Kaos sözcüğünün kelime anlamı eski Yunanca’dan gelmekte olup kafa karışıklığı, kafa bozukluğu ve kısacası karmaşa olarak Türkçe'ye çevirilebilir.

Genelde kaos sözcüğü siyasi, polemik belirten bir kavram olarak kullanılır. Günlük yaşamda çok dağınık ve düzensiz insanlar için kullanılsa da, özellikle siyasi hedefleri olmayan grupların sokak çatışmaları ve yaratıkları şiddet ve benzeri olaylarla ilişkilendirilir.

Bugün Türkiye’nin içinde bulunduğu siyasi ortam tam da bu kelimenin içeriğine uygun karmakarış, başıbozukluğu yansıtmaktadır.

Tarihe bakıldığında diktatörler yaratıkları kaos ortamından beslenerek, halkı daha güçlü bir lider arayışına itip, diktatörlüklerini inşaa etmişledir. Bugün Türkiye’de topluma devlet denetimli medya aracılığı ile empoze edilen kaos’a ve teröre karşı güçlü lider arayışı sosyal, ekonomik ve siyasal sorunların önüne geçerek, Erdoğan’ın tek adam diktatörlüğünü, korkular üzerine inşaa etmesini sağlamıştır.

İç politika'da tek devlet tek, tek bayrak, tek parti ve tek lider topluma kısmen kabul ettirilerek, bunun için gerekli olan hertürlü yönteme, terör ve şiddet dahil olmak üzere başvurulmaktadır. İç politika’da yaratılan bu kaos ortamında kitleleri bölmek ve yönetmek daha kolaydır.

Dış politika’da ise giderek yanlızlaşan ve günden güne Avrupa’dan uzaklaşan Türkiye yanlızlığını Putin gibi liderlerin gölgesine sığınarak gidermeye çalışmaktadır.

Komşu ülkelerle yaratılan sorunlar, Suriye’yi kısmen işgal edip, radikal islamcı gruplara verilen destekle Türkiye’deki siyasi ve ekonomik kriz gizlenmekte, tüm bu sorunların bir dönem birlikte tatil yaptığı Suriye lideri Esad’tan kaynaklandığını ve onun gitmesiyle birlikte bölgeye demokrasinin geleceğni topluma satmaya çalışmaktadır.

Erdoğan'a göre Esad giderse bu arada Suriye’deki Kürt sorunuda kendiliğinden çözülecek. Erdoğan'a sorarsanız bölgenin Kürt sorunu diye bir sorunu da yok. Bu sorunu batılı ülkeler ve kendisinin askeri olarak dayandığı Amerika Birleşik Devletleri yaratmaktadır. Amerika Birleşik Devletleri’nin Suriye’de YPG’nin IŞİD’a karşı verdiği mücadeleden dolayı yaptığı askeri yardımı Türkiye için bir tehlike göstererek iç politikada milliyetçi militarist kesimlerden destek almaktadır.

Erdoğan’ın basın ve medya tarafından sistemli olarak kamuoyuna yansıtılan dayandığı büyük güçlerden Amerika Birleşik Devletleri’ne (USA) dönem dönem kabadaylığı sadece bir gösteriden ibarettir.

Erdoğan, kendisinin destek verdiği, ne olduğu herkesçe bilinen Özgür Suriye Ordusu’nu ise Suriye’nin meşru savunma gücü olarak görmektedir. Böylesi bir ordunun varlığı ve bölgede ne nerece etkili olduğu ise ayrı bir sorun.

Doğrusu Erdoğan Suriye’nin IŞİD terör örgütünden temizlenmesini istememektedir.Bu nedenden dolayı da radikal islamcı gruplara verdiği askeri ve lojistik desteğin IŞİD’ın bölgedeki varlığını daha da uzattığını dünya alem bilmektedir.

Türkiye bugün derin bir kaos yaşamaktadır. Bu kaos ortamı her geçen gün giderek giderek daha derinleşecektir.

Türkiye bu karmaşa ortamından, tek adam diktatörlüğünden ve siyasi başıbozukluktan ancak demokrasiyi hedefleyen güçlü bir halk harektiyle kurtulabilir.