Artık yüz nakillerinin de başarıyla gerçekleştiği ülkemizde böbrek nakilleri sıradan operasyonlara dönüşürken, ilginç hikayetler de ortaya çıkıyor. İzmir Kent Hastanesi’nde gerçekleştirilen bir böbrek nakli, organ bağışı konusunda ders alınacak bir hikayeyi ortaya çıkardı. Fabrika işçisi, bir çocuk babası İmdat Akdemir, 3 ay önce Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne baş ağrısı ve mide bulantısı şikayetiyle başvurdu. Yapılan tetkikler sonucu böbrek yetmezliği tanısı koyulan Akdemir, teşhise inanmadı. Bir kez daha tetkik yaptırdı, sonuç değişmedi.

"Düne kadar top oynuyordum, bu hastalık nereden çıktı" diyen Akdemir, doktorların yiyeceğine içeceğine getirdiği sert diyeti, diyaliz ya da böbrek nakli seçeneklerini görünce hastalığını kabullendi. Baba Mehmet, anne Kezban, eşi Gül ve üç abla evin en küçüğü İmdat Akdemir’in ani hastalığı karşısında ne yapacaklarını şaşırdı, çaresizliğe düştü. Her şeyin birbirine karıştığı bu süreçte, her zaman aile içinde bile organ bağışına karşı olduğunu söyleyen iki çocuk annesi abla Gülseher Şenel, "Kardeşimi makineye mahkum etmem. Bir an önce bu dertten kurtulması için ben gönüllüyüm" dedi. Abla Şenel ve kardeşi Akdemir, böbrek nakli için İzmir Kent Hastanesi’ne başvurdu. Tetkikler sonucu abla Şenel’in böbreği nakil için uyumlu bulundu. Kardeşlerin nakil operasyonu Opr. Dr. Işık Özgü başkanlığındaki ekip tarafından başarıyla gerçekleştirdi.

ORGAN BAĞIŞINA KARŞIYDIM, DERSİMİ ALDIM

Organ bağışına karşıyken bir anda kardeşi için gözünü kırpmadan ameliyat masasına yatan, biri 10, diğeri 15 yaşındaki iki kız çocuk annesi Gülseher Şenel, şöyle konuştu:

"Ben her zaman 'Benimle olan, benimle toprağa girer' diye düşünür, organ bağışına karşı çıkardım. Kardeşimin hastalığından kısa bir süre önce eşimin halası, kocasına böbreğini vermişti. O zaman da halaya 'Neden verdin?' diye karışmıştım. Ama kardeşimde böbrek yetmezliği gelişip ona organ gerekince ne kadar yanlış düşündüğümü anladım. Kardeşime o süreçte yiyecek, içecek yasakları konulmuştu. Çok zor bir durumdu. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Çok büyük konuşmuşum. Başımıza gelince organ bağışının önemini de değerini de anladım. Bir an bile tereddüt etmedim. Kardeşime bir böbreğimi verdim, bin ders aldım. Kan bağışı yapmak bile çok güzel bir şeymiş. Şimdi bütün organlarımı bağışlayacağım. Benim organ bağışına karşı olduğumu bilen eşim bu kararımı öğrenince çok destek verdi. Doğru karar verdiğim ortada, kardeşim eskisi gibi bir hayat sürebilecek, makineye mahkum olmayacak."

Öte yandan ablası Gülseher Şenel’in organ bağışına sıcak bakmadığını bildiği için böbrek yetmezliği tanısı koyulduğunda gündeme bile getirmediğini belirten İmdat Akdemir, "Böbreğini vermeyi ablam teklif etti, ısrarcı oldu. Bu kararı hepimizi şaşırtmıştı, çünkü düşüncelerini biliyorduk. Ona minnettarım, bana yeniden can verdi. Sayesinde artık doya doya su içebiliyorum" dedi.

İstanbul’da yaşayan en büyük abla Canfide Öztürk de iki kızının kendisinden habersiz organ bağışında bulunduklarını belirterek, "Bu yaşadıklarımızdan sonra hiç tanımadığım birisine bile böbreğimi vermeye hazırım" diye konuştu.



NC(İÖ/SS)