GÖRÜŞMELERİ

Bülent Arınç, Oslo görüşmelerinin hatırlatılması üzerine, durumun gündem değiştirmek için CHP'li Haluk Koç tarafından gündeme getirildiğini ancak kimse tarafından sahiplenilmediğini dile getirdi. İstihbarat görevlileri tarafından bu tür görüşmelerin yapılabileceğini belirten Arınç, MİT Kanunu'nu hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü:

"Öncelikle Oslo ile ilgili tartışmalara CHP kurumsal olarak nasıl bakıyor, bunun netleşmesi lazım çünkü Genel Başkanlarının, pek çok milletvekillerinin de Parti Meclisi üyelerinin de Haluk Koç'un dile getirdiği konulara soğuk baktıkları, bunun yersiz ve zamansız olduğu, AK Parti'nin bununla suçlanamayacağı şeklindeki beyanlarını hepimiz görüyoruz. Dolayısıyla geçmişte yaşanmış olay, devletin istihbarat birimlerinden birkaç kişinin bu örgütü temsil eden birkaç kişiyle bazı konuları konuşmuş olmasıdır. Mutabakat, imzalanmış belge, bunların hiçbiri yoktur. Bizim söylediğimiz şudur; devletin istihbarat örgütleri, o devletin bekası için her şeyi yaparlar. Kiminle görüşülecekse görüşürler, kime gidilecekse giderler. Burada ölçü, Türkiye ise söz konusu ülke, Türkiye'nin güvenliğinin, huzurunun, barışının sağlanabilmesi, silahlı terör örgütünün eylemlerine son verebilmesi ve Türkiye'nin bu gaileden bir an önce kurtarılmasıdır. Geçmişte bu tür görüşmeler yapılmış ve deşifre edilmiştir, sonunda akamete uğramıştır. Ben açık yüreklilikle söyledim, bir ülkede istihbarat örgütü varsa onun görevi bunu yapmaktır. Yapmazsa sorumlu olur. Şu anda nerededir, ne yapıyor, bunu bilmem mümkün değil, doğru da değil. Çünkü onun bağlı olduğu devletin organlarında belirli kişiler vardır. Onlar bu bilgileri, belgeleri yeri geldiğinde Türkiye'nin lehine kullanırlar. Sanıyorum ki Haluk Koç'un ortaya attığı bu konu kimse tarafından sahiplenilmedi ve AK Parti aleyhine kullanılabilecek materyal haline gelmedi. İster MİT olsun ister devlete bağlı herhangi bir istihbarat servisi olsun görevi, bu tür örgütlerle mücadele etmenin yöntemini kendi yöntemleriyle bir araya getirmek suretiyle karşılayabilmektir. Dolayısıyla MİT Kanunu'nun 36'ncı maddesinde bu görevleri yüklenmiş insanların doğrudan yargı önüne çıkarılamayacakları, yargılanamayacakları, sorgu, suale tabi olamayacakları hükmü varsa işte bunun için getirilmiştir. Yaptıkları işin niteliği onlara böyle bir koruma kalkanı getiriyor. Bundan sonra ne yaparlar, konuşurlar mı konuşmazlar mı bilemiyorum. 'Terör örgütü lideri' dediniz. Bu tabirleri bence kullanmamak lazım. Zübeyir Aydar, eskiden milletvekiliyken yurt dışına kaçmış, orada örgüt ile Avrupa bağlantılarını sağlayan biridir. O veya bir başkası kanun nezdinde, Türkiye nezdinde bu sıfatları hak etmiyor. Onlarla mı görüşülür, başkalarıyla mı görüşülür hiç bilmediğiniz, tasavvur etmediğiniz başkasıyla mı bu konu konuşulur, onları, görevi bu iş olan örgütlere bırakmamız gerektiğini düşünüyorum."

GD (SSA)