Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nden Ramazan Kılıç 11 yaşındayken, kambur olduğu için 16 Kasım 2005'te Erzurum'da Tıp Fakültesi Araştırma Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Ali Okur'a ameliyat oldu. Ancak ameliyatın ardından Ramazan Kılıç'ın belden aşağısı felç oldu. Oğlunun yanlış ameliyat sonucu felç olduğunu öne süren baba Ahmet Kılıç, doktor hakkında hem bıçak parası aldığı, hem de çocuğunu sakat bıraktığı iddiasıyla dava açtı. Yapılan yargılama sonucu Prof. Dr. Ali Okur 2 yıl hapse mahkum oldu.

EDREMİTLİ NURCAN DA YATALAK OLDU

Balıkesir'in Edremit'te oturan ve kambur olan 10 yaşındayken Nurcan Fırat da ailesi tarafından aynı doktora 9 Kasım 2005'te ameliyat ettirildi. Nurcan Fırat da ameliyat sonrası yatalak duruma düştü. Bunun üzerine her iki aile Erzurum 1'inci Bölge İdare Mahkemesi'ne başvurarak maddi ve manevi tazminat davası açtı. Mahkeme, Adli Tıp Kurumu'nun raporuna atıfta bulunarak 30 Eylül 2011 günü verdiği kararda, Kılıç ve Fırat'ı ameliyat eden Prof. Dr. Ali Okur'un operasyon sırasında gerekli önleyici tedbirleri almadığı ve tıp kurallarına uymadığı için, Ortopedi ve Travmatoloji Anabilim Dalı'nda yapılan tedavide davalı idarenin sorumluluğunun bulunduğuna hükmetti. Mahkeme 28 Eylül 2006'dan itibaren yasal faiziyle birlikte Ramazan Kılıç ile ailesine 1 milyon 171 bin, Nurcan Fırat ile ailesine de 1 milyon 31 bin lira tazminat ödenmesini kararlaştırdı. Danıştay 10'ncu Ceza Dairesi de Bölge İdare Mahkemesi'nin verdiği kararı onadı. Tazminat cezaları faiziyle birlikte toplam 3.5 milyon liraya yükseldi.
ÜNİVERSİTE, TAZMİNATLARI ÖDEMEDİ

Tazminatlar için Maliye Bakanlığı'na başvuran Atatürk Üniversitesi'ne, tazminatın döner sermayeden ödenebileceğini bildirdi. Yine de tazminat paralarını alamayan Ramazan Kılıç ile Nurcan Fırat son çareyi Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e dilekçe yazmakta buldu. Kılıç ve Fırat mektuplarında, "Avukatımız devlet malı haczedilemez diyor. Sayın cumhurbaşkanım madem devlet malı haczedilmez, o zaman devlet neden borcunu ödemez. İyileşmek için gittiğim hastaneden felç çıktım. Mahkemece doktorun ve hastanenin kusurlu olduğuna ve bana tazminat verilmesine karar verildi. Bütün yollar kapalı. Son çare size başvurduk" dediler. 
AYNI DOKTOR YÜZÜNDEN, DAHA ÖNCE 190 BİN LİRA TAZMİNAT ÖDENMİŞ

Kars'ın Sarıkamış ilçesinden benzer kambur hastalağı nedeniyle aynı doktor tarafından 5 Ocak 2006'da ameliyat edilen ve sakat kalan Ayşegül Aktaş'a Atatürk Üniversitesi'nin Danıştay kararını beklemeden 190 bin liralık tazminatı ödediğini anımsatan Van Barosu avukatlarından Mustafa Aladağ, şunları söyledi:
"Ayşegül'ün tazminatını üniversite hemen ödedi. Diğer ikisinin ise kararlara rağmen ödemiyor. 'Biz Danıştay'a gidiyoruz' dediler. İdare mahkemesi kararının kendilerine tebliğinden itibaren 30 gün içerisinde parayı ödemeleri gerektiğini söyledik. Ama yine ödemediler. İdare 'Alacağınızın 3'te 2'sinden vazgeçin, gerisini ödeyelim' diyor. Biz yasal yollar içerisinde yürütülecek bütün mekanizmaları yürüttük. Hatta Rektör bey ve yardımcıları hakkında Erzurum Cumhuriyet Başsavcılığı'na parayı ödemedikleri için suç duyurusunda bulunduk. Fakat savcılık anlaşılmaz bir şekilde takipsizlik kararı verdi. Dolayısıyla sistem içerisinde artık onlar için yapabileceğimiz bir şey kalmadı. Yasal olarak da üniversite devlet üniversitesi olduğu için mallarını haczetmemiz mümkün değildir. Böyle garip bir durum söz konusu. Anayasa düzenlemesine göre devlet borcunu öder, dolayısıyla malları haczedilemez. Ama devletin borcu var ödemiyor. Denetim mekanizmaları da işlemiyor. Onun için müvekkiller, son olarak Cumhurbaşkanlığı'na başvurmakta çareyi buldular. Bir devlet kurumu borcunu ödememek için çeşitli hilelere başvuruyor."



HP(KS/COŞ)