PLAN ÇERÇEVESİNDE BAŞBAKAN VE BAKANLAR BİLE BELİRLENDİ


Mütalaanın okunmasını Kırbaş'tan devralan Savcı Hüseyin Kaplan da, AK Parti Hükümeti'nin 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan demokratik bir seçimle iktidara gelmesinin, dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'ı rahatsız ettiğini söyleyerek, Doğan'ın anayasanın kendisine verdiği koruma ve kollama görevine rağmen demokratik yollarla iktidara gelen mevcut hükümeti yıkmaya yönelik bir yapılanma hazırladığının anlaşıldığını belirtti. Doğan'ın bu nedenle hazırlanan plan çerçevesinde başta Halil İbrahim Fırtına ve Özden Örnek olmak üzere birçok komutanla temasa geçip, anlaştığının belirlendiğini kaydeden Kaplan, bu nedenle Çetin Doğan liderliğinde ayrıntılı bir plan yapıldığı iddiasıyla sanıklar için dava açıldığını anlattı.


Kaplan, "Demokratik yollara iktidara gelmiş hükümet, antidemokratik yollarala ortadan kaldırmak istenmiştir. Bazı kurum çalışanlarının hukuka aykırı olarak fişlendiği belirlenmiştir" dedi. Darbe sonrası ortadan kaldırılan hükümet yerine sanık Çetin Doğan tarafından Mütabakat Meclisi kurulmak için plan yapıldığını söyleyen Savcı Kaplan, plan çerçevesinde yeni mecliste görev alacak Başbakan ve Bakanların bile belirlendiğini anlattı. Kaplan, Kuvvet ve Kolordu komutanlarının planda üzerlerlerine düşen kısım için 1. Ordu'daki seminere geldiğini belirterek, "Söz konusu komutanlar darbe görüşmeleri için seminere gelmişlerdir. Hükümeti devirip, yerine yeni bir idare getirmek istedikleri kanaatına varılmıştır" ifadesini kullandı.


BALYOZ DARBE PLANI'NIN İCRA AŞAMASINA GEÇTİĞİNİN EN BÜYÜK DELİLİ BALYOZ PLANI'NIN KENDİSİDİR


Savcı Kırbaş da, planda yer alan görevlendirme listelerinin, sıkıyönetim halinde bile TSK'nın alanına girmediğini aktararak, söz konusu bulgular ışığında planın uygulamaya konduğunu söyledi. Kırbaş, "Balyoz güvenlik harekat planı, 1980 darbesi gibi planlanmıştır. Her ne kadar silahlı olarak harekate geçirilmesi gerektiğini iddia edilse de anayasal düzeni bozma ya da tehdit etmek de icra niteliğindedir" dedi. Plan kapsamında 137 kişilik basın destek listesi hazırlandığını ifade eden Kırbaş, söz konusu dönemde bazı gazetelerde yer alan haberlere atıfta bulundu. Kırbaş, darbe dönemlerinde basının etkisinin yadsınamaz olduğunu söyleyerek, "O dönemde yazılan 'Genç subaylar tedirgin', 'Hepimiz kaygılıyız', 'Silahlı Kuvvetler AKP'yi devirebilir', 'Ordu'dan AKP'ye balyoz' gibi haberlerle plana destek sağlanmıştır" diye konuştu. Kırbaş, 'Çarşaf', 'Sakal', 'Suga' ve 'Oraj' adlı eylemlerin planın icrası için son aşama olduğunu dile getirerek, AK Parti'nin iktidarı öncesi yapılan seminerlerin dış tehdide yönelik olduğunu, AK Parti iktidarından sonra seminer içeriklerinde iç tehdidin gündeme getirildiğini anlattı. Darbe planının icraya geçmediğinden dolayı yargılama yapılamayacağı ve ceza verilemeyeceği iddialarının yanlış olduğunu kaydeden Savcı Kırbaş, "Diğer silahlı çeteler için icra hareketi olmadan ceza verilmemesi makul görülebilir. Ancak TSK için bu gündeme gelemez. Zira üst düzey bir komutanın bu şekilde planları ele alması, suç için gerekli icraya teşebbüsünün gerçekleştiğini gösterir. Tanklar toplar sokağa çıktığında iş işten geçmiş olurdu. Herhangi bir yargılama da söz konusu olmazdı. Balyoz Darbe Planı'nın icra aşamasına geçtiğinin en büyük delili Balyoz Planı'nın kendisidir" diye konuştu.


ÖZKÖK VE YALMAN'IN DİNLENMESİNE RET


Savcıların mütalaayı okumasının ardından duruşmaya bir süre ara verildi. Aranın ardından mahkeme heyeti, sanık avukatlarının eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral Hilmi Özkök ve eski Kara Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Aytaç Yalman'ın da aralarında bulunduğu "tanık" dinleme ve yeniden bilirkişi raporu alınması yönündeki taleplerinin dosyaya yeni bir katkı sağlamayacağından reddine karar verdi. Esas hakkındaki mütalaanın CD halinde sanık ve avukatlarına verilmesine karar veren Mahkeme Heyeti, duruşmayı 5 Nisan 2012 tarihine erteledi.



 


(BB)