Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’nda bulunan İstanbul 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3’ü tutuklu 13 sanıklı davanın bugünkü duruşmasında Soner Yalçın’ın tahliyesine karar verildi. Saat 17.00 sıralarında açıklanana tahliye kararının ardından Yalçın Silivri Cezaevi'ne götürüldü. Yalçın’ın yakınları ve arkadaşları da Silivri Cezaevi önünde giderek, çıkışını beklemeye başladı. Bekleyenler arasında Yalçın’ın oğlu Aren Soner Yalçın, eski eşi ve avukatı Feza Kutanoğlu, arkadaşı Halide Didem Kurt, CHP Milletvekili İlhan Cihaner ve Yalçın’ın gazeteci arkadaşları vardı.


"O KADAR UZUN ZAMAN GEÇİNCE..."


Duyguları sorulan oğlu Aren Yalçın " Babamın çıkmasına çok mutlu oldum. Baha bir yeni yıl hediyesi oldu. Heyecanlıyım.


Önceki duruşmalarda beklemiyordum ama bugünkini bekliyordum.İlk çktığında sarılmak isterim. Doğum gününü beraber kutlayacağız. 31 Aralık doğum günü. Onunla birlikte zaman geçirirdik. Onunla beraber yaptığım herşeyi özledim. O kadar uzun zaman geçince unuttum" diye konuştu.


Geç saatlerde çıkması beklenen Soner Yalçın, işlemleri hızlı yapılınca saat 20.30 sıralarında cezaevinden çıktı. Yalçın, cezaevi aracından indikten sonra oğlunu kucaklayarak öptü. Daha sonra yakınlarına sarılarak hasret gideren Yalçın burada bir açıklama yaptı.


"KİMSEYE KARŞI NEFRET YOK. AMA BÜYÜK BİR ÖFKE VAR"


Açıklamasına, “ Buraya çok başka duygularla geldim. Başka sözler söyleyecektim ama söylemeyeceğim. İçimde kimseye karşı bir kin yok. Kimseye karşı nefret yok. Ama büyük bir öfke var" diyerek başlayan Yalçın gözleri dolarak ve sesi titreyerek “ 75 yaşındaki bir Yalçın Küçük’e bu yapılmaz. Bu insan bir bilim insanı. Bu insanın kitapları dünya üniversitelerinde konuşuluyor. Bu insanın hepinizin boyu kadar kitapları var. Ben niye dışarıdayım, Yalçın Küçük neden içeride arkadaşlar. Bunu lütfen sizlere söylüyorum, bunun peşini bırakmayın. Sadece Prof. Küçük değil burada Prof. Dr. Fatih Hilmioğlu da var. Bu insan bir rektör. Bu insan binlerce insana ameliyatlarla hayat vermiş. Bu insan kanser, bu insan işte böyle bir evladını kaybetmiş. Ve bu insanı içerde tutmakta neden inat ediyorlar. İşte prof. Dr. Mehmet Haberal, yazıktır, ayıptır bu ülkenin vicdanı nerde. Sadece birkaç tane onurlu gazeteciye mi kaldı bu. Nerede o ülkenin gazetecileri, bu insanlar nerede. Bu öğretim üyeleri nerede. Bir tek biz değiliz. Hepiniz ayağa kalkın" dedi.


