Hamur'un Çağlayan Köyü'nde Hanım ve Kasım Levent çiftinin 8 çocuğundan biri olan Melek, 16 yaşındayken ilçe merkezinde çobanlık yapan Ferdi Karaaslan ile görücü usulü ile evlendirildi. Çağlayan Köyü'nden, Hamur'un Kale Mahallesi'ne gelin giden Melek, eşinin ailesi ile birlikte aynı evi paylaştı. 'Çocuk geline' ilk günden itibaren iddiaya göre eşi Ferdi Karaaslan şiddet uyguladı. İddiaya göre kayınvalidesi, kayınpederi ile kayın biraderi şiddet de buna göz yumdu.

Gördüğü şiddete dayanamayan Melek Karaaslan, bir kış günü evden kaçtı, ilk çocuğunu Ağrı'nın buz gibi soğuğunda sokakta dünyaya getirdi. Cansız bebeği ile eve dönen Melek'te 'davranış bozukluğu' olduğu ve 'travma' yaşadığı söylendi.

Evliliğinden biri 4 yaşında Akın, diğeri 1.5 yaşında Miraslan adında iki oğlu bulunan Melek Karaaslan, birkaç kez babası Kasım Levent tarafından Çağlayan Köyü'ne götürüldü. Ancak araya giren aile büyükleri, 'namus meselesi', 'Kadının yeri kocasının yanıdır' diyerek, Melek'i koca evine gönderdi.

AĞABEYİ SIR PERDESİNİ ARALADI

İstanbul'da çalışan ağabeyi Reis Levent'in gelmesi ve kız kardeşi Melek'i görmek istemesi, işkencedeki sır perdesini araladı. Reis Levent, "Evlerinin kapısı kilitliydi. Kayınvalidesini buldum. Eve geldi ısrar ettim ve tuvaletin kapısını açarak 'İşte Melek' dedi. Düğüne gittiği söylenen Melek, çok perişan bir durumdaydı. 60 kilo kadar olan kardeşim, 30 kilo bile yoktu" diyerek evine döndü ve durumu babasına anlattı.

Bunun üzerine geçen hafta Kasım Levent, oğlu Reis'le birlikte savcılığa başvurarak, damadı Ferdi Karaaslan ve ailesinden kızına şiddet gösterip işkence yaptığı gerekçesiyle suç duyurusunda bulundu.

POLİS ZORUYLA KOCA EVİNDEN ALINDI

Polislerle birlikte 18 Temmuz günü gittiği koca evinden Melek'i alan baba Kasım Levent, onu hemen Ağrı Devlet Hastanesine götürdü. 'Öldüremedikleri için ölüme terk etmişler' denilen ve ruh sağlığını kaybeden Melek Karaaslan 19 Temmuz günü ise önce ambulansla Erzurum'a buradan da ambulans uçakla Ankara'ya sevk edildi.

25 Temmuz günü de Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde yaşama veda eden Melek'in cenazesi, kadın derneklerinin girişimi ile Ankara'dan dün Ağrı'ya getirildi.

KADINLAR TOPRAĞA VERDİ

Melek Karaaslan'ın cenazesini havalimanından annesi Hanım, babası Kasım, ağabeyi Reis ile amcası Enver Levent ile yakınları tarafından alınarak Ağrı Belediyesi'ne ait cenaze yıkama aracına konuldu. Kadın imam ve hemşireler, genç kadını Ağrı- Van karayolunda bir akaryakıt istasyonu önüne götürdüler. Burada kadın din görevlisi ve hemşireler tarafından cenaze yıkandı. Hemşireler, Melek'in karnına çektiği bacaklarını eklem kilitlenmesi olduğu için açamadıklarını söylediler.

Hamur İlçesi'ne 40 kilometre uzaklıktaki Çağlayan Köyü'nde ise Melek'in tabutunu yine kadın derneklerinin yöneticileri ve kadınlar taşıdı. Melek'in köyde kılınan cenaze namazından sonra mezara konulmasında, üzerine toprak atılmasında yine kadınlar ön plandaydı.

DOKTORU: SİSTEMATİK İŞKENCE GÖRMÜŞ

Melek Karaaslan'a Ağrı Devlet Hastanesinde yapılan tıbbi müdahalede bulunan uzmanlardan biri, genç kadının sistematik olarak işkence gördüğünü ve belleğini yitirdiğini söyledi.

Meslek yaşamında bu kadar kötü durumda hastaya rastlamadığını belirten aynı uzman, DHA muhabirine şunları anlattı:

"Melek'e adını ve soyadını sorduk. Türkçe bilmiyordu. Onun için Kürtçe konuşmaya başladık. İsmini doğru söyledi ama soyadını hatırlamadı. 'Çocukların var mı? 'diye sorduk. İki çocuğu olduğunu söyledi ama isimlerini hatırlayamadı. Eşinin ailesi çevredeki komşularına bulaşıcı hastalığı olduğunu belirterek bir odaya kapattıklarını yayıyor. Kızın kendi ailesine yakınları tepki gösteriyor. 'Neden sahip çıkmadınız' diye. Aile kızlarını almaya gittiğinde silah çekildiği için fazla üzerine gidemiyor. Melek ile görüşmemiz sırasında hangi mevsimde ve hangi ayda olduğumuzu sorduk. Mevsimin İlkbahar olduğunu söyledi, hangi ayda olduğumuzu söyleyemedi. Cenaze yıkanırken eklem tutulması olduğu için kollarını, bacaklarını tam olarak açamamışlar. Uzun süre çok olumsuz koşullarda kıvrılarak yattığı için eklem kilitlenmesi olmuş. Zaten bulunduğu yere güneş küçücük bir pencereden giriyormuş. Yaraları enfeksiyon kapmıştı ve her tarafı kurtlanmıştı. Melek'i yaşatamadık ama ölüm bir bakım onun için kurtuluş oldu."