CHP Tunceli Milletvekili Hüseyin Aygün'ün cemevi açılmasına ilişkin başvurusunun reddedilmesine karşı açmış olduğu davaya TBMM’den, "İslam’ın bir alt yorumu olan Aleviliğin, İslam’ın ortak ibadet yerleri olan cami ve mescitler dışında ayrı bir ibadet yerinin olmayacağı, cemevi ve benzeri yerlerin ibadet yeri kapsamında değerlendirilmesine imkân bulunmadığından davanın reddi gerekir" yanıtı verildi. Kayseri Hacı Bektaşi Veli Kültürünü Araştırma, Yaşatma ve Dayanışma Derneği Başkanı Kenan Akpınar, "Meclisi, Aleviler'in cemevine saygılı olmaya ve halka doğru bilgi vermeye davet ediyoruz" dedi.

TBMM Başkanı Cemil Çiçek'i de tarih okumaya ve doğru bilgi öğrenmeye davet eden Akpınar, Meclis Başkanlığı'nın, Diyanet İşleri Başkanlığı’ndan aldığı görüş doğrultusunda  "Cemevi ibadethane olmaz" diye olumsuz cevap verdiğini hatırlatarak şöyle devam etti:

"Bunun üzerine Milletvekili Hüseyin Aygün, Ankara 6'ncı İdare Mahkemesi'ne dava açmış ve Meclis Başkanlığı mahkemeye 'evlere şenlik' bir inkarcı ve inanç özgürlüğüne pranga vuran bir savunma göndermiştir. Hacı Bektaşi Külliyesi'nin yapımında bir cami falan yoktu. O cami daha sonra 1826'da, yani 2'nci Mahmut'un Alevi ve genellikte de Bektaşiler'in devlet kadrolarından tümüyle tasfiye edilmesi ve yeniçerilerin kaldırılması olayından sonra oraya tayin edilen bir Nakdi şeyhinin sonradan yaptırmış olduğu bir camidir. Oysa külliyenin yapımı çok daha eskidir. Arada 600 yıl fark vardır. İnsanlar cemlerini yani ibadetlerini cemevinde yapmaktadır. Hacı Bektaş'a yakın yerde bulunan Seyitgazi'deki Hüseyin Gazi Külliyesi'nde 1208 tarihinde yapılmış bulunan cemevi bulunmaktadır. Kısacası cemevleri bugünün ürünü değildir. Savunmasında dergahtaki camiyi örnek göstererek, Alevileri camiye davet eden Meclis Başkanı, eğer konuyu bilmiyorsa Kültür Bakanlığı’na bağlı bir müze olarak faaliyette bulunan dergahın tarihini bir kez daha okumalı, doğru bilgiyi öğrenmeli ve kamuoyuna açıklamalıdır."

Açıklamasında halkın iradesini temsil eden ve ileri demokrasi laflarının dillendiren bir meclise bu yöndeki yanıtın yakışmadığını belirten Akpınar, şöyle devam etti:

"Halkın iradesi ile seçilen bir meclis verdiği dayanaksız yanıtla halkın inanç değerleri ile alay edemez. Eğer bir yerde inanç zulmü varsa yani inançlar yok sayılıyorsa meclis orada gerekeni yapar. Vatandaşının hakkını kollar. Ama bu alaycı yanıt ileri demokrasinin bazı çevrelerce ne anlam taşıdığını da gözler önüne seriyor. Her dönem Alevilere farklı uygulamalar ve açıklamalarla adeta Kerbela zulmünü yaşatmak isteyenler olsa da Aleviler, inançlarına ve haksızlıklara yönelik yapılan zulümlere tarihte olduğu gibi şimdi de karşı çıkmaya devam edeceklerdir."



CZ(OE/İD)