GAZETECİ GERÇEĞİN ARKASINDA DURUR, HAKİKATE AŞKLA BAĞLIDIR


Yalçın, Odatv’de Ergenekon davasının yazdıkları için tutuklandıklarını belirterek, “Burada bir dava yok. Bu dava sadece Odatv davası değil. Biz Odatv’de Ergenekon’u yazdığımız için tutuklandık. Ben oradaki insanların büyük çoğunluğunu tanımam. Tanıdıklarımla da mahkemelik olmuşum. Ama bir gerçek var. Gazeteci gerçeğin yanında durur. Hakikate aşkla bağlıdır. Size sesleniyorum meslektaşlarım. Bu dönemde gazetecilik yapacaksanız buradaki zulmü görün. Size sesleniyorum meslektaşlarım. Burada bir zulüm var. Buna kimse gözünü kapatamaz. Gazeteci sadece gerçeğin yanında durur. Biz gazeteciler kendimizi iktidarlara cemaatlere beğendirmek zorunda değiliz. Böyle bir sorumluluğumuz ve zorunluluğumuz yok. Biz kimseden izin alarak yazmayız. Biz kimseden izin alarak düşünmeyiz. Düşünürüz özgürce ve özgürce yazarız. Ve son olarak şunu söylemek istiyordum. Birileri Soner Yalçın’ı ve diğer yürekli, onurlu gazetecileri cezaevine atarak kalemini eğeceğini, kalemini kıracağını düşünebilir. Ama biz öyle olmayacağız. Çünkü biz cezaevinde yatmayı zindanda kalmayı Namık Kemal’den öğrendik. Biz bu vatana hasret içinde sürgünde yaşamayı Nazım Hikmet’ten öğrendik. Biz Aziz Nesin’den, Sabahattin Ali’den, Rıfat Ilgaz’dan inadına gazete çıkartmayı öğrendik. Biz Abdi İpekçilerden, Uğur Mumculardan, Bahriye Üçoklardan, Hrant Dinklerden, Ahmet Taner Kışlalılardan, Hablemitoğlu’dan ölmeyi öğrendik. Ama bize yenilgiyi öğretemeyeceksiniz. Biz yenilgiyi öğrenmeyeceğiz ve inadına yazacağız" dedi.


"OĞLUMLA BİRLİKTE GALATASARAY MAÇINA GİDECEĞİM"


Yalçın gazetecilerin "ilk ne yacaksınız sorusuna", "Oğlumla birlikte Galatasaray maçına gideceğim. Mesele ODA TV, Yalçın Küçük meselesi deği. Benim ömrüm bu derin yapıları araştırmakla ve yazmakla geçti. 12 kitap yazdım. Meseleyi kişisel olarak görmeyin. ODA TV dışında Ergenekon ve Balyoz davaları var. Bunlar koca bir yalan. Bu yalanın üzerine gidin. 20 yıl önce Yeşil'i, JİTEM'i yazdığım zaman neler neler söylediler. Bugün Türkiye bunları konuşuyor. Sizde konuya duyarsız kalmayın. Hakikatın inadına yanında olun. Kazanan Türkiye olur. Biz bu mesleği 150 yıllık mücadeleyle buraya getirdik. Bu kadar kolay teslim etmeyelim" şeklinde yanıt verdi.


AHMET NECDET SEZER’DEN GEÇMİŞ OLSUN TELEFONU


Soner Yalçın daha sonra yakınları ve arkadaşları ile hasret giderdi. Yalçın’ı eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet telefonla arayarak geçmiş olsun dileklerini iletti. Yalçın'ın Sezer'e "Burada çok değerli insanlar var. Ne yazık ki Türkiye'nin akil insanları içeride. Hilmioğlu ve Haberal içeride. Benim meslektaşlarım Yalçın küçük... Çok teşekkür ediyorum Semra hanıma saygılarımı iletin" dediği duyuldu.


Ardından oğlunun elini tutarak İşçi Partililerin cezaevi karşısına kurdukları çadırı ziyaret eden Yalçın bir süre çadırda kaldı. Burada tekrar mikrofon uzatılan Yalçın, "26 yıllık gazeteciyim. Bu gazeteciliğimin 15 yılını TV'lerde geçirdim. Ben biraz önce söyleyeceğimi söyledim. Burada söyeleyeceğim fazla olur. Haber merkezlerinizde heyecanımla söylediğim sözleri kullanmanızı istiyorum" dedi.


Yalçın daha sonra yakınlarıyla birlikte evine gitmek için Silivri'den ayrıldı.


