Türkiye, Irak, Suriye sınır ötesinde Kürtlere karşı kapsamlı bir askeri operasyona girişti. Saldırı ve katletme amaçlı sınır ötesi operasyon dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor.

Bütün dünya, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısını kınarken, Kürtlere yapılanlara sadece Kürtlerin kendileri kınayarak karşı çıkmaktadır. Burada Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısı kınanmasın demiyorum. Bütün diktatörler nasıl kınanıyorsa Erdoğan da öyle kınanmalıdır.

Ukrayna Rusya savaşında ikili oynayarak arabuluculuğa soyunan Erdoğan, AB (Avrupa Birliği) tarafında kendince itibar gördüğüne inandı.

Kendini sözde Avrupa'ya yüzünü döndüğünü ve AB'ye Türkiye'nin alınmasını istiyormuş gibi göstermeye çalıştı.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Türkiye'yi ziyaret edişinde sadece Ukrayna savaşı üzerine konuştu. Erdoğan da kendinin çok değerli olduğu havasına girdi.

Scholz, hiçbir muhalefet partisiyle buluşmadan tekrar geri döndü.

Türkiye'deki hukuk, adalet, insan hakları ihlali ve çok sayıda HDP politikacılarının tutukluluğu Schloz'u hiç ilgilendirmedi.

HDP eski eş Başkanı Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala hakkında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği berat kararının Türkiye de uygulanmaması da Scholz'un umurunda dahi olmadı.

Böylece Erdoğan ve ekibi, kendilerinin de Avrupa Birliği'nin Ukrayna ile Rusya arasında ki arabuluculuğunu üslendi ama bu konuda ikili oynaması ve bazı çevrelere güven verememesi dolaysı ile başarılı olamadı.

Romanya'da 6 partinin birleşmesine rağmen Urban seçimi büyük bir çoğunlukla kazandı.

Putin'e ve Rusya'ya yakın olmasından dolayı, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşta arabuluculuğu, Urban üslenmek istemiştir.

Putin diktatörü tüm ülkeye konulan ambargoya rağmen hiç kimse ile barış masasına oturmuyor.

Tayip Erdoğan, Bahçeli ikilisi, bu diktatörler yaklaşan seçimler ve her zaman Kürt kanından beslendikleri için Kürtlere saldırmaları gerekiyordu.

Böylece sınır ötesi savaşa Irak ve Suriye'de Kürtlere saldırıyorlar.

Dışarıya karşı sözde teröristleri bombalıyoruz diyerek kendilerini haklı çıkarmaya çalışıyorlar.

Sınır ötesinde başka ülkelerin içinden girerek (Irak'ta, Suriye'de) Kürtlere karşı girişilen saldırıyı muhalefet partileri de destekliyorlar. CHP Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'Mübarek Ramazan ayında askerlerimizin burnu kanamasın diyor.“

Kılıçdaroğlu'nun bu tutumu karşında diğer muhalefet partileri de Kürtlere karşı saldırıyı desteklediler.

Almanya'da Sol Parti (Die Linke) kuzey Irak'taki Türk ordusunun saldırısına son verilmesi çağrısında bulundu.

'Türkiye'nin uluslararası hukuku ihlal eden saldırısı, dikkati iç siyasi sorunlardan uzaklaştırmaya ve Türkiye'de milliyetçiliği güçlendirmeye hizmet ediyor' diye lanse etti.

Türkiye'de HDP'nin dışında hiçbir muhalefet partisi, çıkıp da yıllarca AKP-MHP faşist rejimi askeri gücü ile başka ülkelerin sınırlarını aşarak, orda yaşayan Kürtlere karşı cinayet yaparak soy kırımı işliyorlar diyemediler.

Irak Dışişleri bakanı, Türkiye iç işlerimize karışmasın ve tüm askeri güçlerini çeksin diye kamuoyuna bildirdi. Türkiye Büyük elçisini makamına çağırmıştır.

Türkiye'de, ölü toprağı serpilmiş gibi, kimse 'bu kirli savaş dursun ve Kürtlere karşı soy kırımı yapılmasın' demiyor!

Türkiye'nin AKP-MHP faşist rejiminin yıllardır sınır ötesine geçip Irak'ta Suriye'de Kürtlere karşı cinayet ve soy kırımı, onlara yardımcı olan iş birlikçi KDP ile birlikte yapıyorlar.

Irakta'ki KDP'liler, Barzani ailesi ve feodal Kürtler, halkına ihanet etmekten geri durmuyorlar. Kendi halkına karşı yapılan bu saldırıyı AKP MHP faşist rejimiyle birlikte alkışlıyorlar.

Tüm Türkiye'deki ilerici güçler, nasıl ki Rusya'nın, Ukrayna'ya saldırıp savunmasız çocukları, kadınları, sivil halkı öldürdüğünü kınadığımız gibi Türkiye'nin Kürtlere saldırısını da kınamalıdırlar.

Savaşta insanlar, tabiatta yaşayan canlılar, şehirler bombalanıyor yerle bir ediliyor.

Savaşlar her şeyin düşmanı ve hiçbir sorunun çözümü için başvurulan yöntem ve metot asla olamaz.

Doğru ve erdemlice düşünen insanlar, masaya oturup diyalog yoluyla sorunların çözüm yoluna gidebilirler!