Giresun Belediyesi Vahit Sütlaş Tiyatro Salonu'nda yapılan ilk oturumda, ‘Medya ve iktidar’ konusunda değerlendirmelerde bulunan Çağdaş Gazeteciler Derneği Genel Başkanı Ahmet Abakay, son 100 yılda Türkiye’de 90 dolayında gazeteci ve yazarın öldürüldüğünü söyledi, bu ölümlerin iki özelliği olduğunu hatırlatarak, “Birincisi, bunlar dönemin iktidarlarına muhalefet eden kişiler; Sebahattin Ali, Uğur Mumcu gibi. İkinci özellik ise hiçbirinin katili bulunamıyor, arkasındaki güçler hiçbir zaman ortaya çıkarılamıyor. Böyle bir süreç günümüze kadar geldi ve devam ediyor” dedi. İktidarla basın ilişkilerinde büyük sıkıntılar olduğunu söyleyen Abakay, şöyle devam etti:

“Son 10 yıldır AKP bu ülkeyi yönetiyor. Ama medya ve gazeteciler çok ağır baskılar altında. Şu an cezaevinde 74 aydın ve gazeteci bulunuyor. Bu sayı, borsa gibi zaman zaman düşüp yükseliyor. Bunların hepsi iktidara karşı görüşler savunan kişiler. Geçmişte yaşanan aynı durum. Bugünki iktidarın da hedefindeler. Ailelerinden ve mesleklerinden koparıldılar. Başbakan veya hükümetin diğer yetkilileri ise bunlara 'terörist' diyor. İşte bunu diyemezsin. Savcı belki bunu iddianamesinde söyleyebilir ama sen suçlu gibi bunları toplumun önüne atamazsın.”

MELEZ BİR REJİM VAR

Sempozyumun ikinci oturumunda ise Radikal yazarı Özgür Mumcu ile eski Kültür Bakanı Ahmet Tan, basın, siyaset ve demokrasi konularında görüşlerini açıkladı. Radikal Gazetesi yazarı Özgür Mumcu, konuşmasında şunları söyledi:

“Türkiye’de bazı demokratik özellikler gösterilse de bazı otoriter eğilimler üstünde gerçekleşen melez bir rejim olduğu ortada. İfade özgürlüğüne getirilen sınırlamalar rejimin bu niteliğini de belirliyor. Bunu da en yakın gördüğümüz ortam gazeteler ve medya. Tuzu kuru gazeteciler sorunu, sansür sorunu, patronların devletle birlikte iş yapma zorunluluğunun getirdiği bağımsızlıklarını koruyamama durumu. Ancak bu AKP döneminde başlamış bir sorun da değil. Fakat iktidarın yoğunlaşmasının giderek arttığı bu dönemde, devletin organlarının bir siyasi partinin egemenliğine geçtiği bu dönemde, medyanın ve demokrasinin daha ciddi anlamda haksızlıklarla karşılaştığını görmekteyiz. Bunlar iyice somutlaştı.”

AK Parti’nin modelini Rusya’ya benzeten Özgür Mumcu, “AKP’nin modeli biraz Putin Rusya’sına ya da Kore’ye benziyor. Dışlayıcı bir siyasi iktidar, ancak herkesi de çağıran bir pazar ekonomisi politikası. ‘Herkesi almaya çalışan piyasa ekonomisi yapalım ancak herkesi dışlayan bir siyasi yapıya sahip olalım’ düşüncesi. Bu otoriter ve işleyen bir sistem ancak siyasi özgürlüklerin az, iktisadi özgürlüklerin çok olduğu bir model. Bu bir yerde tıkanıyor. Çünkü pasta büyük değil” diye konuştu.

ATATÜRK'Ü TASFİYE ÇALIŞMALARI VAR

Eski Kültür Bakanı Ahmet Tan da, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu eleştirerek şunları söyledi:

“Bakanlığın bir internet sitesi var. Küçük bir bayrak ve Atatürk resmi. Atatürk’ün ‘Hattı müdafa yoktur, sathı müdafa vardır, o satıh bütün vatandır’ sözünü evirmiş, çevirmiş, 'Köprü altı camcam öpsün seni amcam' gibi, ‘Hattı diplomasi yoktur, sathı diplomasi vardır. O satıh bütün dünyadır’ şeklinde resminin yanına koymuş. Bu her yerde Atatürk’ü tasfiye etme çalışmalarıdır.”

Sempozyum, Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Nurşen Mazıcı ve Avukat Fikret İlkiz’in düşüncelerini paylaştığı, ‘Basın özgürlüğü, demokrasi ve hukuk’ konusu ile devam etti.