Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, 27'nci Reform İzleme Grubu toplantısı sonucunda alınan kararları ve değerlendirmeleri basın mensuplarıyla paylaştı. 2012 yılı Türkiye İlerleme Raporu'nu ve 2023 vizyonunun Avrupa Birliği (AB) süreci ile bağlantılarını da ele aldıklarını kaydeden Arınç, İlerleme Raporu'nda objektif ve yapıcı eleştirilerin dikkate alındığını belirtti. Müzakerelerin 7'nci yılına ulaştığını hatırlatan Arınç şunları söyledi:

"Türkiye İlerleme Raporu'nun siyasi kriterler bölümünün gereğinden fazla ayrıntılı ve uzun olması, kaynağı belli olmayan iddialara yer verilmesi ve bazı münferit olaylar üzerinden genellemelerde bulunulması amacına hizmet etmekten uzak bir metin ortaya çıkarmış, raporun inandırıcılığına gölge düşürmüştür. Raporda yer verilen 'Türkiye'de azınlıklara karşı hoşgörüsüzlük kültürü bulunduğu' yönündeki iddia, komisyonun 2012 yılı İlerleme Raporu'nu hazırlarken iyi niyet sınırlarını ve yetkisini aştığının açık bir göstergesidir. Nitekim Avrupa Komisyonu'nun 23 ve 24'üncü fasıllarla ilgili konulardaki eleştirilerinin ve Türkiye'den taleplerinin hukuki ve etik dayanaklara sahip olmadığı değerlendirilmektedir. Bu fasıllara ilişkin resmi açılış kriterleri 2006 yılından bugüne kadar Türkiye'ye sunulmamıştır. Buna karşın, yapılan görüşmelerden elde edilen bulgular ışığında birçok husus yerine getirilmiştir. Ne kadar sübjektif ve önyargılı yaklaşımla hazırlanmış olursa olsun, İlerleme Raporu'nun Türkiye'nin 33 teknik faslın 32'sinde ilerleme kaydettiğini teslim etmesi, ülkemizin tüm zorluklara ve siyasi blokajlara rağmen AB müktesebatına uyum konusundaki çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğünü teyit etmiştir."

71 TAŞINMAZ CEMAAT VAKIFLARINA İADE EDİLDİ

Uzlaşma Komisyonu'nun yeni ve sivil bir Anayasa oluşturmak üzere çalışmalarına devam ettiğini kaydeden Başbakan Yardımcısı Arınç, Vakıflar Kanunu'na eklenen geçici 11'nci madde ile cemaat vakıflarına ait vakıf mülklerini iade etmeye başladıklarını söyledi. Arınç, 116 cemaat vakfı tarafından bin 560 taşınmazın iadesi için başvuru yapıldığını, 71 taşınmazın iadesi ve 15 taşınmaz için ilgili vakfa tazminat ödenmesi kararı alındığını, 90 taşınmaz için yapılan başvuruların reddedilerek bin 384 taşınmaz ile ilgili değerlendirmelerin devam ettiğini vurguladı.

SİYASİ BLOKAJLAR KALKMALI

Vize, siyasi reformlar, enerji, terörle mücadele gibi Türkiye AB ilişkileri açısından önemli konulardaki işbirliği mekanizmalarının güçlendirilmesi için çalışma gruplarının Pozitif Gündem çerçevesinde sürdürüldüğünü aktaran Arınç, müzakereleri tıkayan siyasi blokajlar kalkmadığı sürece bu çalışmaların amacına ulaşmayacağına dikkat çekti.

Yargı Reformu çalışmalarının da devam ettiğini bildiren Arınç, toplantıda 4'ncü Yargı Reform Paketi'nin de en kısa zamanda yasalaşması gerektiğinin altını çizdiklerini söyledi. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne Yapılmış Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun Tasarısı, Kolluk Gözetim Komisyonu ve Ayrımcılıkla Mücadele ve Eşitlik Kurulu Kanun Tasarılarının TBMM Genel Kurulunda yasalaşması için çaba harcadıklarını ifade eden Arınç, İnsan Hakları İhlallerinin Önlenmesine İlişkin Eylem Planı Taslağı'nın da tamamlanmasını hedeflediklerini belirtti.

Hedeflerinin tüm vatandaşların Schengen ülkelerine vizesiz girmelerini sağlamak olduğunu kaydeden Arınç, PKK ile mücadelede AB ülkelerinden temel beklentilerinin örgütün finansman ve propaganda kaynaklarını kurutmada gerekli iradeyi göstermeleri olduğunu söyledi.

28'NCİ TOPLANTI GAZİANTEP'TE

Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının yasalaşmasının, Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleri açısından çok önemli olacağının da raporda yer aldığını vurgulayan Başbakan Yardımcısı Bülent Arnıç, kadın hakları ve aile içi şiddetin önlenmesi konularının öncelikli gündem maddesi olarak ele alınacağı 28'nci toplantının, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in ev sahipliğinde Gaziantep'te yapılacağını açıkladı.

