Çağlayan'daki İstanbul 17. Ağır Ceza Mahkemesi'nda görülen ikinci duruşmada tutuklu sanıklar Abdullah Uçmak, Ersin Altun, Yunus Ayık, Murat Alagöz, Nazife Erdemir, Nihat Şimşek ,Ruhşen Mahmutoğlu, Abdulvahap İş ve Bülent Altun hazır bulundu. Tutuksuz sanıklar Emin Birdal, Cengiz Güney ve Coşkun Yıldız da duruşmaya katıldı. Müştekilerden ise Ahmet Taşçı duruşmada hazır bulundu. Duruşma, Silivri Cezaevi ve Edirne cezaevi'nde kalan tutuklu sanıkların geç getirilmesi nedeniyle 2,5 saat gecikmeyle başladı.


UÇMAK SAVUNMADA


Müştekiler İbrahim Tatlıses ve Buket Çakıcı ise duruşmaya katılmadı. Dava, diğerlerine oranla daha büyük olan 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin duruşma salonunda görülüyor. İbrahim Tatlıses'e küfür ettiği için dünkü duruşmadan men edilen davanın bir numaralı sanığı Abdullah Uçmak sanık kürsüsüne alındı. Mahkeme Başkanı Gökmen Demircan, sanık Uçmak'ı bir daha küfürlü konuşmaması konusunda uyardı. Soruşturma aşamasında lehine olan delillerin toplanmadığını öne süren sanık Uçmak, "Savcı polisin hazırladığı fezlekeye göre davayı açmıştır" dedi. Saldırının PKK'nın talimatıyla işlendiği iddialarına dayanak gösterilen ve Uçmak'ta çıktığı öne sürülen telefon numarası ve mail adresi yazılı ilaç küpürünün kendisine ait olmadığını savunan Uçmak, "Bu küpür nedeniyle PKK ile ilişkilendirildiğimi gazetelerden öğrendim. Bu ilaç küpürü cebime nasıl girdi anlamıyorum. Bana ait değildir. Kim tarafımdan evime konulduğunu bilmiyorum. Birileri evime girerek cebime koymuş olabilir" dedi.


"SOMUT HİÇBİR DELİL YOK"


"Gözaltına alındığı gün üzerimde eşofman vardı. Normal hayatıma devam ediyordum. Silah ya da başka bir şey asla bulunmadı. Aleyhimde yaralama olayıyla ilgili somut hiçbir delil yoktur" diyen Uçmak, gözaltındayken polislerin kendisine "Elimizde çok delil var suçu kabul et" dediklerini öne sürdü. Uçmak, "Bende onlara benim azmettirdiğime dair en ufak delil gösterin herşeyi kabul edeceğim' dedim. Neden getiremediler" dedi. Saldırı olayında kullanıldığı iddia edilen araçla ilgili olarak da, "Ben aynı arabayı sürekli kiralıyorum. Bu aracın plakası iddianamede geçen aracın plakasıyla aynı olabilir. Araçta GPRS cihazının olduğundan haberim vardır. Böyle bir suç işlemeye kalkışsam, bu cihazı sökmem gerekirdi. Aracı kiraladığım yetkili bu cihazdan bana bahsetmişti. Olayın olduğu gün araç oturduğum sitenin dışında park halinde bulunuyordu. Yedek anahtarla çalıştırılıp alınmış olamaz mı?" diye konuştu.


"BU PLANLANMIŞ BİR KOMPLODUR"


Olayda kullanıldığı iddia edilen silahın Ömerli Barajı'nda bulunmasına ilişkin ise Uçmak, "O barajın olduğu yere hava almak için giderdim. Suçta kullanıldığı iddia edilen silah parçalamış vaziyette bulunmuş. Silahın en önemli parçası namlusudur. Silah söküldüğünde namlu ve diğer parçaların farklı farklı yerlerde olması gerekirdi. Delil saklanmak isteniyorsa bu şekilde hareket edilirdi. Bu silahın bana ait olduğu nasıl tespit edilmiş, anlamıyorum. Bu planlanmış bir komplodur" ifadesini kullandı.


"PKK BAĞLANTISI" İDDİASI


Tutuklu sanık BDP'li avukat Ruhşen Mahmutoğlu'nu tanımadığını savunan Uçmak, bilgisayarda mesajlaşma saati ile ankesörlü telefonla arama saati arasında 7 dakika gibi bir fark var. Arabamda olmadığına göre hem bilgisayarda mesajlaşıp hem de telefonla arandığı iddia edilen yere ulaşmam mümkün değildir. 15 yıldır Beşiktaş Adliyesi'ne gidiyorum. Beni birçok savcı ve hakim tanır. Beni PKK ile biraraya getririp koymuşlar. Böyle birşey mümkün değil" dedi. Davanın tutuklu sanığı Murat Alagöz'ü olay günü İbrahim Tatlıses'in programının bittip bitmediği konusundaki görüşmeleri de kabul etmeyen Uçmak, Murat Alagöz beni aramış olabilir ama bu Tatlıses'le ilgili değildir. Onun işlettiği markette maç yayını olduğu için bana maçın başladığını haber vermiş olabilir. Maçla ilgili bir konuşmadır" dedi. Mahkeme Başkanı Demircan'ın Alagöz'ün 'İbrahim Tatlıses'ten alacağı olduğunu ve onu almaya gideceğini, kendisine Tatlıses'in katıldığı program bitince haber vermesini' istediği yönündeki beyanını hatırlatması üzerine Uçmak, "Başka adam mı kalmadı para isteyecek. Para olunca çete oluyor tabi" diye konuştu.


