Suriye'de yaklaşık 1,5 yıldır yaşanan iç savaş, ülkede yaşayanların başta Türkiye olmak üzere çevre ülkelere göç etmesine neden oldu. Sınırda kurulan çadırkentlere yerleştirilen sığınmacıların sayısı psikolojik sınır olarak kabul edilen 100 bini geçti. Suriye'den Türkiye'ye halen göç sürüyor. İç savaş nedeniyle evini terk edenlerden biri de, oğlu Mehmet Basil, gelini Hala ve torunu Ayla ile birlikte Afyonkarahisar'a yerleşen Türk asıllı Meral Suggar.

Antalyalı olan Meral Suggar, 1960 yılında İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde öğrenciyken, aynı üniversitenin Kimya Mühendisliği Bölümü'nde okuyan Suriyeli Neşir Suggar ile tanıştı. Bir yıl sonra öğrenimini yarıda kesen ikili, evlendi. 9 yıl İstanbul'da yaşayan Meral- Neşir çifti, 1970 yılında Suriye'nin başkenti Şam'a gitti. Meral Suggar, tam 42 yıl yaşadığı evini, iç savaş nedeniyle terk ederek geçen eylül ayında Afyonkarahisar'a yerleşti.

KURŞUNLARIN ALTINDA GELDİK

Eşini geride bırakarak Afyonkarahisar'a yerleşen Meral Suggar, Suriye'de yaşadıkları son 1,5 yılı 'azap' diye nitelendiriyor. Kurşunların arasında zor bir yolculuk yaparak Türkiye sınırına ulaştıklarını belirten Suggar, "Oğlum, gelinim ve torunumla taksiyle sınıra geldik. Geçtiğimiz bölgede hep çatışmalar vardı. Yanımızda küçük çocuk olduğu için kimse bize dokunmadı. Kurşunların altında sınıra ulaştık. Eşim Suriye'nin önde gelen ailelerinden birine mensup olduğu için gelmesine izin verilmedi. Suriye'de yaşamak 'azap' oldu" dedi.

PARKLARDA YAŞIYORLAR

Türk polisi tarafından sıcak karşılandıklarını kaydeden Suggar, "Suriye'de olaylar acımasız biçimde devam ediyor. Ülkemize sığınanların sayısı 100 bini geçmiş. Geride kalanlar orada aynı acıyı çekiyor. Şam'ın banliyöleri bombalandı. İnsanların evleri yıkıldı. Burada oturanlar merkezde toplandı. Bir evde 15-20 kişi yaşıyor. Evi olmayan parkta yatıyor. Olaylar etnik çatışmaya doğru gidiyor" dedi.

HÜKÜMET NE DERSE O

Ortadoğu'da birçok yöneticiyi koltuğundan eden değişim sürecinin Suriye'de de sürdüğünü anlatan Suggar, 'Arap Baharı' diye adlandırılan olayların 1,5 yıl önce Şam'da başladığını söyledi. Suriye'de yaşadığı 42 yıl boyunca Esad rejiminin baskıcı tutumunu hep hissettiklerini vurgulayan Meral Suggar, "Esad yönetimi, silah, asker ve istihbarat yönünden gücü hep elinde tuttu. Halk sessiz sedasız yaşıyordu. Hükümet yoğurda 'siyah' derse halk da 'siyah' demek zorundaydı. Halk bunu yıllarca içine çekti. 80'li yıllarda Esad'ın babası da muazzam bir katliam yaptı. Yıllar sonra Beşar Esad da babası gibi ayaklanmayı acı bir şekilde bastırmaya çalışıyor" diye konuştu.

ABD SESSİZ KALDI

Suriye'nin zengin kaynaklara sahip olmadığını da dikkati çeken Meral Suggar, ABD'nin bu nedenle duyarsız kaldığını savundu. ABD'nin Libya'ya hemen müdahale ettiğini vurgulayan Suggar, şöyle dedi:

"Libya'ya hemen ordu gönderildi. Çünkü Libya'nın zengin kaynakları vardı. Suriye'nin bir şeyi yok. Müdahale etseler de etmeseler de olur. Bunun yanında burada bir cepheleşme var. Rusya, Çin ve İran, Suriye'yi destekliyor. ABD sanırım bunu ciddiye alıyor. Cephelenme nedeniyle ABD sessiz kaldı."

TORUNU ÇİFTE VATANDAŞ

Suriye'de yaşamasına rağmen Türk kimliklerini koruduklarını kaydeden Meral Suggar, Türkiye'nin çifte vatandaşlara yaklaşımını da eleştirdi. Bir torununun Ankara'da Gazi Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Fakültesi'ni kazandığına değinen Suggar, "Torunum Ahmet Abdülselam, çifte vatandaş. Bundan dolayı ne yurt ne de burs imkanından yararlanıyor. Suriye vatandaşlarına buradaki eğitimi için burs verilirken, torunuma 'Sen çifte vatandaşsın' deyip hiçbir hak tanımıyorlar" dedi.

İŞADAMIYDI, İŞ ARADI

Savaştan en çok etkilenen Mehmet Basil Suggar ise işverenken, iş arar duruma düşmekten yakındı. Katar'da çalışan kız kardeşi Elif Suggar aracılığıyla Afyonkarahisar'daki Alimoğlu Mermer Şirketi'nin sahibi İbrahim Alimoğlu ile tanıştıklarını belirten Suggar, Alimoğlu'nun daveti üzerine Afyon'a geldiğini söyledi. Alimoğlu Mermercilik A.Ş'de çalıştığını anlatan Suggar, "Ben işadamıydım, ticaretle uğraşıyordum. Bütün ticaretimi Türkiye ile yapıyordum. Malım, mülküm yandı. Saldırı oldu. Çeteler saldırdı, zarar gördük. O veya bu taraftan değildim. Öldürmeye karşıydım. Mahallemizde saldırı oldu. Kurşunların altından kaçarak geldik. Her şeyimi orada bıraktım. Varlık aileler bile kaçmak istiyor" diye konuştu.