Sol örgütlerin çeşitli sloganlarla büyükşehirlere okumak için gelen Alevi gençleri etkilediğini ileri süren Solgun şu iddialarda bulundu: 

"Kemalizmden çok daha fazla büyük tahribatlara bu örgütler nedeniyle uğradılar bu kadar açık ve net söylüyorum. Kemalizm bir devlet ideolojisi olarak Alevilerin doksanlı yıllara kadar asimile olmasında pek etkili olmamıştır. Ama radikal sol örgütler devrim, sosyalizm, özgürlük söylemleriyle Ankara'ya İstanbul'a okumaya gelen alevi gençleri etkili sloganlarla kendi yanlarına çektiler. İdeolojik bir eğitimden geçirildikleri için bu devrimci örgütlerin Aleviler üzerindeki asimilasyoncu etkisi devletinkinden daha fazla olmuştur." dedi.


Cafer Solgun 1 Mayıs'ta emekçilerin Taksim'de 1 Mayıs'ı kutlamak için polis müdahalesine maruz kalmasını ise 'Taksim inadı' diye değerlendirmişti. Solgun, İstanbul Valisi ve hükümetin açıklamalarını destekleyen içerikteki yazısında şunları kaleme almıştı:

“İlla da Taksim”in anlamı…
Bu ısrar ve inadın sahiplerinin asıl muradı 1 Mayıs’ı kutlamak mı?

"Ben bugün aslında ülkemizin en önemli gündemi üzerine yazacaktım, barış ve çözüm sürecine dair yani. Ama olmadı. Malum, bugün 1 Mayıs.

1 Mayıs’ın son yıllarda bir yasak konusu olmaktan çıkması, nihayet bizde de 1 Mayıs’ı gerçekten bir “bayram” haline getirmeye başlamıştı.

Ne var ki, Taksim’e her yolu düşenin gayet iyi gördüğü ve tanıklık ettiği gibi meydandaki tadilat ve düzenleme çalışmaları burada bir miting yapılmasına olanak tanımıyor. Nitekim İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu, Taksim alanı için yapılan başvuruları reddederken açık ve net bir dille gerekçe olarak bu durumu belirtti. Yani bir başka gerekçe değil, “Taksim’i Yayalaştırma Çalışmaları” nedeniyle. Ve miting için başka alanları işaret etti. 1 Mayıs 77’de hayatını kaybedenler için anma yapılmasına ise izin vereceklerini belirtti; nitekim bu satırların yazıldığı esnada söz konusu anma yapılmıştı. Bu durumda Valiliğin keyfi bir yasakçı tutum içinde olduğunu iddia etmek cidden izan ve insaf ölçülerini hayli zorlamak olur.

Sabah saatlerinden itibaren, Şişli, Mecidiyeköy ve Beşiktaş yönünde toplanmaya başlayan gruplar oldu. Polis tazyikli su ve gazla müdahale etti. Akşama değin süreceği anlaşılan bir “gerginlik” durumu söz konusu. Dilerim hiç kimsenin canına, malına zarar gelmez…

Peki neden yeniden 1 Mayıs’ı çatışma, müdahale, gaz, tazyikli su ile birlikte kutluyoruz?

Neden 1 Mayıs deyince sokaktaki insanın zihninde hala kaygı ve endişeler uyanıyor?

1 Mayıs nihayet bizde de “emek günü” olarak tanınmış, resmi tatil günü olarak kabul edilmişken hem de…

Son birkaç yıldır Taksim’de de kutlamalar yapıldı ve herkes rahat bir nefes aldı; “nihayet 1 Mayıs bizde de bir bayram günü olabilecekti”… Ve nihayet geçmiş olaylar, gerginlikler, yasaklı yıllar, provokasyonlar, kaybettiklerimiz, ders almak kaydıyla gerçekten geçmişte kalmış olacaktı…

Olmadı.

Uzun süredir CHP’nin “işçi kolu” gibi faaliyet gösteren DİSK, “illa da Taksim” gibi ısrarcı bir tutum içine girdi. Bazı sol gruplar da tabii hemen bu tutumun arkasında pozisyon almakta geç kalmadılar. Söylemeye gerek mi var; CHP de öyle…

Sabah saatlerinden itibaren Taksim çevresinde “gergin” kalabalıklar toplanmaya başladı. Polis olağanüstü önlemler aldı. Bazı yerlerde gaz ve tazyikli su sıkılarak müdahaleler oldu. İstanbul büyük ölçüde “hareket edemez” bir hale geldi. Nitekim zaten sorunlu olan ulaşım, iyiden iyiye imkansız durumda…

Hemen söyleyeyim. “İlla da Taksim” ısrarının sahiplerinin asıl muradının 1 Mayıs’ı kutlamak olduğu kanısında değilim. Barış ve çözüm sürecinin sahici bir gündem olduğu ve bu sürecin nasıl ileriye taşınması gerektiğinin tartışıldığı bugünlerde, “birileri” madem öyle, memlekete yeni gerginlikler lazım dercesine bir tutum içerisine girdiler. Mevzunun özü, bu.

Peki bu tutumun sahiplerinin kamuoyunda bir karşılığı var mı? “Temsilcisi” olduklarını iddia ettikleri işçi ve emekçi kesimler açısından bir karşılıkları var mı? Bu tutumları ile kamuoyundan alkış mı alacaklar?

Bir süre önce CHP ve İP’in öncülüğünde Silivri’de de bir “direniş” sergilenmişti. O “direniş” kamuoyunda ne kadar sempatiyle karşılandı ise, bu “illa da Taksim” tavrı da o kadar sempatiyle karşılanmış olacak…

Ve olan 1 Mayıs’ın kendisine olacak…

İşçi ve emekçilerin 1 Mayıs’ı kutlu olsun…"
Kaynak:demokrat haber