Serpil KIRKESER/İSTANBUL,   Ergenekon Davası'nda tanık olarak dinlenen Şemdin Sakık,  "Dağda geçen 18 yıl Şemdin Sakık dışında bir şeydi. Bir ordunun gücü karargahta değil cephede belli olur. Türk ordusu ile cephede defalarca karşı karşıya geldik. Türk Ordusu disiplinli, fedakar, üretken ve bir hiyerarşi içinde olduğunu gördüm. Türk Ordusunun verdiği mücadeleye saygı duydum. Allah nasip ederse 15 yıl sonra özgürlüğüme kavuşacağım. Çürük raporu alma, bedelliden yararlanma imkanım olmasına rağmen sembolik değeri olsun diye askere gideceğim" dedi.


Sakık, "Kimselere açmadığım hizmetlerde bulundum. Samimiyetimi tartışma konusu yapanlar bu hizmetlerimin boyutuna dikkat etmelidir. Öcalan'ın Şam'dan getirilmesi tamamen benim geliştirdiğim plan çerçevesinde oldu. Bunu söylerken ne kadar büyük bir risk aldığımı biliyorum. Ölüm riskini göze alarak açıklıyorum. Genelkurmay Başkanlığı yaptıkları halde ya bunu bilmiyorlar yada bu gerçeği gözardı ediyorlar" diye konuşt.


 "18 yıl orduya karşı mücade etmiş birinin art niyetli olmaması mümkün mü?" şeklindeki eleştirilere de değinen Sakık, "Bu mantıkla gidersek benim hala PKK'yı savunmam gerekirdi. Ben terörün bitmesi için çabalıyorum. Oysa ben PKK'nın gerçek yüzünü ortaya çıkartmak için uğraştım. Yıllardır gençleri PKK'nın elinden kurtarmaya çalıştım. Tercihler değişkendir, değişebilir. Abdullah Öcalan ile ilgili 2 kitap yazdım. Ben savaşcı doğmadım ki" dedi.


TEPKİLERE CEVAP VERMEK İSTEDİ


İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'de görülen Ergenekon Davası'nın 256. duruşmasında Şemdin Sakık'ın tanık olarak dinlenilmesine devam etti. Duruşma savcısı Mehmet Ali Pekgüzel'in sorularını yanıtladığı sırada, Sakık kendisinin davada tanık olarak dinlenmesiyle ilgili tepkiler olduğunu bu konuda birşeyler söylemek istediğini belirtti. Sakık, şöyle konuştu:


 "Sayın Savcım sorunuza cevap vermeden önce dünkü ifadelerim üzerine verilen tepkilerle ilgili açıklamada bulunmak istiyorum. Dün yaptığım açıklamalar üzerine tepki aldım. Benim için 'Nasıl oluyor da böylesi bir mahkemede Şemdin Sakık'ın tanık olarak dinlenebiliyor" deniliyor. Ben tanık olarak dinlenirken terörist sıfatım yoktur. 15 yıl önce örgütten ayrıldım. Örgütten ayrılma nedenim de bu tür şiddetin bu halka zarar verdiğini düşündüğüm içindir. 15 yıl önce Türkiye'ye getirildim ve bana verilen 30 yıllık cezanın yarısını tamamladım. Bana 'eski terörist' diyebilirsiniz, 'geçmişi suçlarla dolu' diyebilirsiniz ama şu anda 'suç işliyor' diyemezsiniz"


"Kimselere açmadığım hizmetlerde bulundum" diyen Sakık, "Samimiyetimi tartışma konusu yapanlar bu hizmetlerimin boyutuna dikkat etmelidir. Öcalan'ın Şam'dan getirilmesi tamamen benim geliştirdiğim plan çerçevesinde oldu. Bunu söylerken ne kadar büyük bir risk aldığımı biliyorum. Ölüm riskini göze alarak açıklıyorum. Genelkurmay Başkanlığı yaptıkları halde ya bunu bilmiyorlar yada bu gerçeği gözardı ediyorlar" diye konuştu.


"PİŞMANLIK YASASINDAN YARARLANMAK İÇİN DİLEKÇE VERDİM"


Türkiye geldiğinde Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak için dilekçe verdiğini anlatan Sakık, "Bazıları bana 'Sen delirdin mi?' diye sordular. Siyasi kişiliğini riske attın ve kariyerini çizdirdin" diye beni eleştirdiler. Devletin beni Pişmanlık Yasası'ndan yararlandırmayacağını biliyordum. Buna rağmen dilekçe verdim. Hakkımda belli bir kamuoyu oluşturuldu. Dilekçeyi vermemin çok başka nedenleri var. Dağda geçirdiğim yıllarda yürttüğüm faaliyetlerden dolayı Öcalan'dan daha öne çıkmış biriydim. Kürt gençlerin idolü haline gelmiştim. Cezaevinde de şiddeti savunsaydım binlerce genç benim için dağa giderdi. 'Benim için gidiyorsanız gitmeyin' mesajı verdim. Binlerce insan dağa çıkma kararını gözden geçirdi. Dağdan inişler hızlandı, çıkışlar yavaşladı. Örgütün içinde benimle birlikte hareket eden insanlar, Türkiye teslim olmasalar da örgütü bırakıp Kuzey Irak'a ya da Avrupanın çeşitli ülkelerine yerleştiler" dedi.