TAHLİYE YORUMLARI


Yalçın'ın tahliye edilmesiyle ilgili soruları yanıtlayan CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse "Tabii çok geçikmiş bir karar. Esasında başında takipsizlik kararı verilmesi gereken, tutuklama ve mahkemeye sevk edilme olmaması gerekiyordu Tutukluluk en son düşünülmesi gereken bir tedbir. Hele ki böyle bir siyasi kararda. Çağdaş demokrasilerde olmaması gereken bir yargılamayı özel yetkili savcılar, mahkemeler ve polisler 21 yy başında biz yaşamak zorunda bırakıldık. Bugünkü tahliyeyi geçte olsa sevindirici bir karar olarak düşünüyoruz. Diliyoruz umut ediyoruz diğer yargılamalar da KCK ve Ergenekonda yatan 2 milletvekilimize de sirayet etsin ve bir an onlar özgürlüklerine kavuşsun. Cezaevinde yatan 70 gazeteci de özgürlüklerine kavuşsun. Ama görünek o ki mahkemelerin bugünkü mantığıyla bu yargılamalar daha da uzayacak" diye konuştu.


BARIŞ PEHLİVAN


Tutuklu yargılanırken önceki duruşmalarda tahliye edilen ODA Tv çalışanı Barış Pehlivan "ODA TV diye bir dava var. Bu çok komik birşey. Burada konuşmamız gereken Yalçın'ın tahliyesi değil. İçeride 2 kişi kaldı. Bunu konuşmamız lazım. ODA tv'den kimse kalmadı. Mantığa aykırı birşey. Geçen duruşmadan bugüne ne değişti" şeklinde konuştu.


CELAL ÜLGEN


Avukat Celal Ülgen, meclisten geçen 6253 sayılı kanuna atıf yaparak " Özel yetkili mahkemeler bu kanunu hiç uygulamadılar. İlk kez Soner Yalçın için uyguladılar. Her hafta imza ataması gerekiyor. Ama sevinçliyiz. Hiç değilse tutuklama yerine adli tedbir uygulamayla birisi tahliye edilmiştir. Ayrıca Soner Yalçın gibi basın emekcisnin yeniden üretime geçmesi ayrıca sevinç kaynağı" dedi.


AYŞENUR ARSLAN


Gazeteci Arslan, "Balbay"a Özgürlük" girişiminin İzmir'den geldiğini belirterek "Soner'in mutluluğunu paylaşmak için buradalar. Umuyorum Balbay'ı da bir gün bu kapıda karşılarız" şeklinde konuştu.


MÜYESSER YILDIZ


ODA TV davasında tutuklu yargılanırken önceki duruşmalarda tahliye edilen Müyesser Yıldız "Çok geçikmiş bir karar. Adalet bu kadar gecikmemeli. Davanın ismi ODA TV davası. ODA TV ile bağlantısı olan herkes tahiye oldu. Ne yazıkki Yalçın Küçük ve Hanefi Avcı hiç alakası olmayan iki insan orada kaldı. Çok eksik karar ama sevinmek durumundayız. Bir an önce onlarında tahliye olmasını bekliyoruz. Çoktan bitmesi lazımdı ama uzatmaları oynuyorlar. Yalçın'ı ilk arayan İlker Başbuğ'un eşi Sevil Hanım oldu. Yalçın'ın yılbaşını oğlu Aren ile geçirecek olmasını o kadar memnun karşıladıki gözyaşları arasında "Darısı başımıza" dedi" diye konuştu.


İLHAN CİHANER


CHP Milletvekili İlhan Cihaner ise "Gerçek olsa bile suçlamaya konu belgenin suç oluşturup oluşturmadığı tartışmalı. Suç olmadığı açık. Buna rağmen hala bu davada tutuklu 2 kişinin olması kabul edilebilir değil. Zaten iddianemeye konu olmaması gereken bir dava. Hala 70'in üzerinde gazeteci tutuklu. Herşeye rağmen tek bir kişinin bile olsa tutukluluğunun sona ermesi umuyorum ki iyiye işarettir. Sadece ODA TV değil KCK basın davası ve Ergenekon davasında haksız yere tutuklu olduğuna inandığım gazeteciler var. İnanıyorum ki gazeteciler bir an önce özgürlüklerine kavuşur. Aslında özel yetkili mahkemeler kapatıldı diye bir algı yerleştirildi. Ama kapıtlmadı. Mevcutlar devam ediyor" şeklinde konuştu.