"İBRAHİM TATLISES'İN VURULMASINA ÜZÜLMEDİM"


Mahkeme Başkanı Demircan, Uçmak'a Tatlıses'le arasında bir husumet olup olmadığını sordu. Uçmak ta İbrahim Tatlıses'in oğlu Ahmet Tatlı'nın babasının vurulduğu gün 'Beni Abdullah Uçmak vurdu' şeklinde verdiğini iddia ettiği beyan üzerine kendisinin gözaltına alındığını ifade etti. Uçmak, "Bunu nasıl anlamışlar. 2003 yılında ibrahim Tatlıses'e bir saldırı gerçekleştirmek istedim. Ancak başaramadan yakalandım. 7 sene yattım. Ben bu defteri cezaevinde kapattım. Ama İbrahim Tatlıses sürekli beni şikayet ediyor. İbrahim Tatlıses'in vurulmasına üzülmedim. Ama Buket Çakıcı'nın vurulmasına çok üzüldüm. Suçu kabul etmiyorum. Yaralama olayına katılmadım" şeklinde konuştu.


DERİN DEVLET SORUSU BAŞKANI KIZDIRDI


Uçmak'ın savunmasını tamamlamasının ardından daha önceki aşamalarda verdiği ifadeleri okundu. Sanık Bülent Altun'un avukatı Uçmak'a "Bu suikastte derin devletin parmağı olabilir mi?" diye sordu. Mahkeme Başkanı ise "Siz derin devlet uzmanı mısınız? Bu soruyu nasıl sorabilirsiniz?" diyerek tepki gösterdi ve duruşmaya ara verdi.


YOĞUN GÜVENLİK ÖNLEMİ ALINDI


Dava öncesinde adliye çevresinde çok sayıda çevik kuvvet polisinin önlem aldığı görüldü. Adliye içinde ve davanın görüleceği zemin katta da geniş güvenlik önlemleri alındı. Duruşma salonunun bulunduğu kata asansörlerin iniş ve çıkışları iptal edilirken, salona gidilebilen merdivenler de giriş yasaklandı. Girişler sadece ana koridordaki girişten yapıldı. Burada da duruşmayı izleyici olarak girecekler ve basın mensuplarının isimleri kayıt altına alındı. Duruşma salonu içinde de yoğun güvenlik önlemi alındığı görüldü. Tutuklu sanıkların bulunduğu bölümle izleyicilerin bulunduğu bölüm arasında jandarma adeta etten duvar ördü.


İDDİANAMEDEN


Aralarında Abdullah Uçmak'ın da bulunduğu 9'u tutuklu 12 sanıklı davanın 93 sayfalık iddianamesinde İbrahim Tatlıses'e 14 Mart 2011 tarihinde Şişli Büyükdere Caddesi Nurol Plaza önünde düzenlenen silahlı saldırı olayı ayrıntılarıyla anlatılıyor. Saldırıda kullanılan aracın Abdullah Uçmak tarafından kiralandığı belirtilen iddianamede, olay sırasında Uçmak'ın olay mahallinde bulunduğu, olay anında şüpheli Murat Alagöz ve Ersin Altun ile görüştüğü kaydedilerek, kalaşnikof marka silahın ise Pendik Kurnaköyü Köyyolu mevkiindeki gölette bulunduğu bildiriliyor. İddianamede Tatlıses ile Uçmak arasında 1998'den bu yana husumet olduğu hatırlatılarak, Uçmak'ın intikam almak amacıyla şüpheliler Ersin Altun ve Yunus Ayık'ı azmettirip ünlü türkücünün aracını kurşunlattığı belirtiliyor. İddianamede şüpheliler Murat Alagöz, Cengiz Güney ve Nazife Erdemir'in ise Uçmak'a yardım ettiği öne sürülüyor. İddianamade Abdullah Uçmak ile PKK terör örgüt arasında bağlantı bulunduğu iddia ediliyor.


UÇMAK'A AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET İSTENİYOR


Sanıklardan Abdullah Uçmak, Ersin Altun, Yunus Ayık, Murat Alagöz, Cengiz Güney, Nazife Erdemir ve Ruşen Mahmutoğlu'nun, "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmaya yönelik fiilde bulunmak" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılması istenen iddianamede, Uçmak'ın ayrıca "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak ve yönetmek", "nitelik bakımından vahim olan silah veya mermiler ile bıçak taşımak ve bulundurmak", "azmettirmek suretiyle kasten nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etmek", "var sayılan suç örgütünün korkutucu gücünden yararlanarak silahlı tehdit" suçlarından da 53 ile 98 yıl arasında hapis cezasına çarptırılması öngörülüyor. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmaları talep edilen Ersin Altun, Yunus Ayık, Murat Alagöz, Cengiz Güney, Nazife Erdemir, Ruşen Mahmutoğlu'nun yanı sıra ayrıca Nihat Şimşek, Abdulvahap İş, Bülent Altun, Emin Birdal ve Coşkun Yıldız'ın da "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak", "nitelik bakımından vahim olan silah veya mermiler ile bıçak taşımak ve bulundurmak", "azmettirmek suretiyle kasten nitelikli adam öldürmeye teşebbüs etmek", "var sayılan suç örgütünün korkutucu gücünden yararlanarak silahlı tehdit", "silahlı terör örgütüne üye olmak" ve "tehlikeli patlayıcı maddeleri izinsiz olarak bulundurmak" suçlarından 9,5 ile 82 yıl arasında değişen hapis cezalarına çarptırılmaları isteniyor.


(BB)