Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti teşkilatı olarak bu yola milletle çıktıklarını anlatırken, bu hafta vefat eden halk ozanı Neşet Ertaş'ın 'Dost elinden gel olmazsa varılmaz, Rızasız bahçanın gülü derilmez, Kalpten kalbe bir yol vardır, görülmez, Gönülden gönüle giden yol, gizli gizli" dizelerini okudu.

Başbakan Erdoğan, sadece AK Parti'ye oy verenlerin partisi olmadıklarını anlatırken, şöyle dedi:

"Biz Türk'ün, Kürt'ün, Arap'ın, Laz'ın, Gürcü'nün, Çerkez'in, Tatar'ın, Boşnak'ın, Pomak'ın, Roman'ın yani herkesin partisiyiz. Kırmızı çizgilerimiz var. Biz yola çıkarken 'Etnik, bölgesel, dini milliyetçilik yapmayacağız' diyen, her türlü ayrımcılığı reddeden, 75 milyon insanımızın tamamı kucaklayan bir anlayışla yola çıktık. 10 yıl boyunca herkesin hayat tarzına saygı duyduk. Halk bizden Gazi Mustafa Kemal tarafından başlatılan ancak bizzat yakın arkadaşları tarafından sekteye uğratılan inkıtaya uğratılan anlayış, hoşgörü, demokrasi, özgürlüklerin Türkiye'ye hakim kılınmasını istiyorlardı. Merhum Adnan Menderes'in talihsizce idam edilmesiyle yarım kalan reformların devam ettirilmesini istiyorlardı. Bu ana muhalefet partisi var ya, bütün darbelerin ya fiilen ya da fikren içindedir. İçinde olmadığı hiçbir darbe yoktur bu ana muhalefet partisinin. AK Parti Türkiye'yi normalleştiren; umudun, güvenin, istikrarın partisidir. Kimsenin giyimine, içmesine, yemesini, yaşam tarzına karışmadık. Değil yüzde 50, yüzde 99'la iktidar dahi olsak, yüzde 1'in hakkını, hukukunu, tercihlerini korumak bizim boynumuzun borcu olarak kalacaktır."

"İNSANI YAŞAT Kİ DEVLET YAŞASIN"

Türkiye'de 1940'lı yıllarda milletin kutsallarına karşı aleni bir savaşın yürütüldüğünü söyleyen Erdoğan, CHP tarafından geçmişte camilerin ahıra, müzeye dönüştürüldüğünü, Kuran-ı Kerim'i öğrenme, öğretme ve okumanın yasaklandığını ve ezanın aslına mugayir bir şekle çevrildiğini söyledi. Erdoğan, Adnan Menderes'in bu süreci tersine çevirdiğini ifade ederek şöyle devam etti:

"1960'ta askeri müdahaleyi yapanlar, Menderes'i idam edenler adeta sonraki başbakanlara şu mesajı verdiler; eğer millet ile devlet arasındaki mesafeyi kapatırsanız sonunuz işte böyle olur. Şu andaki CHP bile aynen şunu söyledi: Sizde yoksa akıbetinizin Menderes gibi mi olmasını istiyorsunuz? Biz Menderes ile başlayan, milleti, milletin değerlerini esas olan bu anlayışla siyaset yapıyoruz. Bu yüzden kendimize 'muhafazakar demokrat' dedik. Kendimizi böyle tanımladık. Halkı müslüman olan bir ülkede, demokrasinin en iyi şekilde, en ileri şekilde yaşatılabileceğini içeride ve dışarıda herkese gösterdik. Bizim ortaya koyduğumuz bu anlayış ülkemizin sınırlarını aştı, bütün müslüman ülkelere adeta örnek hale geldi. Biz kefenimizi giyerek bu yola çıktık, çetelerden korkmadık."

Şeyh Edebali'nin 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' öğüdünü kendilerine örnek aldıklarını ifade eden Erdoğan, büyük devletin milletiyle var olan, milletiyle elele olan devlet olduğunu söyledi. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, hiç kimsenin devletin bekasını bahane ederek hukukun dışına çıkamayacağını kaydederek, artık hiç kimsenin sırtını devlete dayarak işkence yapamayacağını, kimsenin vatandaşa tepeden bakamayacağını söyledi.

"GİDECEĞİZ GÜNDÜZ GECE"

Başbakan Erdoğan, 10 yılda birçok önemli kronik sorunu çözdüklerini, birçok konuda önemli başarı elde ettiklerini söyledi. Ancak, hala yapmaları gereken şeyler de olduğunu söyleyen Erdoğan Aşık Veysel'in 'Uzun ince bir yoldayım' şiirini okuyarak, Aşık Veysel'in de kendi sesinden okuduğu türküyü salondakilerle beraber dinledi.

