Uludağ Üniversitesi Rektörlüğü önünde öğrenciler tarafından protesto edilen Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakanlık Kamu Diplomasisi Koordinatörlüğü tarafından Uludağ Üniversitesi’nde düzenlenen 'Bölgesel Gelişmeler Işığında Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi' konulu panelde konuştu.

Suriye’deki olayları üzüntü ve endişe ile izlediklerini belirten Arınç, “Bu bizim için çok daha ağır. Bizim Suriye ile 910 kilometre sınırımız var ve iki ülke halkları arasında akrabalık ilişkileri var. Biz 8-9 yılda Suriye ile en iyi ilişkileri kurmuş bir ülkeyiz. Muhalefet diyor ki ‘ne oldu da şimdi bunlarla düşman oldunuz.’ Bizim Suriye ile aramız iyiydi. Bize milli kahraman gözüyle bakıyorlardı. TBMM’nin tezkereye ret oyu vermesi sadece Suriye’de değil, İslam dünyasında da büyük hayranlıkla karşılanmıştı. Tezkereye ret oyu vermiş bir meclisin başkanı olarak o dönem Suriye çarşısında gezerken binlerce insan ‘milli kahraman’ diye tezahürat yapmıştı. Ne oldu da bu işler bozuldu” dedi.

”BİZ ONLARLA İYİYKEN ONLAR İNSAN ÖLDÜRMÜYORDU”

Suriye ile ilişkileri en düzeyde dostça götürürken günden bin kişinin ölmediğini hatırlatan Arınç, şöyle devam etti:

“Bir kandil gecesinde 345 kişi, 4-5 şehir kuşatılarak tanklarla bombalandı. 20 bin kişi şu ana kadar katledildi. İş orada bitmiştir. Bizim dostluğumuz Suriye halkıyladır. Yönetimiyle olan ilişkimiz resmi ilişkidir. Biz onlarla iyiyken onlar insan öldürmüyordu. Şimdi öldürüyorlar. O zaman zalimle dostluğumuz söz konusu olamaz. Yapacağımız şeyler zulmün, şiddettin durdurulması silahların susturulması. Ben muhalefetimize hayret ediyorum. Temsilcileri çıkıyor basın toplantılarında konuşuyor. ‘Ne işimiz var bizim Suriye’de niye burnumuzu sokuyoruz oraya” Behey arkadaşlar Allah’tan korkun. Burada öldürülen o kadar insan sizin yüreğinizi kanatmıyor mu? Annesiz babasız kalan çocuklar her türlü varlığını bırakarak dağlardan tepelerden kaçmaya çalışan insanlar sizin merhamet duygularınızı hiç ortaya çıkarmıyor mu? En azından bunları söyledikten sonra ‘orada yaşanan olayları lanetliyoruz ‘ diyebilseler onu da söyleyemiyorlar. Çünkü gariptir İran’ın Irak’ın Lübnan’daki yönetimin durumuna bakıyorsunuz. Güvenlik Konseyi’nde ret oyu veren Rusya ve Çin’in tavrına bakıyorsunuz ve işin daha karmaşık olduğunu görüyorsunuz o zaman Türkiye diploması alanında yapacaklarını yapmaya çalışıyor. Ama bir taraftan da Suriye’de insanı yardımda bulunmayı da insanlık vazifesi olarak görüyor. 25 bine yaklaşan mülteci sayısı ile bunu Türkiye tek başına omuzluyor. Sadece ‘Bizim ne işimiz var orada’ demek bize yakışmaz. Siyasetten de yakışmaz. Biz aynı coğrafyanın insanlarıyız. Şimdi bu kara bulutlar dağılacak. İnşallah umarız ki mazlum Suriye halkı da özgürlüğüne kavuşacak.”

”BİR ŞEYTANİ EL İŞİN İÇİNE GİRDİ VE SURİYE’DE BÜYÜYÜ BOZDULAR”

Arınç, halkın taleplerini demokratik yollarla ortaya koymasından yana olduklarını vurgulayarak, “Bunlara karşı da şiddet kullanılmasını arzu etmiyoruz. Siyasetin temeli budur. Ne oldu da bu işler bozuldu biz bozmadık. Biz düne kadar ‘üç tarafı deniz dört tarafı düşman’ vecizesiyle yetişmiş bir milletiz. İroni yapıyorum. Eskiler öyle söylerdi. Biz de ‘sıfır düşmanlık’ dedik. 10-20 yıl evvel harp edecek noktaya geldiğimiz Suriye ile dostluk kurduk. İran, İrak’la dostluk kurduk. Ermenistan’la bile protokoller hazırladık. Ancak Azerbaycan’daki işgalin kaldırılması suretiyle kapılarımızı açacağımızı söyledik. Diğer komşu ülkelerle de ilişkilerimizi düzelttik. Sıfır sorun politikamızda da başarılı olduk. Ama bir şeytani el işin içine girdi ve Suriye’de büyüyü bozdular. Yine dostluk insanlık kazanacak. Yine diplomasi ile bu işlerin çözüleceği umudundayız” diye konuştu.

Bu arada, salondaki toplantı devam ederken, Arınç’ın girişi sırasında gösteri yapan öğrenciler daha sonra dağıldılar.