AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, gazetecilerin sorularını yanıtlarken, Kürt sorununun çözümünde son dönemlerde demokratik özerklik gibi dünyadaki modellere benzemeyen çok geri, köhne bir modelin dayatılmasının Kürt sorununun çözümünü de bazen tıkayabileceğini söyledi. Ensarioğlu, şöyle dedi:

"AK Parti'nin yerel yönetimlerinin güçlendirilmesi ile ilgili çok ciddi hazırlığı vardır. Gelsinler, buna destek versinler. Yetkilerin çoğunu yerel yönetimlere verip ayrıca yerel yönetimlerin mali gücünü artıran ve vergi koyma yetkisini veren bir tasarı var. Bu tasarı sayın Başbakan'ın talimatı ile Meclis'e gelecek. Yani; silahlı vesayetle destek vermesinler. Demokratik olmayan yöntemlerle her gün ilçe başkanları kaçırılıyor, il başkan yardımcıları öldürülüyor ve insanlara silah zoruyla AK Parti'den istifa etmeleri isteniyor. Her giden gelen de istifa ediyor. Bir taraftan demokrasi, özgürlük, barış, kardeşlikten bahsedeceğiz bir taraftan da 10, 15, 20 yıl önce kendilerine devlet içindeki çetelerden maruz kaldıkları baskıyı bugün silahlı güçleri kendileri uygulamaya çalışıyorlar. Karşı oldukları bir anlayışa çok kötü benzediler. Halka, kendi tabanın üzerinde siyaset yapma fırsatı verdikleri insanlara da aynı şekilde vesayet dayatıyorlar. Silahlı gücün vesayeti ile çözüm üretmeniz mümkün değil. Silah, miadını doldurmuştur. Türkiye'de, artık zaman siyaset zamanıdır. Çözüm; ancak diyalog ve siyaset zeminindedir. Fikir üretebiliyor, çözüm üretebiliyorsanız buyurun birlikte bir çözüm geliştirelim. Evet Kürtler'in sorunları, meselesinde çözülmemiş bir çok konu var. Gelin birlikte çözelim. Sayın Başbakan 'beyaz bir sayfa açılım gelin birlikte dolduralım."

Ensarioğlu, Başbakan Erdoğan'ın AK Parti kongresinde yaptığı ve Kürt sorunu konusunda bazı kesimler tarafından yeterli bulunmayan konuşmasını değerlendirdi. Ensarioğlu, Başbakan'ın Kürt meselesi ile ilgili çözüm önerilerini bir kongrede detaylandırmanın mümkün olamayacağını söyledi. Ensarioğlu, "O zaman AK Parti'nin dayatması diye karşımıza çıkarlardı. Siz çıkıp çözüm konusundaki önerilerinizi madde madde yazarsanız o zaman, 'AK Parti'nin çözümü ve dayatması' derler. Sayın Başbakan; 'Kürt sorunu konusunda çok şey yaptık, iyi niyetliyiz ve bundan sonra her şey bitti demiyoruz, bundan sonra yapılması gerekenler konusunda beyaz bir sayfa ortaya koyalım ve bu beyaz sayfayı Kürt kardeşlerimiz ile birlikte dolduralım' demiştir" diye konuştu.

"ÖCALAN'SIZ PARTİ VE TABANA HEDEF KOYMA KABİLİYETLERİ YOK"

Ensarioğlu, yeni bir müzakere sürecinin koşulların olması halinde başlayabilceğini söyledi. Ensarioğlu, şöyle dedi:

