Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Avrupa Birliği (AB) Bakanlığı’nın desteklediği Türkiye Sinema ve Audiovisuel Kültür Vakfı (TÜRSAK) tarafından bu yıl 15’inci gerçekleştirilen Randevu İstanbul Film Festivali Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda törenle açıldı. Sunuculuğunu Ece Sükan’ın üstlendiği gece, Burhan Öçal ve Rus Piyanist Alexey Botinov’un kısa performansları eşliğinda başladı. Burhan Öçal gösterinin ardından Muhteşem Yüzyıl dizisinin Hatice Sultan’ı Selma Ergeç’in elinden Kültür ve Sanata katkı ödülünü aldı. Geceye, AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Abdurrahman Arıcı, TÜRSAK Vakfı Başkanı Engin Yiğitgil eşi Sevin Yiğitgil, Selçuk Yöntem, Serra Yılmaz, Selma Ergeç, Yekta Kopan, Erkan Özerman, İlber Ortaylı, Atilla Dorsay, Haldun Dormen’in de aralarında bulunduğu bulunduğu çok sayıda davetli katıldı.


KÜLTÜR PAYLAŞTIKÇA ÇOĞALIR

Gecenin açılış konuşmasını yapan TÜRSAK Vakfı Başkanı Engin Yiğitgil, Dünya’da akıl almaz bir hoşgörüsüzlük ortamının egemen olduğunu ifade ederek, “Burası herhangi bir ülke olabilir; adı Bosna, Azerbaycan ya da Filistin. Adı Afganistan da olabilir.Acımasız bir savaş sürüyor. Asırlar boyu sürekli değişim gösteren dünya siyasi haritası günümüzde de ekonomik kaynaklı dayatmalar nedeniyle yeniden şekilleniyor. Onlarca ülkeden onlarca film sinemayı seven, kültürü seven, sağduyulu olmaya önem veren, aydınlanmayı isteyen barışa özlem duyan insanlarla buluşmak için İstanbul’a konuk oldular. Binlerce yıllık tarihiyle bir kültür başkenti olan bu şehir, uluslar arası festivaller alanındaki en saygın en anlamlı etkinliklerinden biri Randevu İstanbul ile 15 kez ev sahipliği yapıyor.Değerli dostlar Kültür paylaştıkça çoğalır" dedi.


2 MİLYONDAN 22 MİLYONA ÇIKMIŞ BİR İZLEYİCİ

Açılış konuşmasının ardından gelenekselleşen ödül töreni yapıldı. AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış’a Kültür ve Sanata katkı ödülü verildi. Bakana ödülünü Vakfın Başkanı Engin Yiğitgil takdim etti. Bağış, böylesine anlamlı bir gecede böylesine anlamlı bir ödüle layık görülmesinin kendisi için onur vesilesi olduğunu söyledi.AB sürecinde Türkiye’nin tanıtımında TÜRSAK’la muazzam bir işbirliği yaptıklarını belirten Bağış, “Bugün çok değerli başkanımız beni çok etkileyen bir cümleyle sözlerini bitirdi. ‘Kültür paylaştıkça çoğalır’ dedi. Gerçekten bugün Türkiye’de kültürümüzün de, sorunlarımızın da paylaşılabildiği,sorunların paylaşıldıkça azaldığı, kültürün, mutlulukların,bilimin paylaşıldıkça arttığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Çok şükür tabulardan yavaş yavaş kurtulan bir ülkemiz var. Sorunların hepsini çözmüş değiliz. Daha çözülmesi gereken çok meselelerimiz var ama en azından artık sinema artık her konunun üzerine eğilebiliyor. Çok şükür bugün Türk sineması, Türk izleyicisinin bundan 10 yıl öncesine nazaran yüzde 1000 daha ilgi gösterdiği, 2 milyondan 22 milyona çıkmış bir izleyiciyle gişeyi doldurabildiği, sahneyi doldurabildiği ama daha da önemlisi yurt dışında bizi tanıtabildiği ve bizlere birçok mutlulukları, ödülleri, başarıları yaşatabildiği noktaya geldi." dedi.


TABULAR KALKIYORSA SANAT’TA, DEMOKRASİ’DE, İNSAN HAKLARI’DA GELİŞİR

Ülkelerin kendilerini iyi tanıyabildiklerini zaman kendilerini daha iyi tanıtabildiklerini kaydeden Bağış, “Ben hep söylüyorum.Bizim en önemli sorunumuz ön yargılarımız.Hem kendi ülkemiz içerisindeki ön yargılarımız. Hem küresel anlamdaki ön yargılarla mücadele etme ihtiyacımız. Ama bugün sorunları tartışabiliyoruz. Bunları filmlere yansıtabiliyoruz. Bunların çözümü için ortaya farklı öneriler ortaya koyabiliyoruz. Buda Türkiye’nin gerçekten AB standartlarında bir ülke olabilmesi adına çok önemli. Sanatı gelişmiş olan ülkelerin bu tür kültürel, sanatsal başarıları artan ülkelerin aslında demokrasileri de gelişmiş ülkeler olmuş olmasının bir tesadüf olmadığına inanıyorum. Çünkü sanatla o ülkenin demokrasi standartları arasında direk bir bağ vardır. Ülkede baskı varsa, yasakçı zihniyet varsa o ülkede eğer baskı varsa yasakçı zihniyet varsa sanatın gelişmesi zor olur. Ama ülkede tabular kalkıyorsa, tartışmalara açık bir ortam varsa sanatta gelişir, demokraside gelişir, insan hakları da gelişir. Bu yüzden bazen hem fikir olmasak ta birbirimize sahip çıkmamız lazım. Çok değerli başkanımızın dediği gibi, Kültürümüzü paylaştıkça çoğaltmamız lazım." dedi.


Ödül töreninde ayrıca Prof. . Dr. Nurhan Atasoy Onur Ödülü’nü Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan aldı. Senarist Yönetmen Ümit Ünal ödülünü usta oyuncu Serra Yılmaz’dan aldı. Emek Ödülü’nü ise Yeşilçam’ın usta görüntü yönetmeni Özdemir Ögüt ödülünü oyuncu Ayten Soykök’ten aldı. Tören, toplu fotoğraf çekiminin ardından sona erdi. Gecenin sonunda davetliler, Oscar’ın bu seneki adaylarından Tolstoy’un eseri Joe Wright’un yönettiği “Anna Karenina" adlı festivalin açılış filmini izlediler.