"16 KİTAP YAZDIM"


15 yıldır kaldığı cezaevinde 16 kitap ve binlerce makale kaleme aldığını anlatan Sakık, "Kitaplarımın özeti bu şiddetin, Kürtlere ve Türkiye genelinde insana ait olan herşeye verdiği zararı işlemekti. İnşallah bu kitaplarım bazılarını aydınlatır. Bunun iyi bir sey olduğunu düşünüyorum" diye konuştu.


"TERÖRÜN BİTMESİ İÇİN ÇABALIYORUM"


Sakık şöyle devam etti: "'Terörist olan Şemdin Sakık'ın tanık olarak dinlenmesini Türk Milletine havale ediyorum' sözü biraz havada kalıyor. Ben terörün bitmesi için çabalıyorum" dedi. "18 yıl orduya karşı mücade etmiş art niyetli olmaması mümkün mü?" şeklindeki eleştirilere de değinen Sakık, "Bu mantıkla gidersek benim hala PKK'yı  savunmam gerekirdi. Oysa ben PKK'nın gerçek yüzünü ortaya çıkartmak için uğraştım. Yıllardır gençleri PKK'nın elinden kurtarmaya çalıştım. Tercihler değişkendir, değişebilir. Abdullah Öcalan ile ilgili 2 kitap yazdım. Ben savaşcı doğmadım ki" dedi.


"ASKERE GİDECEĞİM"


Sakık, "12 Eylül'de şiddete yöneltildim. Şartlar beni zorladı. Dağda geçen 18 yıl Şemdin dışında bir şeydi. Bir ordunun gücü karargahta değil cephede belli olur. Türk ordusu ile cephede defalarca karşı karşıya geldik. Türk Ordusu disiplinli, fedakar, üretken ve bir hiyerarşi içinde olduğunu gördüm. Türk Ordusunun verdiği mücadeleye saygı duydum" diye konuştu. Sakık, "Allah nasip ederse 15 yıl sonra özgürlüğüme kavuşacağım. Çürük raporu alma, bedelliden yararlanma imkanım olmasına rağmen sembolik değeri olsun diye askere gitmeyi düşünüyorum. Askere gideceğim. Ben dağdayken de bütün kardeşlerim askerliğini yapmıştır. Bu ordu Türkiye'nin ordusudur. Askere giderek, Kürt gençlerine 'ordu sizindir, askerlik yapın mesajı' vereceğim. Ordu kimsenin malı değildir" dedi.


"FELAKETTEN ZARAR GÖREN ORDUNUN KENDİSİDİR"


Sakık "1993 yılında esas yaşanan o felaketten büyük zarar gören ordunun kendisidir. Ordu bir çok generalini, albayını, yarbayını kaybetti. Bunun ortaya çıkarılmasını istemek orduya hizmettir, orduyu yıpratmak değil. Ordu silahsız askerlerini kaybetti. Göreve gelir gelmez arkadaşlarının akıbetinin araştırmaları gerekirdi. Asker arkadaşlığı, yoldaşlık bunu gerektirir. Onlar, bunları gizlediler. Bizi burada konuşturan onların tutumudur. Herşeyi biliyorlar ama gizliyorlar. Gizledikleri içinde başkaları açıklıyor" diye konuştu.


"OLUK OLUK KAN AKACAKTI"


Sakık "Bu davada İfade vermek istememin nedeni karanlık noktaların aydınlatılmasını istiyorum. Başka amacım yok. Açıklığın olduğu dünyada sinsice hareket edilmez. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar . Ancak bazı yalanlar yatsıyı da beklemez akşam ortaya çıkar. Halkın aydınlatılması gerekiyor. Bazı gerçeklerin gizlenilmemesi gerekiyor. Bünyede bir zehir, kirlilik varsa bu ülke yoluna girmiş sayılmaz. Ergenekon, Balyoz ve KCK davaları olmasaydı bugün kan oluk oluk akacaktı. Ben bu işin ruhunu biliyorum. Bu nedenle hayırlı bir iş yaptığıma inanıyorum" dedi.


SK (MK)