"1.5 yıl önce Hükümet çok cesur bir adım atıp Sayın Başbakan bir diyalog ve müzakere süreci başlattı. Bu süreçte çok önemli bir noktaya gelindi. Öcalan kendi ifadesi ile 'Biz bu işi bitirdik' dedi. O  noktada şiddet yeniden tırmandı. PKK'nın içinde de farklı farklı düşünen kesimler var. Doğal olarak her yerde var. Devlet içinde de çözüm istemeyenler de var, farklı farklı partilerde de var. Burada süreci boşa çıkaran ve şiddeti tırmandıran kesimler gördü ki, Öcalan'sız örgüte ve tabana hedef koyabilme imkanları ve şartları yok. Yani örgütün 1.5 yıldır tırmandırdığı şiddet ve yaptığı hadiselerde aslında bir hedef koyamadığı ortaya çıktı. BDP de, PKK da, yurt dışındaki gruplar da artık Kürtler adına veya kendini temsil eden kesim adına bir hedef koyamadı. Çünkü bu gelenekte o hedefleri koyan kişi Öcalan'dır. PKK adına ancak Öcalan hedef ve politika belirler. Öcalan, ancak 'Demokratik özerklik gidin çalışın içini doldurun' veya 'Demokratik konfederalizm buyurun içini doldurun' veya 'Ben demokratik bir toplum yaratıyorum, içini doldurun' der. Yani onun dışında PKK'ya veya o kesime hedef koyabilme kabiliyeti yoktur."

'KÜRT SORUNUNDA KARAR VERİCİ KİMSE ONUNLA KONUŞULUR'

Ensarioğlu, Öcalan'ın son dönemde güçlendiğini, bugün itibariyle onsuz hedef koyamayan ve o kabiliyeti olmayan PKK, BDP, KCK ve DTK'nın 'Muhatap Öcalan' ifadelerini kullandıklarını söyledi. Ensarioğlu, şöyle konuştu:

"Sayın Kılıçdaroğlu'nun 'Çözüm olacaksa gerekirse Oslo olabilir' demesinden sonra tam da şiddetin herkesi bıktırdığı bir noktada eğer çözüm olacaksa Öcalan'ın örgüt içindeki gücü de çözüm için bir fırsata dönüştürülebilecekse tabii kullanılabilir. BDP hiç bir zaman siyaset yapabilme ve karar verebilme kabiliyetini gösteremedi. Sürekli karar verirken ikircikli davrandı. Sadece yaptığı siyasette AK Parti'ye muhalefet ve bir düşmanlık  yürüttü. Muhalefet, eleştiri dışında çözüm üretmeyi hiç bir zaman beceremedi. Çünkü, PKK'nın onlara müsade edildiği kadar siyaset yapan ve siyaset hedeflerini PKK tarafından hatta adayları PKK tarafından belirlenen bir yapı BDP. O zaman kim karar vereciyse, karar verici ile oturup konuşursunuz. Karar verici kimse; kimin gücü varsa. Ama bu yetkilendirme de net bir şekilde ifade edilmelidir."

"ÇATIŞMASIZLIK SAĞLANMALI, DAĞDAN İNİŞ SONRA OLMALI"

AK Parti'li Galip Ensarioğlu, yeniden bir diyalog ve müzakere sürecinin başlaması için öncelikle çatışmasızlık ortamının sağlanması gerektiğini anlatırken, şöyle dedi:

"Çatışma, çözüm iradesini ve Türkiye'nin dengesini bozuyor. Çatışmasızlığın sağlanması, ve vakit geçirilmeden güven artırıcı adımların atılması, somut Kürt sorununun çözümünde Kürt halkının talepleri olan demokratik haklar ve kültürel haklar çerçevesinde bir takım olumlu ve somut adımlar atılmalıdır. Bununla birlikte güven tesis edildikten, çatışmasızlık ortamı sağlandıktan sonra yeni anayasaya ihtiyaç duyulmadan yapılması gereken değişiklikler ve karşılıklı güvenin tesisi ve Türkiye'nin bu işin çözülmesi için stabil bir ortamın sağlanması gerekir. Ardından yeri geldiğinde silah bırakma ve çözüm süreci. Tabii bu çözüm sürecinde PKK'nın çözümün hangi kısmına dahil edileceği olmalı. PKK'yı orta yerde bırakın bir çözüm şiddeti sonlandırmaz. Şiddetin son bulabilmesi için Kürt sorununun çözüldüğü noktada dağdan inme en sonda olmalı. Silahların susması ilk başta, güven tesisi ondan sonra silahların bırakılması tamamen artık çözüme herkesin ikna olduğu noktada, silahların bırakılması ve dağdan inme en sondur."



FA,SS(GG/İD)