Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof.Dr. Erdem Özkara, yaklaşık 100 hemşireye 'Türklerde ölüm kültürü'nü anlattı. Prof.Dr. Özkara, 20 yıllık mesleki deneyimini de kattığı sunumunda daha çok Mevlana, İbni Sina, Schopenhouer, Ömer Hayyam ile ölümün felsefi boyutunu ve ölüm ritüellerini dile getirdi.

Prof. Dr. Özkara, hemşirelerin ilgiyle izlediği bir saatlik sunumunda ölüm ritüellerini ve nedenlerini şu sözlerle anlattı:

“Ölünün çenesi çekilir ve bağlanır. Bunun nedeni su kaybı nedeniyle morarmanın önüne geçmektir. Eller yanlara getirilir. Ayak baş parmakları iple birbirine bağlanır. Bu ölünün tabuta sığması için yapılır. Temiz bir yatağa alınır ve karnına bıçak ya da makas konur. Bunun nedeni ölünün şişmesini engellemektir, ancak konsa da konmasa da ölü şişer. Bir başka inanışa göre 'ölümler, bıçak gibi kesilsin. Bu evden bir daha ölü çıkmasın’ diye konur. Ölünün gözleri kapatılır. Kapatılmazsa su kaybına bağlı olarak korkunç bir görüntü oluşur.”

KAPI ÖNÜNE AYAKKABI KONUR, 7’NCİ GÜNDE HELVA KAVRULUR

Prof. Dr. Özkara, ölünün ayakkabılarının kapı önüne, evden çıkış yönüne doğru konulduğunu, ölüye ait kıyafetlerin fakirlere dağıtıldığını da hatırlatarak, “Yedinci günde ölünün burnunun düştüğüne inanıldığı için helva kavrulur, burnu kokuyu alsın diye. 52’inci günde de ölünün etinin kemiklerinden ayrıldığı inanışıyla acısını duymasın diye mevlit okutulur. Bunları bilimsel olarak desteklemek mümkün değil. Çünkü soğuk ve nemli iklimlerle iki yıldan sonra bile ölünün vücudunun bütünlüğünü koruduğuna şahit olduk” dedi.

ÖLÜ ÇIKAN SOKAĞA SU DOLU KAPLAR KONUR

Adli tıp uzmanı Prof.Dr. Özkara, Müslümanlıkta ölüme bakışı “Her can ölümü tadacaktır” ayetiyle anlatırken, ölü gömülerken yapılanların nedenlerine de değindi. Prof. Dr. Özkara, “Mezar kazanlar kazma küreği elden ele vermezler yere bırakılır, yerden alınır. Nedeni, ölümler peş peşe gelmesin, sürekli mezar kazılmasın diyedir. Mahalleye su dolu kaplar konur ki burada Azrail bıçağını yıkarmış” dedi.



ED(İÖ/AAA)