Uluslararası Bağ ve Şarap Örgütü (OIV) işbirliği ile Türkiye'de ilk kez İzmir'de 12- 22 Haziran tarihleri arasıda düzenlenecek 35'inci Dünya Bağ ve Şarap Kongresi bilimsel komite toplantıları Antalya'da gerçekleştirildi.

Belek Beldesi'ndeki Martim Pine Beach Resort Otel'de yapılan ve 2 gün devam eden toplantıların ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan TAPDK Başkanı Dr. Mehmet Küçük, Türkiye'nin OIV'nin kuruluş yılı 1940'ta Bakanlar Kurulu kararıyla örgüte üye olduğunu söyledi. Türkiye'nin 45 üye ülkesi bulunan OIV'nin sade bir üyesi değil aktif katılımcısı olduğunun altını çizen Başkan Küçük, "Bu itibarla, TAPDK olarak 35. Dünya Bağ ve Şarap Kongresi’ne ülkemizin ev sahipliği yapma talebinin OIV’nin 24 Ekim 2008 tarihinde yapılan Olağanüstü Genel Kurul toplantısında oybirliği ile kabul edilmesinden büyük memnuniyet duymaktayız" dedi.

OIV işbirliğinde yapılan Dünya Bağ ve Şarap Kongreleri, bilginin ve uzmanlığın uluslararası seviyede geliştirilerek, bağcılığın gelişiminde önemli sorunların çözümüne yönelik bir platform oluşturulmasını sağladığını kaydeden TAPDK Başkanı Küçük, ayrıca, bu kongreler sayesinde, OIV üyeleri, OIV’nin bağcılık alanında sahip olduğu teknolojik, bilimsel ve hukuki alanlarda yetkili otorite olmasının ayrıcalıklarından faydalanmakta olduğunu kaydetti.

Kongrenin gerçekleştirileceği İzmir ve Ege Bölgesi'nin Türkiye'nin bağ alanlarının yüzde 38'ini, toplam üzüm üretiminin yüzde 40'ını, çekirdeksiz kuru üzüm üretiminin büyük bölümünü ve şarap üretiminin yüzde 20'sini içeren bir alan olduğunu kaydeden Başkan Küçük, şunları söyledi:

"Türkiye’nin, 5 bin yılı aşkın bir süredir üzüm yetiştirilen zengin topraklara sahip olduğu, dünya üzüm üretiminde altıncı sırada, çekirdeksiz kuru üzüm üretiminde ikinci sırada yer aldığı ve yaklaşık 1200 üzüm çeşidini içeren üretim alanı ile çok zengin asma gen potansiyeli de göz önüne alındığında, 35. Dünya Bağ ve Şarap Kongresi’nin, 'Sürdürülebilir Bağcılık ve Çeşitlilik' teması ile Türkiye’de yapılacak olmasının katılımcılara büyük fayda getireceği inancındayız."

Türkiye'nin çok zengin asma gen kaynakları potansiyeline sahip olması sebebiyle Türkiye'de ilk kez düzenlenecek kongrenin 'Sürdürülebilir Bağcılık ve Çeşitlilik' temasıyla gerçekleştirilecek olmasının anlamlı olduğunu kaydeden TAPDK Başkanı Mehmet Küçük, kongrenin bu yıl içeriğinin sofralık ve kuru üzüm ve rakı üretimine kadar geniş bir alanana yayılacağını kaydetti.

TAPDK Başkanı Küçük, 35'inci Bağ ve Şarap Kongresi kapsamında logo çalışmasının da tamamlanıdığını söyledi. İzmir'de düzenlenecek 35'inci Dünya Bağ ve Şarap Kongresi'nin logosu asma yapraklarıyla çevrili yatık şarap fıçısı içinde üzüm bağlarının arasında Konak Meydanı Saat Kulesi olarak belirlendi.

FIRSATLAR SUNACAK

OIV Başkan Yardımcısı Peter Heyes ise Türkiye'nin bağcılık alanındaki zenginliğine dikkat çekerek, "Türkiye'de koruğun turşusu bile yapılıyormuş" dedi. 35'inci Dünya Bağ ve Şarap Kongresi'nin bugün önemi daha çok anlaşılan sürdürülebilirliği konu edinmesinden duyduğu memnuniyeti dile getiren Başkan Yardımcısı Heyes, "Sürdürülebilirliğin çevre, sosyal ve ekonomik anlamda anlaşıldığı şu günlerde toplantı temasının sürdürülebilirlik olarak seçilmiş olması ayrıca uygundur" dedi. Heyes ayrıca, kongrenin sunacağı ihracatı arttırma fırsatları dışında turizm konusunda da bir çok fırsat sunacağını kaydetti.

ÜZÜMÜN ANAVATANI TÜRKİYE

OIV Sofralık Üzümler ve Fermante Edilmemiş Bağ Üzümleri Altkomitesi Bilimsel Sekreteri Prof. Dr. Ahmet Altındişli, Türkiye'nin üzümün anavatanlarından biri, gen merkezi olduğunu söyledi. Prof. Dr. Altındişli, bu avantajın Türkiye'ye yeni ürünler ortaya koymada, bağ sahalarını daha ekonomik değerlendirmede çok büyük kuvvet sağladığını belirtti. Prof. Dr. Altındişli Greenpeace çevre örgütünün Türkiye'de üretilen üzümde zirai ilaç kalıntısı olduğuna yönelik raporuna ilişkin sorulara ise tartışmaları gerek Greenpeace kanadından, gerekse Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in açıklamalarından takip ettiklerini söyledi. Zaman zaman bu tip haberlerin çıktığını kaydeden Prof. Dr. Altındişli, "Değerlendirmelerde farklılık olduğunu anlıyoruz. Eğer bizim toplantımıza gelirseniz gerek sofralık üzüm ve diğer üzüm türlerinde bu konu tartışılacak. Bu konunu nasıl değerlendirilmesi gerektiği, uluslararası kurullar açısından nasıl bakılması gerektiği konusunda özel oturumlarımız olacak. Herkesi o oturumları takip etmeye davet ediyorum" diye konuştu.