Ayten-Hüseyin Ölmez çiftinin 3 çocuğunun en küçüğü Suzan, 2 Nisan 1990 tarihinde  dünyaya geldi. Başta sağlıklı görünen minik Suzan, başlayan halsizlik, iştahsızlık, huzursuzluk şikayetleriyle hastanelerle tanıştı. Suzan’ın yapılan tetkikleri sonucunda kalıtsal bir hastalık olan talasemi majör (Akdeniz anemisi) hastası olduğu ortaya çıktı. Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde tedavilerine başlanan, sürekli kan verilmesi gereken Suzan’a doktoru Prof.Dr. Suat Çağlayan tarafından henüz 18 aylıkken kendisinden 3 yaş büyük ağabeyi Şevki'den alınan kemik iliği nakledildi. Suzan'a 11 Aralık 1991'de yapılan naklin 8'inci ayında kan transfüzyonu ihtiyacı doğdu. Yeniden başa dönülen, ağır ilaç tedavileri başlanan Suzan’a ikinci kez nakil kararı verildi. Yine aynı hastanede yine ağabeyi Şevki’den alınan kemik iliği 13 Ocak 1995 yılında Suzan Ölmez Sert’e nakledildi. O tarihte Ege Bölgesi’nde kemik iliği nakli yapılan ilk vaka olan Sert'in yaşadıkları gazetelerde sık yer alırken, tek odalı, mutfağı, tuvaleti, sobası olmayan evlerinde gerekli hijyen şartlarının sağlanamaması nedeniyle bir ay süreyle Hilton Oteli’nde misafir edildi. İliğin tutması sonucu Suzan Ölmez Sert, otelden ayrılıp evine döndü. Sert yıllarca tedavi ve kontroller için ikinci evi olan Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gidip- geldi.

Suzan Ölmez Sert, 18 yaşına geldiğinde ağır tedavilerin etkisiyle henüz adet görmedi. Bunun üzerine nakil yapıldığı dönemde asistan olan Pediatrik Onkolog Uzm. Dr. Haldun Öniz’in devreye girmesiyle gerekli muayenelerini yaptırdı, yumurtalıklarının çalışması için tedavi gördü. İki yıl ilaç tedavisi gören ve adeti düzene girdiği gerekçesiyle tedavisini kendi isteğiyle kesen Suzan Ölmez Sert, gönlünü kaptırdığı 26 yaşındaki Ahmet Sert ile 10 Ocak 2012 tarihinde dünya evine girdi.

Sürekli, sigortalı bir işi olmayan, eşiyle kirasını ödemekte zorlandıkları, buzdolabının bile olmadığı bir evde yaşamlarını sürdüren Suzan Ölmez Sert, evlendikten kısa süre sonra kendisinin 'mucize' olarak nitelendirmesi ile hamile olduğunu öğrendi. "Anne olmak benim için hayal ötesi bir şeydi” diyen Suzan Ölmez Sert, hamileliğinde dördüncü ayı geride bıraktığını belirterek şöyle konuştu:

"İki kez kemik iliği nakli oldum. Ama o dönemlerde çok küçüktüm ve ne olduğunu bilmiyordum. Doktor, hemşireler arkadaşlarım oldu. Hastanede o kadar çok yattım ki. Arkadaşlarım sokakta oynarken ben seyrediyordum. Bana ağabeyimin şifa olduğunu yıllar sonra öğrendim, anladım. O günlerde gazetelerde çıkan haberler bana her şeyi anlattı. Ağabeyim Şevki evlendi, 4 aylık oğlu var. Benim için evlenmek de hayaldi. Böyle tedaviler geçirdiğim için beni kimse sevmeyebilirdi. Ama eşim Ahmet beni, ben de onu çok sevdim. Ona daha ilk günden bu tedavileri anlattım. 18 yaşına kadar hiç adet görmemiştim, ilaç tedavisiyle adet gördüm. Eşime çocuğumuzun hiç olamayabileceğini bilmesini istedim. O beni öyle kabul etti. Evlendik, çok mutluyuz. Evlilik için doktorumdan onay aldım. Çocuğum olmaz diye kendimi o kadar inandırmıştım ki korunmadım. Hamileliğim sürpriz, hatta mucize oldu. Şimdi 4 aylık gebeyim, bebeğimi kucağıma alacağım günü heyecanla bekliyorum. Her hafta kontrole gidiyorum. Ben talasemi majör taşıyıcısıyım, eşimde ise böyle bir hastalık yok. Bebeğimin ben taşıyıcı olduğum için 4’te bir hastalık taşıyıcısı olarak doğma olasılığı vardı. Ama tüm gerekli testler yapıldı, sorun yok bebeğim sağlıklı. Dünyaya sağlıklı bir bebek getireceğim. Sevinçten havalara uçuyorum."

Suzan, gittikçe büyüyen karnına bakıp hediye edilen minik tulumları bebeğine giydireceği günü beklerken, baba adayı Ahmet Sert, eşinin bebekleri olmayacağını en baştan söylediğini kaydederek, "Bebeğimiz olmazsa olmasın, biz mutluyuz' demiştim. Bebek gerçekten sürpriz oldu, çok sevinçliyim. En çok da Suzan için seviniyorum, anne olacağı için çok mutlu, heyecanlı" dedi.

Asistanlığında bebekken tanıyıp bu yaşına kadar takibini sürdürdüğü hastası Suzan Ölmez Sert’i bugün sağlıklı bir anne adayı olarak görmenin kendilerini de çok mutlu ettiğini belirten Uz.Dr. Haldun Öniz, "Suzan ciddi tedaviler geçirdi, iki kez kemik iliği nakli oldu. Yıllar süren tedavi ve takipleri kolay bir süreç değildi. Eskiden bu tür tedavilerden sonra hastaların anne olma şansları çok düşükken artık bu oran yükseldi ve Suzan gibi hastalarımızın yüzü gülüyor" diye konuştu.

TALASEMİ

Talasemi (Akdeniz anemisi) dünyanın birçok ülkesinde görülen anne ve babadan çocuklara geçen kalıtsal kan hastalığı olarak biliniyor. Bu hastalık Akdeniz ülkelerinde yaygın olduğu için, Akdeniz anemisi olarak da tanınıyor. Ağır hastalık tipi olan talasemi majörden, hiçbir belirtisi olmayan taşıyıcı bireylere kadar geniş bir yelpazeye sahip. Talasemi major, 3-4 aylıkken başlayan, sürekli kan nakli gerektiren çok ciddi bir kan hastalığı olarak tanınırken, bu çocuklar kendileri için gerekli hemoglobini yeterli miktarda yapamıyor. Halsizlik, solgunluk iştahsızlık, huzursuzluk, karaciğer-dalak büyümesi sonucu karın şişliği, sık sık ateşlenme iskelet sisteminde değişiklik, yüz ve kafa kemiklerinden başlayarak kemiklerde değişiklik ve tipik bir yüz görünümü ortaya çıkıyor. Bu hastalar hayatları boyunca düzenli tedavi görmek zorunda kalıyor.



NC(İÖ/İD)