Güçlükonak'ın Küpel Dağı eteklerindeki Yağızkonak Köyü kırsalında yer alan bir askeri birliğin yakınında dün, Cumuhriyet Savcısı, Şırnak Barosu'ndan 2 avukat ve kayıp yakınlarının katıldığı kazılarda elbiseleriyle birlikte aynı mezar içinde yanyana gömülmüş 3 kişiye ait kemikler bulundu. Kazı çalışmalarını izleyen kayıp yakınları, cesetleri elbiselerinden teşhis ettikleri belirtildi. Teşhis edilen kişilerin Sait Şen, Beşir Başkök ve Abdullah Güler olduğu ileri sürüldü.

Dün gerçekleştirilen kazılara bugün güvenlik ve olumsuz hava koşulları nedeniyle ara verildi. Savcılık, kesin teşhisi için ailelerden DNA örnekleri alınarak kemiklerin DNA testi için İstanbul Adli Tıp Kurumu'na gönderilmesi kararını verdi.

Şırnak Barosu Başkanı Nuşirevan Elçi, Türkiye'nin özellikle 90'lı yıllardaki karanlık geçmişi ile yüzleşebilmesi için o dönemde Meclis'in de belirlediği 17 bin 547 faili meçhul olayın aydınlığa çıkarılması ve faillerinin yargı önüne çıkarılması gerektiğine inandıklarını söyledi. Elçi, "Bunun yapılabilmesi için söz konusu cesetlerin ortaya çıkarılmasının yargı süreci için komalık sağlayacağına inanıyoruz. Kovuşturmanın başlatılması için illada cesetlerin çıkması gerektiğine inanmıyoruz. Çünkü kimi dosyalarda tanık beyanları, müşteki beyanları ve itirafçıların beyanları zaten birbirini tamamlamaktadır. Bu tür dosyalarda kemikler çıkmadan kovuşturmanın açılabileceği ve yargı önünde hesap verilmesi gerektiğine inanıyoruz" dedi.

Elçi, kendisinin dün Silopi'nin Görümlü Beldesi'ndeki deki kazılara katıldığını belirterek, şunları söyledi:

"Dün Güçlükonak'ta yapılan kazıya ben Silopi Görümlü'deki kazıya katıldığım için barodan iki arkadaşı görevlendirdik. Onlardan aldığım bilgiye göre, toprak kazılır kazılmaz elbiselerin daha tazeliğini koruduğu, kayıp kişilerin eşlerinin bu elbiseleri rahatlıkla tanındığı ve tespit edildiği belirtildi. Tabi yargı açısından yinede adli tıp incelemesi gerektiği söylenmiş, bunlar incelemeye gönderilecek. Birde bir kişiye ilişkin için defin yeride belli sebeplerden dolayı başka bir tarihe ertelendi. Dileriz onlarında çıkarılır. Onun dışında başka iddialarında çok ciddiye alınması gerektiğine inanıyoruz. Bir yerle ilgili karar verildiğinde 6-7 ay geçtiğinde, üzerinde uzun zaman geçtiği için yer gösterenin yanılmış olması gibi konular gündeme geliyor. İnsanın kafasında değişik sorular oluşuyor. Acaba bu sürede yer değiştirilmişmidir. Bu tür sorulara yer vermemek için talep edilen yerlerin talep olması halinde öncelikle ve ivedilikle açılması daha yerinde olur. O dönemlerde tanıklık yapan birileri varksa insanlık adına, hukuk adına, ülkenin gelimesi adına gelip anlatmasını diliyoruz."