ARINÇ SORULARI YANITLADI

Reform İzleme Grubu toplantısının Basın Bildirisi’ni açıklayan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Arınç’ın Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun erken ayrılacağını belirtmesi üzerine ilk soru bu konuda geldi. Arınç, "Sayın Davutoğlu ile ilgili konuyu söyledim. Bu çok meşru bir şey ama nereye gideceğini ve ne yapacağını sormak uygun değil. Bu bir görev çalışmasıdır. Bilmiyorum sayın bakan ne der bu konuda"diye konuştu.

Arınç, bir gazetecinin ana dilde savunma hakkının Başbakan Erdoğan’ın imzasına kalması ve devam eden açlık grevleri ve şehit ailelerinin de açlık grevlerine başlamasıyla ilgili sorusu üzerine, ana dilde savunma konusunun birilerinin anladığı gibi sadece anadilde savunma olmadığını belirterek, bir insan kendi anadilini meramını ifade edecek ölçüde daha iyi biliyor ve konuşuyorsa mahkemelerdeki yargılamalar sırasında da savunmasını o dilde yapmak isteyebileceğini söyledi.

'İMZALAR TAMAMLANMAK ÜZERE'

Bunun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun kanununun 202’inci maddesi olduğunu hatırlatan Arınç, geçtiğimiz hafta yapılan Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası bu konuda açıklama yapıldığını vurguladı. Arınç şöyle devam etti:

"Yani 202’inci maddenin bir son fıkra ilavesi ile yani başımıza gelecek olan şey de şudur: Mahkemelerde iddianame ve diğer konular görüşüldükten ve esas hakkındaki mütalaa verildikten sonra bir şüpheli ya da sanık, ‘Ben savunmamı iyi bildiğim şu dilde yapmak istiyorum’ derse bugüne kadar kendisine tanınmayan bu imkan hakim tarafından tanınacaktır. Artık yazılı hukuk bu hale gelmektedir. Biz bunu savunma hakkının kutsallığı bakımından önemsiyoruz. Birileri kendi ana dilinde konuşabilir. Birileri de çok iyi bildiği dil hangisiyse o konuda kendisini savunmak isteyebilir. Bununla ilgili süreç bir Bakanlar Kurulu kararnamesi yani tasarı haline gelmesi düşünülmüş ve arzu edilmiştir. İmzalar tamamlanmak üzeredir. Süreç önümüzdeki günlerde Meclis genel kurulunda görüşülecektir."

'UMARIM Kİ BUGÜN, EN GEÇ YARIN BU GREVİ BİTİRİRLER'

Cezaevlerindeki açlık gerevleri konusunda da değelendirmelerde bulunan Bülent Arınç şunları söyledi:

"Ancak ne var ki, açlık grevinden vazgeçmek yerine yeni bazı kişilerin de açlık grevine başlamış olmaları bizleri üzmüştür. Bu konuda sayın adalet bakanımızın geçmişte yaptığı bazı temaslar ve benim de dün kendilerinden gelen talep üzerine Sayın Ahmet Türk ve Sayın Selahattin Demirtaş’la görüşmem oldu. Ben düşüncelerimi aynen tekrar ettim. Bu konuda bizi anlayışla karşıladıklarını ifade ettiler. Onlar da bir çaba içerisindeler. Açlık grevlerini sona erdirmek istiyorlar. Hatta bu konudaki samimiyetlerini göstermek için cezaevindekilere, 'ilk başlayanlar vazgeçsin. Dönülemez bir noktaya gelmeyin sizin yerinize biz açlık grevine başlayalım' şeklinde bir teklifte bulunduklarını ifade ettiler. Biz neler yapabileceğimizi ve neler yapmayı arzu ettiğimizi ve bakanlar kurulundan sonraki çerçeve içerisinde kendilerine ifade ettik. Bana da teşekkür ettiler. Ben inanıyorum ki o arkadaşlarımızın da samimi gayretleriyle bir sonuca ulaşacağız. Ama 60’ıncı günden sonra greve devam etmek isteyenlerin vücut bütünlerinde hayati anlamda tehlikeler meydana gelebilir. Bunu hiçbir zaman arzu etmiyoruz. Biz insancıl bir yaklaşım içindeyiz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın düşüncesini kendisine ilke edinmiş bir hükümetin bir siyasi partinin, açlık grevinde bulunanların telef olması konusunda hiçbir düşüncesi ve öngörüşü olamaz. Umarım ki bugün, en geç yarın bu grevi bitirirler. İfade etmek istedikleri hususları biliyoruz. Bunların farkındayız. Türkiye gerçeği dikkate alınarak demokratikleşme ve özgürlükler konusunda adım atacağımızı bütün Türkiye’nin bildiğini tekrar ifade etmek istiyorum."



IA,SC,SB(FK/COŞ)