Demokratikleşme ve teröre karşı verdikleri mücadelede yalnız bırakıldıklarını ifade eden Erdoğan; "Bunları bahane etmedik, millet bizim arkamızda dedik. Biz bu meseleyi çözeceğiz dedik. Türkiye'de maalesef terörün bir piyasası oluşmuştur. Terörün siyaset alınıp siyaset alınan, kan alınıp kan satılan, can alınıp can satılan bir piyasası oluşmuştur. Terörün silah ticaretiyle kaçakçılık üzerinden bir piyasası oluşmuştur. Terör sadece dışarıdan değil, bu kanlı piyasadan rant sağlayan içerideki çevrelerden de destek alıyor. Terör kendi şahsi hesaplarının peşine düşen kimi siyasetçilerden, kimi medyadan kimi çevrelerden destek alıyor. Terör bittiğinde siyaseti, rantı bitecek olanlar terörle mücadelede asla yanımızda olmadılar" diye konuştu.

"SİZ DE HAZIRSANIZ ADIMI BERABER ATALIM"

Başbakan Erdoğan, terör sorunu konusunda birlikte hareket etmek için CHP'ye seslenerek şunları söyledi;

"CHP bizden randevu istedi, verdik. 'Yürütme olarak yapmamız gereken ne varsa biz yapmaya hazırız' dedik. Şimdi ben buradan anamuhalefete sesleniyorum: Biz hazırız, hazırsan arkadaşlarıma ben görevi verdim. Sizin arkadaşlarınızla görüşecekler. Evet diyorsanız oturup konuşacağız. Çünkü milleti aldatmaya hakkınız yok, milleti aldatmaya hakkımız yok. Yapılacak bir şey var da yapmıyorsak, biz bunun hesabını her an veririz. Bizim bağcıyla işimiz yok, biz bu milletin üzümü yemesini istiyoruz. Biz gözü yaşı anneler, babalar görmek istemiyoruz. Eğer samimiyseniz adımı beraber atalım diyorum, ve bunu bu kongreden haykırıyorum, tüm milletim buna şahit olsun diyorum."

"YETER ARTIK DEYİN"

Başbaka Erdoğan, terörle sadece askeri güçle mücadalenin yetmeyeceğini bildiklerini bunun için Milli Birlik ve Kardeşlik projesini geliştirdiklerini ve bunun devam ettiğini söyledi. Son 10 yılda bölgeye 35 milyar TL'lik yatırım yaptıklarını belirten Erdoğan, terör örgütünün bu gelişmeleri sabote ettğini söyledi. Erdoğan konuşmasında terör konusunda şu ifadelere yer verdi;

"Ret, inkar, asimilasyon politikalarına biz son verdik. Kürtçe'nin önündeki engelleri biz kaldırdık. 10 yıl boyunca Kürt kardeşlerimize karşı yüzlerce adım attık. Şimdi artık bu yeni dönemde Kürt kardeşlerimin bizlere karşı bir adım atmasını bekliyoruz. Kürt kardeşlerimin 'Yeter artık' diyerek, teröre karşı cesaretle seslerini yükseltmesini bekliyoruz. Yeniden Kürt kardeşlerimizle birlikte yol haritamızı çizmek, bu ülkede kardeşliği Kürt kardeşlerimizle birlikte yükseltmek istiyoruz. Hepimiz aynı ailenin fertleriyiz, biz kardeşiz. Terör örgütünün 30 yıldır uyguladığı şiddet Türkiye'ye zarardan başka bir şey getirmedi. Kürt kardeşlerimin oyunu alarak Meclis'e gelen siyasetçiler öfkenin, şiddetin, ayrımcılığın dilinden başka dil kullanmadılar. Ben bugün bir kez daha kardeşliğin diliyle konuşuyorum. Gelin bu sorunları birlikte çözelim, şiddete teslim olarak değil siyasetle çözelim. Gelin bu sorunları teröristlerle kucaklaşmak suretiyle çözeceğini zannedenlerle beraber değil, sizinle kucaklaşanlarla beraber çözelim. Bugün hiç usanmadan, bıkmadan tekrar ediyorum: İnadına demokrasi, inandına barış, inadına kardeşlik diyorum."



DHA(BY/İD)(FOTOĞRAF)